Merhaba, ben Hediye Mizgin. “Munzur’un kızı” derler bana. Şiirlerimle tanınıyorum ama hayatım sadece kelimelerden ibaret değil. Temizlik işlerinde çalışıyorum. Zor ama alnımın teriyle kazanıyorum. Bedenen çok yoruluyorum; bazen geceleri yorgunluktan uyuyamıyorum. Ama onurlu yaşamak, emeğimin karşılığını almak için mücadele ediyorum.
Bu zorlu yaşamın içinde, kadınların birbirine destek olması gerekiyor. Çünkü bu sistemde, kadın bedeni ve emeği sömürülüyor. Kadınlar hem cinsel, hem ekonomik, hem de sosyal olarak baskıya maruz kalıyor. Ama biz kadınlar, tüm zorluklara rağmen ayakta kalmak, onurlu bir yaşam sürdürmek için örgütleniyor, direniyor ve dayanışıyoruz.
Sizlere üç kadın arkadaşımdan bahsedeceğim. Hepsi de ilham alınası, mücadeleci kadınlar. Onların hayatları, bu sistemin kadınlara dayattığı zorlukları somutlaştırıyor.
Cemile’nin hikayesi
Cemile iki çocuk annesi. Çocukları ortaokula başlayınca hayat daha da zorlaştı ve çalışmaya başladı. Eşiyle birlikte yaşam savaşı veriyorlar. Evleri çok nemli, çatısı çinko ve yağmur yağınca su içeri giriyor. Çocukları sık sık hasta oluyor. Buna rağmen Cemile yılmıyor; eve geldiğinde yorgunluğuna rağmen çocuklarının karnını doyurmak için yemek yapıyor, temizlik yapıyor. Zorluklarla boğuşuyor ama onurlu bir yaşam sürdürmek için mücadeleye devam ediyor.
Hatice’nin hikayesi
Hatice, Suriye’den Türkiye’ye gelmiş. Resmi nikahı yok ve Türkiye vatandaşı değil. Kimliği olmadığı için haklarından mahrum. Sorumsuz bir eşten ayrılmış, iki küçük çocuğuyla zor şartlarda yaşıyor. Kuaförlük yaparak geçimini sağlamaya çalışıyor. Çokça açlık ve yoksulluk çekmiş, birçok zorluğu dayanışma sayesinde aşmış. Emekçi kadınların dayanışması onun en büyük gücü.
Bahtişen’in hikayesi
Bahtişen, kadınların desteğiyle ayakta kalmayı başardı. İki oğlunu okuttu, eğitimlerini tamamlamalarını sağladı. Tek başına hem anne hem baba oldu; evin geçimini sağlamak için fabrikada çalıştı. Zorlu koşullara rağmen güçlü bir emekçi kadın olarak yaşamını sürdürüyor.
Dayanışma ve öfke
Kadınlar olarak biriktirdiğimiz öfkeyi birbirimize değil; sömüren, ezen sisteme yöneltmeliyiz. Kadınların bilinçli ve örgütlü dayanışması, bu mücadelenin en güçlü silahıdır. Birlikte güçlüyüz; kadın kadının yurdu ve desteği olduğunda, bu düzene karşı gerçek bir değişim mümkün olur.
Bugün yaşadığımız zorluklar, yalnızca bireysel sorunlar değil; sistematik bir baskının ve sömürünün sonucudur. Bizler, kadın dayanışmasını büyüterek, onurlu bir yaşam için mücadelemizi sürdürebiliriz. Öfkemizi örgütleyip birlikte haykırmalıyız. Çünkü sömürüye, eşitsizliğe karşı verilecek mücadelede, kadınların özgürleşmesi toplumun özgürleşmesidir.
Fotoğraf: Ekmek ve Gül
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN






















