DERGİMİZDEN
Bizim gibi evine bakan insanları sefalete sürükleyen devlet vekilleri, bizim aldığımız maaşla kaç gün geçinebilecekler acaba?
Asgari ücretlinin hali: Sadece barınma ve hayatta kalma ihtiyacımızı karşılıyoruz. Çocuğum kaynanamda diye evde ne doğal gaz ne elektrik kullanıyoruz.
‘Önceden 50 lirayla pazara giderdim, 15 lira artardı. Şimdi gidiyorum 70-80 lira tutuyor. Onların enflasyonuyla bizimki bir değil.’
Ekmek ve Gül ile tanışmam çok tesadüf oldu ve dergiyi okudukça kendimi daha güçlü hissettim. Kadınların yanyana ve dayanışma için de olmalarının önemini çok daha iyi kavradım...
Ataşehir Öğrenci Yurdundan genç kadınlar yazdı: Geçen günlerde bir akranımızı daha kaybettik, Ceren’i. Ceren ne ilk ne son; acısı ne daha çok ne daha az. Biz bu haberlere alışmak istemiyoruz!
‘Son yıllarda kadına, çocuğa, hayvana yönelik şiddet işyerinde, sokakta, evde her yerde gittikçe arttı. Korkuyoruz, endişeliyiz. Çocukların ve kadınların ölüm haberlerini almak istemiyoruz artık.’
Aileler düğün dernek kurar, gerdek yatağına kadar her şeyi hazır eder. Fakat düğün gecesi beklenmedik olaylar silsilesinin ilk fitili atılır. Beyazlar içindeki yatak odasının yatağı ateşe verilmiştir.
Umudu büyüttüğümüz, bağlarımızı sıklaştırdığımız, bir kadın daha yalnızlığa, çaresizliğe, düşmesin, canından olmasın diye bir ucundan tuttuğumuz dayanışmamızın daha da güçlendiği bir 2020 diliyoruz...
Hepimiz biliyoruz o bir saniyelik bakışa sığışıverenin ne olduğunu. Bu ülkede kadınların ortak deneyimlerinin sebeplerinin ne olduğunu.
Kadınların buluşmalarından yansıyanlar, bu yan yana gelişlerin önemini ortaya koyarken bu birlikteliğin sadece 25 Kasım’a sıkıştırılmaması gereği de bir kere daha gün yüzüne çıktı.
Eskişehir’de KESK, DİSK, TTB ve TMMOB’lu arkadaşlarla kasım ayı boyunca, 22 halk merkezi ve belde evinde yaklaşık 600 kadınla buluştuk. Kadınlar üretmek ve öğrenmek için bir araya gelmişti.
Boşanmak istediği kişi mahkemede onu tahrik edince çantasını fırlatmış, hakim çantayı “silah” sayıp Meryem’i hapse atmıştı. Meryem, çantasını ve hayatını Ekmek ve Gül’e anlattı.
Kız kardeşi üvey baba baskısıyla evden kaçtı, onu ruhen ve bedenen yaralanmış bir halde buldular. Çevrelerindeki kadınlarla el ele verdiler. Şimdi umudu büyütüyorlar…
Bu hayatta kendi ayaklarının üstünde durmakla övünen bir kadın Jale. Yoksulluk çekmiş, boşanması engellenmiş ama kimseye eyvallah etmemiş. Kendini mücadeleyle var eden bir kadının hikayesi bu…
Kadınlar her ne kadar farklı coğrafyalarda olsalar da talepler aynıydı: Şiddetin son bulduğu eşit ve özgür bir dünya!
‘Yaşadıklarımızı çocuklarımız yaşamasın’ diye verilen kararlar, bizi daha beter bir yaşama mahkûm bırakıyor.
‘Artık kime güveneceğimizi şaşırdık. Çocuklar da çok tedirgin. Devlet buna bir el atsın, en ağır cezaları versin. İki takım elbise giyip kravat takınca iyi hal indirimi uyguluyorlar. Böyle olmamalı!’
Bir öğle arasında okul bahçesini hatırlamaya çalışın veya çocukluğunuzda kalabalık bir sokakta oyun oynadığınızı. Oğlanları ve kızları nasıl canlandırıyorsunuz gözünüzde?
Kadınlar bir araya gelmeli, birbirine destek olmalı, birbirinden cesaret alarak haklarının gasp edecek yasal düzenlemelere karşı çıkmalı. Lehlerine olan yasaları uygulattırmalı.
Kızı, eşinin yeğeni tarafından istismara uğrayan G.D., eşi ve eşinin ailesi olayın üstünü örtmek istemesine rağmen susmadı. Bu gücü nasıl bulduğunu, dayanışmanın önemini işte bu mektupla anlatıyor.
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.