Umudumuzu mücadeleyle birleştirelim
AKP’ye oy veren, vermeyen işçilerde birçok fikir olmasına rağmen “Seçimlerde usulsüzlük yapıldı. Binali Yıldırım mağdur edildi” diyene hiç rastlamadık.

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimlerinin tekrarlanması üzerine PTT işçisi kadın üyelerimizle ettiğimiz sohbette kimi Ekrem İmamoğlu’nun haksızlığa uğramasına tepki gösterdi; İstanbul halkının İmamoğlu’nu daha fazla oyla başkanlığa getireceğini söyledi, kimileri ise yenilgiyi kabul etmeyen AKP’nin bir şekilde yine başkanlığı vermeyeceğini düşündüğünü ifade etti.

‘OYUMU AK PARTİ’YE VERDİM AMA YSK’NIN KARARI DOĞRU DEĞİL’
Daha önceki yıllarda genel ve yerel seçimlerde istisnasız olarak AKP’ye oy verdiğini söyleyen üyelerimizin -ki sayıları hiç de az değil- dile getirdiği görüşler oldukça dikkat çekici. Siyasi anlamda yakınlık duyup bugüne kadar hizmetlerinden memnun kaldıkları için ya da başka alternatif olmadığını düşündükleri için AKP’ye oy verdiklerini anlatan işçiler son yıllarda AKP’nin uyguladığı baskıcı yönetim anlayışı nedeniyle kaygılı olduklarını söylüyor, ama yine de ‘devletin bekası için’ desteklenmesi gerektiğini de düşünüyorlar. Bunların yanı sıra 31 Mart’ta yapılan seçimlerin YSK tarafından iptal edilmesini de doğru bulmuyor, YSK’nın verdiği kararın kendisini güvenilmez hale getirdiğini söylüyorlar. Bu durumda onur ve vicdan sahibi her seçmenin, particilik yapmaksızın hak edene hakkını teslim etmek ve seçmen iradesini yansıtan oylara sahip çıkmak için gerekli hassasiyeti göstermesi çağrısı yapıyorlar.

OYLAR ÇALINDI DİYEN KİMSE YOK
AKP’ye oy veren vermeyen işçiler arasında birçok fikir olmasına rağmen “Seçimlerde usulsüzlük yapıldı. Binali Yıldırım mağdur edildi, seçimlerin yenilenmesi kararını destekliyorum” diyene hiç rastlamadık.

Yaptığımız sohbetler üzerine düşündüğümde işçilerin anlattıklarının sadece bizim iş kolumuzda ve işyerimizdekiler fikirleri olmadığını fark ettim. Aslında İstanbul’un genelini yansıtan bir durum var. Sosyal çevremizde de çoğunlukla aynı tepkiyi yarattığını görmek mümkün.

Ben Ekrem İmamoğlu’nun AKP’nin “İstanbul’u ya alacağız ya alacağız” şeklindeki tutumu yüzünden haksızlığa uğradığını düşünüyorum. Ama İmamoğlu halka durumu sirayet ettirmekte gayet başarılı oldu, iradesi gasbedilen halkın tepkisini umuda çevirmek ve konusunda süreci başarılı bir biçimde yürüttü bence, yürütüyor da. Elbette halkın bir umut büyütüyor olması ve bu umudun peşinden gidiyor olması büyük anlam ifade ediyor. Ancak unutmamak gereken bir nokta olduğunu da düşünüyorum; bugün geldiğimiz noktada ülke, krizin etkileri ile boğuşuyorken, iktidarın baskıcı ve işçi düşmanı politikaları bütün şiddetiyle üzerimize yağarken nihayetinde yerel bir seçim olan İBB seçimlerinin CHP adayı tarafından kazanılmış olması “her şeyin çok güzel olması” için yeterli olmayacaktır. Evet belki bir nefes alabiliriz ama sorunlar her birimiz için çoğalarak varolmaya devam ediyor. Umudu karşılıksız olarak büyümenin sonunda hayal kırıklığı yaşamak da var. Nihayetinde sermaye sahiplerini var eden kapitalist sistem düzeninde olabilecek hiçbir durum yüzde yüz işçinin emekçinin faydasına olmaz. Bir taraftan umuda sahip çıkarken bir taraftan bunları da konuşabilmeliyiz diye düşünüyorum. Evet, haksızlığın karşısında durmalıyız, ama aynı zamanda umudu büyütenleri doğru bir mücadele eksenine katabilmek için, en gerçekçi kurtuluşun işçi sınıfı mücadelesinden geçtiğini anlatmak için bir fırsat olduğunu da düşünüyorum. 

ORTADA ‘KİŞİSEL BEKA’ VAR
Eda TÜREOĞLU // Avcılar

Seçimlerin yenilenmesi konusunda Avcılar’da konuştuğumuz işçi kadınlar ise halkın iradesine darbe vurulduğunu, demokrasiden ne kadar uzaklaşıldığının artık daha net görünür hale geldiğini düşünüyorlar. Görüştüğümüz iki işçi kadının düşünceleri şöyle;
- “Halk karar vermiş ve artık bir şeylerin gerçekten değişmesi için oyunu kullanmış. Ben artık bu hükümetin ne yapmaya çalıştığını anlamak için mantık yürütmüyorum. Madem sonucu kendileri belirleyecek seçimi neden yapıyoruz ki! Demokrasi bize çok uzak...”
- “Benim en merak ettiğim; başka ülkelerdeki insanlar belediye seçimlerini bile yapamayan bir ülke hakkında ne düşünüyor? Tabii ‘tek adamlı’ yönetim şeklimize yakıştı bu seçim. Tutturmuşlar bir ‘beka’ sözü, yahu madem bu kadar düşünüyorsunuz bu ülkeyi insanları rahat bırakın da istediklerini seçsinler. Bence beka kişisel bekaya dönüştü. Ama olmayacak, bu halk her şeye rağmen olmaz denileni oldurdu ve yine olacak. Hatta her şey çok güzel olacak!”

İlgili haberler
‘Seçme hakkını’ seçmek... Zora, zorbalığa rağmen.....

Görüyor ve biliyoruz ki bu seçimler yalnızca “Belediyeyi kim yönetecek?” seçimi değildi, şimdi artık...

Sandık bir şeydir, örgütlü güç her şey

Bunca sefalet, bunca yalan dolan, bunca güvensizlik, bunca çirkinlik içinde “Her şey güzel olacak” d...

Biraz nefes alabilmek biz kadınların elinde...

Pazarlarda alacağımız sebzelerin önünden en az beş defa geçiyoruz ki en ucuzunu bulalım. Temennim bu...