İÇİMİZDEN BİRİ
Ayşe hem mevsimlik işçi hem depremzede. Konteyner kentte yaşam mücadelesi veriyor. Yoksulluğun en ağır sonuçlarını, çocuklarıyla hayatta kalmaya çalışarak göğüslemek zorunda kalıyor.
Akcanlar direnişinde işçi eşlerinin desteği kritik bir noktadaydı. Şükran da bu direnişi güçlendiren kadınlardan biri…
‘Bana hakkım olan 300 lira fazla parayı vermeye çekinenler, bir haftalık tatilde sadece yeme-içmeye 100 bin lira ödüyorlar. Bir de bunları dönüp bana anlatıyorlar. Bu nasıl göze soka soka hak yemektir
Yeşim'le tanıştıktan sonra oturmak için sözleştik. Bebek bakımı, ev işleri ve kaynanasının izin vermemesinden kaynaklı buluşmamız hep ertelendi.
Narin depremin ağır hasarlar bıraktığı Adıyaman’da 3 çocuğuyla hayata tutunmaya çalışıyor. Öyle bir kadın ki o, hangi kadın başını sokacak bir yer arasa kendini onun yanında buluyor.
BELLEK
Bir coğrafya düşünün, kadın sesinin haram ve yasaklı olduğu bir coğrafya. İşte bu coğrafyada bir kadın dengbêj olmak, cesaret isteyen bir işti. Ayşe Şan bu cesareti gösterip ateşe dokunmuştu.
1984-85'te Britanya'da gerçekleşen madenci grevleri, kadınları mücadelenin başka bir noktasına çekti. Kadınlar yalnızca madencilere destek olmadı, kendileri için grevlerin bir parçası oldu.
Sovyetlerde her köyde, her bölgede çocukların süt, kefir ve peynir ihtiyacı doktor takibi ve yönlendirmesiyle süt mutfaklarından ücretsiz temin ediliyordu.
Dünyanın dört bir yanında emperyalistlere ve işbirlikçilerine karşı mücadelenin bir parçasıydı kadınlar. Bağımsızlık mücadelelerinde yer almış bu 4 kadının hikayesi bize ilham versin!
Bir düşün ötesinde: Sovyet devriminden sonra ortak konutlar özel evlerden daha iyi donatıldı, ortak mutfaklar ve çamaşırhaneler oluşturuldu. Kreşler, çocuk bahçeleri kuruldu.
MEKTUP
'Uzun yıllardır taleplerimiz görmezden geliniyor. Çocuğu olan kadın öğretmenler için okullarda açılamayan kreşler büyük bir sorun olmasına rağmen, devlet taleplerimize kulak tıkıyor.'
'Artık sadece politik ve trans bir Kürt değildim, politik trans Kürt bir göçmendim. Uyum sürecim boyunca birçok homofobik ve ırkçı tutumla karşılaştım.'
'Elimizi yıkayacak sabun yok' dediğimizde 'Bu ortamda elini yıkamasan ne olacak ki' diyorlar. İşte tasarruf denenin bize etkisi bu.
'Soruyoruz: Bu tasarruf neden sadece işçiye uygulanıyor? Bakıyoruz bize tasarruf dayatanların hayatlarından hiçbir şey eksik olmuyor.'
Özellikle 'kemer sıkmalıyız' söylemleri ve kamuda tasarruf tedbirleri gündeme geldikten sonra patronlarımıza fırsat doğdu. İlk işleri bizim gece servislerimizi iptal etmek oldu.
DERGİMİZDEN
Birinden sıyrılsan öbürü yolunu kesiyor. "Bir yolunu buluruz" düşüncesiyle bundan kaçış yok. Tek kaçış yolu üzerimize çullanan bulutları dağıtmak.
Kasım sayımız yan yana gelişlerimizi artırmanın; talep ettiğimiz ve ihtiyaç duyduğumuz eşit, özgür, şiddetsiz, demokratik bir dünyayı inşa etmenin aracı olsun her birimizin elinde...
25 Kasım’ın Kadına Yönelik Şiddetle Uluslararası Mücadele günü olduğunu öğrendiğinde kadınlar, fabrikalarda yaşadıkları mobbingi ve çevrelerindeki kadınların yaşadıklarını anlatmaya başlıyor.
‘Kadın işçilerin her türlü şiddete hayır derken iş yerinde yanı başındakine gelince gerekçeler aramasının bir anlamı var. Çünkü bu duruma karşı çıkarlarsa bir şey yapmak zorunda kalacaklar'
Tek adam düzeninin bir parçası olan adamlar, bin çeşit kızgın sesle bulandırmaya çalışıyor bizim gerçekliğimizi. Oysa biz bin çeşit kadın olarak tek bir ses veriyoruz.
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.