‘Doğu’nun kadınlarının kaderini değiştiren devrim
Ekim Devrimi’nden bu yana 104 yıl geçti. Sadece Çarlık Rusyası’nda değil Doğu Cumhuriyetlerindeki kadınlar için de devrim; koca-din-ataerki üçgeninden başka bir hayatın var olabileceğini gösterdi.

Rusya’da işçi ve köylü sınıflarının yeni bir toplum kurmak üzere iktidarı kendi ellerine almalarının üzerinden 104 yıl geçti. 1917 Büyük Sosyalist Ekim Devrimi’yle beraber, dünyanın altıda biri kadar bir kara parçası üzerinde 200’den fazla halkın yaşadığı Kafkaslardan, Orta ve Kuzey Asya’ya kadar uzanan coğrafyada işçi iktidarını var eden Sovyetler Birliği’nin bu bölgedeki kadınların yaşamını değiştiren deneyimlerini hatırlamanın tam zamanı. Doğu ülkelerinde dini baskı ve gericiliğin etkisi altında yaşayan, mal gibi alınıp satılan, sosyal yaşamdan izole bir hayat sürmek zorunda bırakılan kadınların “kaderini” değiştirmek için sosyo-ekonomik, politik ve kültürel mücadeleler yürüterek kadınların yaşamında bugün hâlâ tüm izlerini taşıyan büyük değişimler ve iyileştirmeler sağladı.

Kırgızistan, Tacikistan, Türkmenistan, Özbekistan, Azerbaycan gibi Doğu ülkelerinde kadınlarının yaşam koşulları Çarlık Rusya’daki kadınların yaşamından daha beterdi; toplumsal konumlarını belirleyen şeriat kanunları ve yörelere göre değişen geleneklerle kadınlar her türlü modern haktan ve özgürlükten yoksundu. Evlilik kadınların alınıp satıldığı bir ticarete benzerken, başlık parasıyla alınıp satılan kız çocukları çok erken yaşta evlendiriliyor, evlilik erkek istediğinde sonlanıyordu. Azeri atasözlerinden biri o zamanki durumu da özetliyor: “At hediye edilir ama kadın ancak satılır.” Başlık parası veremeyenler arasında kız kaçırma oldukça yaygındı ve kadının rızasının olup olmadığı önemli değildi. Erkek kadını evden kovduğunda kadın çocukları üzerinde hiçbir hak talep edemiyordu. Erkekler çokeşli olabilirken kadın herhangi bir sadakatsizlik suçlamasıyla karşı karşıya kaldığında dahi, ölüme mahkûm edilmekteydi. Şeriat kanunları böyleydi…


JENOTYELLERİN KADIN ÇALIŞMASI: TÜM ENGEBELERE RAĞMEN ISRAR!

Sovyet yönetimi Doğu Cumhuriyetlerinde kadınların hem ulusal hem sınıfsal hem de cinsiyetleri üzerindeki boyunduruktan kurtulmaları için özel çalışma organları kurdu. Devrimden sonra işçi ve köylü kadınlar arasında çalışma kollarına dönüştürülen Jenotyeller, Komünist Partinin bu alandaki en önemli aracı olmuştu.

Parti tarafından Jenotyel’e verilen görev; kadınlara yönelik yasal reform sürecinin denetlenmesi ve kadınların toplumun eşit birer üyesi haline getirilmesiydi. Öncelikli hedef; kadınların okuryazar hale gelmesi ve politik açıdan eğitilmesi oldu. 1921’de Jenotyel görevlisi kadınlar, propaganda trenleri ve gemileri ile Azerbaycan, Türkistan, Başkurdistan, Kırım ve Kafkasya’ya gitti ve konserler, konuşmalar ve posterler vasıtasıyla halk arasında propaganda faaliyetinde bulunuldu. Ancak Jenotyellerin Doğu’da çalışma yürütmesi hiç kolay olmadı. Okuma yazma oranının düşüklüğü, dini ve milli farklılıklarla ön yargılar, gelenekler ve erkeklerin Jenotyellere ve Jenotyellerin çalışmasına katılan kadınlara şiddet göstermesi çalışmaları zorlaştıran etkenlerin bir kısmıydı.

Bu etkenleri gözeterek çalışma yürüten Jenotyeller erkeklerin olmadığı zamanlarda evleri ziyaret etti, cenaze veya hamam gibi kalabalık ortamlarda kadınlarla görüştü, camilerde toplantılar düzenledi ve Doğu bölgesinde erkeklerin düşmanca tavırlarından kurtulmak ve kimliklerini gizlemek için kimi zaman çarşaf giyerek çalışmalar yürüttü. En uzak bölgelere kadar ulaşabilmek için dağlık alanlarda kurulan çadırlarda kadın sağlığı ve haklar konusunda danışmanlık yaptı, gazete okuma etkinlikleri organize etti, kadınların katılımını artırmak için günlük kreş hizmeti verdi.

Kadınları toplumun eşit haklara sahip üyeleri olarak kültürel, siyasi ve ekonomik gelişmeye dahil etmenin ön koşulu onları köleleştiren adet ve geleneklerden kurtuluşları için güçlendirilmeleriydi. Koca-din-ataerki üçgeninde gedikler açmak gerekiyordu.


1926 8 Mart’ında kadınlar günü kutlamalarında binlerce kadın çarşaf ve peçelerini çıkarıp yaktı. Bu; kararnameler, emirlerle değil, çarşaf ve peçeyi yasaklama yoluyla değil ideolojik bir mücadele ve aydınlatma kampanyaları ile yaşanan tarihi bir gündü. Çarşafsız ve peçesiz yaşamak isteyen kadınların karşısına din tüccarları ve mollalar çıktı. Bu çevreler karşı kampanyalar düzenliyor, miting ve gösterilerle sınırlı kalmayarak şiddete başvuruyordu. Öyle ki din görevlileri örtüsünü çıkaran kadınları kırbaçla cezalandırıyordu. Bakü’deki bir kadın kulübünde çarşafını çıkaran kadınlara kaynar sularla saldırılarda bulunulmuştu. Ancak tüm saldırılara karşın Jenotyeller ve Komünist Parti Doğu’nun kurtuluşu mücadelesinde geri durmayarak çalışmalarını ısrarla sürdürdü. Bu gibi saldırıların kadınların özgürleşmesi temelinde işlenmesi dolayısıyla bunun karşı devrimci suçlar kapsamına alınacağı ifade edildi.

Çalışmalar zaman geçtikçe meyve vermeye başlıyordu. Jenotyel teşkilatlarında Rusya’dan görevli gelen kadınlar yoktu sadece artık, yerli kadınlar da yönetimde, çalışmalarda aktif oluyordu. Değişiyordu bir yaşam tüm engebelere rağmen ısrar ve çabayla…

Gelecek ay…
Hayatı değiştiren özgün bir deneyim: Azerbaycan’da jenotyeller…
Kaynaklar:
*Rusya’da 1917 Sosyalist Ekim Devrimi ve Kadınların Kurtuluşu Cilt.2 Tavuk Kuştur, Kadınlar İnsan Olgular, Belgeler, Çözümlemeler
*Sovyetler Birliği’nde Komünist Kadın Hareketi
*Ekmek ve Gül / Ekim’in Aynası’nda kadınlar dosyası


Görseller: sscb poster arşivi

İlgili haberler
Diyanet’in cesameti, kadınların hayatı, bizim seçe...

Sömürünün hükmü sürsün diye baskı arttıkça, yoksullar daha barınaksız, eğitimsiz, güvencesiz, gelece...

Öğrencilerimizin çoğu okula dönemedi: Ya işçi oldu...

Siyasi hesaplara göre şekillenmeyen, bilimsel, laik, ana dilinde ve parasız bir eğitim anlayışı haya...

Ekim’in aynasında kadınlar

Ekim Devrimi’nin 100. yılından aynamıza neler yansıyor? Devrim kadınların yaşamına neler kattı? Üret...