Biz önemliyiz; temizlik olmadan sağlık olmaz
Dokuz Eylül Üniversite Hastanesindeki temizlik işçisi kadınlar: ‘Kadroya geçmek sorunlarımızı çözmedi, iş yükünü artırdı. 6 gün çalışıyoruz, kendi hayatımız kalmadı. Çocuk yapamıyoruz, kreş yok.’

Dokuz Eylül Üniversite Hastanesinde çalışan, Türkiye Sağlık İşçileri Sendikası (Sağlık-İş) üyesi kadınlar sendika bünyesinden Kadın Komisyonu oluşturmak için kolları sıvadı. Geçtiğimiz günlerde ilk toplantılarını yapan kadınlar, çoğu temizlik iş kolunda olduğu için öncelikli olarak temizlik personellerinin sorunları ve kadın olmaktan kaynaklı yaşadıkları sorunları masaya yatırdılar bu toplantıda.

“Kadınların örgütlenmesi, bilinçlenmesi şart” diyerek söze başlayan kadın işçiler; birbirlerini güçlendirmek ve geliştirmek için dayanışmak zorunda olduklarını, okuma yazma bilmeyenlerin eğitimi ve özel günlerde ihtiyacı olana destek sağlanmak için ortak kasa oluşturarak işe başlamak istediklerini anlattılar.

GEÇİNEMİYORUZ AMA BAŞKA DERTLERİMİZ DE VAR
Sorunlarını ifade etmek için sabırsız, mücadele ve dayanışma için birlik olmaya hazır olan kadın işçiler oldukça heyecanlıydı. Çok yoruluyorlar, eziliyorlar, hor görülüyorlar, kendilerini hastane çalışanları içinde ‘en aşağıdakiler’ olarak tanımlıyorlardı.

Yoksulluktan önce ‘özel hayatlarının olmamasından’ yakındılar. Evet aldıkları maaş emeklerinin karşılığı değil, evet geçinemiyorlar, hep borçlular, hep kredi çekiyorlar ama diyorlardı ki “en önemlisi sosyalliğimiz kalmadı...”

Ekonomik koşulların zorlaşmasıyla iyice eve kapandığını anlatan kadınlar şunları söylüyor; “Sosyalleşeceğimiz tek yer düğünler, ama takı takma korkusuna düğüne de gidemiyoruz”, “Çok rolümüz var; işçiyiz, geliniz, kız evladız, anneyiz, eşiz… Ev işleri, çocuklar... hiçbirini tam yapamıyoruz, çok yoruluyoruz, ama mutlu olamıyoruz, çevremizi de mutlu edemiyoruz...” Haftada altı gün, sabah 07.00-16.00 saatlerinde çalışan kadınlar 1 günlük izinlerinde de evde çalıştıklarını ve dinlenmeye zaman bulamadıklarını anlatıyor.

TEK ÇOCUKTAN SONRASINI DÜŞÜNMEK BİLE İSTEMİYORUZ
Ekonomik krizle birlikte hayatlarındaki değişimi de şöyle anlatıyorlar: “2020 lira maaş alıyorum, eşim çalışmıyor, çocuk liseye gidiyor. Sürekli kredi kartına yükleniyoruz, rutubetli evlerde yaşıyoruz. Bir çocuktan sonrasını düşünmek bile istemiyoruz, hiçbir şey olmasa kreş sorunu var.”

KADROYA GEÇMEK SORUNLARI ÇÖZMEDİ
Hükümetin “müjde” diyerek duyurduğu taşerondan kadroya geçen işçiler bu işçiler aynı zamanda, ama kadroya geçmek sorunları çözmek bir yana iyice artırmış; “Kadroya geçmek kötü oldu aslında. Sayımız azaldı, doğal olarak iş yükümüz çok arttı” diyorlar ve devam ediyorlar anlatmaya: “Eleman sayısı sıkıntısı çok büyük; birimlerimiz sık sık değiştiriliyor, hafta içi 2 servis temizlerken hafta sonu 2 katı temizliği isteniyor, erkeklerle aynı güç isteyen işler yapmak zorunda kalıyoruz, bir de hocaların kadın personel tercih etmesi bizim işimizi artırıyor. Görev tanımı dışındaki işleri de yapıyoruz. Polikliniklere hasta olarak gittiğimizde personel önceliği kapsamına alınmıyoruz.” Tüm bu zorluklara karşı taleplerini ise şöyle sıralıyorlar: “İş yükü azalsın, 80 odam var, her gün 20 paspası elimle yıkıyorum. Çamaşır makinesi yok”, “Hamileyim ama yerimi değişmiyorlar”, “Sendikadaki erkek işçiler de anlamıyor halimizden...”

BU NASIL TASARRUF; YOĞURT KABINDAN ATIK KUTUSU!
Bir diğer sorun da şeflerin baskısı, kayırma ve ayrımcılık nedeniyle işçiyi bölmeleri.

Bir de “Hastanelerde pansuman arabalarında, hemşire desklerinde artık yoğurt kapları görürseniz şaşırmayın” diye uyarıyorlar. Çünkü hastane tasarruf yöntemi olarak yoğurt kaplarını atık kutusu olarak kullanmayı planlıyormuş. Kadın işçilere bir iş daha; yoğurt kabı yıkamak. “İşçi sağlığını riske atan bu uygulamanın karşısında olacağız” diyorlar, “Çünkü biz örgütlü kadınlarız.”

İlgili haberler
Sandık bir şeydir, örgütlü güç her şey

Bunca sefalet, bunca yalan dolan, bunca güvensizlik, bunca çirkinlik içinde “Her şey güzel olacak” d...

Umudumuzu mücadeleyle birleştirelim

AKP’ye oy veren, vermeyen işçilerde birçok fikir olmasına rağmen “Seçimlerde usulsüzlük yapıldı. Bin...

Ev işçisi Leyla anlatıyor: Sigorta yok, gelecek yo...

Ev işçisi Leyla: ‘Bazen ev sahipleri çok takıntılı oluyor, kıl görse yeniden temizlik yaptırıyor. Ti...