Bir buçuk yıldır süregelen pandeminin çalışma koşullarında yol açmış olduğu etkiyi, peşi sıra gelen zamlarla artarak devam eden geçim sıkıntısının sağlık alanında çalışan kadın işçi ve emekçiler üzerindeki etkisini ve en genel anlamda bir kadın emekçi olmanın zorluklarını Kartal Lütfi Kırdar Eğitim ve Araştırma Hastanesindeki sağlık emekçisi ve yemekhane işçisi kadınlarla konuştuk.
İlk olarak çocuk yoğun bakım servisinde çalışan kadın sağlıkçılarla çalışma koşullarına dair sohbete başlıyoruz. Buna dair ilk değerlendirmeleri, çalışma sürelerinin uzunluğuna ilişkin oluyor: “Günde 12 saat çalışıyoruz. Ama işimiz sadece burada da bitmiyor. Eve gittikten sonra bir de orada çalışıyoruz. Evin işini gücünü de biz hallediyoruz yine.”
Sohbet esnasında yanımızda olan bir diğer sağlık emekçisi de aynı yerden devralıyor sözü: “Maalesef toplumda kadın hem çalışır hem eve gelir yemek yapar hem de çocukla ilgilenir. Çocukla ilgileniyoruz ilgilenmesine ama keşke çalışma sürelerimiz bu kadar uzun olmasa da çocuklarımızla vakit geçirebilsek. Çalışan bir kadın olunca insan kendinden vazgeçiyor. Sinemaya gideyim, gezeyim, şurayı göreyim derdim olmuyor hiç. Çocuğumla vakit geçirebilsem bana yeter ama o da pek mümkün değil” diyor.
YEMEK MOLASI KAĞIT ÜSTÜNDE, EKİPMAN EKSİK, ÜCRETLER DÜŞÜK…
Sohbetimiz hastane içerisindeki çalışma koşullarıyla devam ediyor. Bu defa yemek molalarının fiilen uygulanmıyor olmasından yakınıyor sağlık emekçisi bir kadın: “Kağıt üstünde yoğun bakımcıların bir saat yemek molası, bir saat de dinlenme molası var. Ama kağıt üstünde olan bu durum hayata geçmiyor. Çoğu zaman yemek molasına çıkamıyoruz. Dinlenme saatini geçtik, yemeğe bile çıkamıyoruz. Önceden geç de olsa çıkıyorduk. Sonra o da zorlaştı.”
Hastanedeki bu olumsuz çalışma koşullarının yanında ücretlerle ilgili sıkıntıların da pandemi döneminde daha fazla derinleştiğini anlatıyor sağlık emekçileri: “Aldığımız para zaten öncesinde de çok değildi ama pandemi döneminde maaşlarımızda bir de kesintiler oldu. Döner sermayeden dolayı bizim maaşımızın yarısını Bakanlık, yarısını ise hastane yönetimi yatırıyor. Çoğu zaman maaşlarda kesinti oluyor. Bu durumu hastane yönetimine iletince de cevaplar hiç değişmiyor. Kesintinin kaynağı Bakanlıkmış, bir şey yapamazlarmış. Onlar bir şey yapamıyor, Bakanlık zaten muhatap olmuyor. Olan bize oluyor.”
Bir diğer sağlık emekçisi de pandemi dönemine ilişkin bir değerlendirmede bulunuyor: “Keşke tek sıkıntı maddi kesintiler olsaydı. Onla da kalmadı. Aylar boyunca biz çalışanlara yeterli bir ekipman desteğini sağlamadılar. Çoğu zaman gidip kendi ekipmanımızı eczaneden para verip almak zorunda kaldık. Burası büyükşehir olduğundan ekipman alacak eczane bulabildik her zaman. Ama benim kasabada, küçük yerlerde görev yapan sağlık çalışanı tanıdıklarım da var mesela. Onlar yeterli ekipmana sahip eczane de bulamadılar. Ben çoğu zaman sadece kendime değil, onlara da ekipman alıp gönderdim. Bir de insanlar zannediyor ki pandemiden dolayı ekstra para alıyoruz. Halbuki böyle bir şey yok. Aksine, kesintili olarak aldık paramızı.”
‘İNSANLAR ARTIK ÜÇ KALEM ALACAĞINA BİR KALEM ALIYOR ÇOCUĞUNA’
Konu hayat pahalılığına ve buna bağlı olarak artan geçim sıkıntılarına evriliyor. Öğrenci çocuğunun kırtasiye masraflarının pahalılığından yakınıyor bu defa diğer sağlık emekçisi, “Pandemi boyunca haberlerden gördüğüm, duyduğum kadarıyla işten çıkarılan birçok işçi oldu. Eşim özel sektörde çalıştığı için o kişilerden biri olabilirdi, ama neyse ki böyle olmadı. Eve iki maaş girmesine rağmen geçimimiz zor, sıkıntımız çok. Küçük oğlum var benim. Geçen hafta okula başladı. Kırtasiye malzemesi almaya gittik. Geçtiğimiz senelerde bir olan şey, şimdi üç olmuş. Her şey üç kat zamlanmış. İnsanlar artık üç kalem alacağına bir kalem alıyor çoluğuna çocuğuna. İki maaş giriyor dedim eve ama biz de o insanlardanız.”
SAĞLIK EMEKÇİSİNİN DE SAĞLIK İŞÇİSİNİN DE SORUNLARI ORTAK
Öğle arası henüz bitmemişken, hastanede kadın yemekhane işçileriyle de bir araya geliyoruz. Yemekhane işçilerinin de sağlık emekçileri ile sorunları ortak. Yemekhanedeki bir kadın işçi bu ortak sorunlara değinirken yaşam koşullarının zorluğunun yanında, pandemide hastane tarafından ekipman desteğini sağlanmadığını belirtiyor. Bu durumun özel yaşamlarını da etkilediğini aktarıyor: “Hastanede çalıştığımız için hem komşularımız hem akrabalarımız bizimle görüşmüyor.”
‘ÇOCUKLAR DEVLETTE Mİ OKUYOR ÖZELDE Mİ AYIRT EDEMİYORUM’
Yemekhane işçileri, verdikleri emeğe karşılık asgari ücret almalarının onları bir hayli zor durumda bıraktığını belirtiyor: “Yeri geliyor, hastalara biz yemek veriyoruz. Bazen temasımız dahi oluyor. Hayatımızı ortaya koyarak çalışıyoruz. Ama bunun karşılığı 3 bin lira bile değil. Zaten her şey çok pahalı, hiçbir ihtiyacımıza yetmiyor aldığımız ücret. Asgari ücret yetmiyor diye söylüyoruz. Bize, ‘Patates soğan çok pahalı’ diyorlar. Bizim bir patates soğan kadar değerimiz yok mu?” Diğer kadın yemekhane işçisi ise aldıkları ücretin çocuklarının okul masraflarına dahi zar zor yettiğine değiniyor: “3 tane çocuğum var. Okullar açıldı, okula yatırdığım paranın haddi hesabı yok. Bizden istediklerine maaşımla yetemiyorum artık. 3 çocuğum da devlet okulunda okuyor, fakat o kadar çok para istiyorlar ki, devlette mi özelde mi okuyorlar ayırt edemiyorum.”
Hastane içerisinde, öğle molasında denk gelip konuştuğumuz kadın sağlık ve yemekhane işçileri ortak talepler altında birleşiyor: “Bir kadın olarak talebimiz, çalışma saatlerimizi kısaltarak evde ailemizle, çocuklarımızla, arkadaşlarımızla vakit geçirmemize ve dinlenmemize olanak sağlamalarıdır. Bir kadın çalışan olarak ortak talebimiz ise, maaşlarımız kesintiye girmesin, tek kalemde yatırılsın. Her gün içinde bulunduğumuz riskin, akıttığımız terin, emeğin, karşılığını bizlere versinler.”
Görsel: Pandemi Hastanesi| İbrahim Mase/ DHA
İlgili haberler
Gündüz sekreter, gece hasta bakıcı
Bekar bir anne olan bu işçi kadın, depremde de evini kaybetti. Okul masraflarını ve okul kayıt ücret...
Şiddetten kurtulduk, yoksulluktan kurtulamadık
‘Hayatımın özeti; geçim sıkıntısı ve iki çocuk’ diyor İzmir’de bir hastanede temizlik işçisi bir oku...
Bebek maması alamadan eczaneden çıkmak nedir bilir...
Ankara’dan Eczacı Ezgi Kaya yazdı: Çöp toplayarak geçimini sağlayan ve üç çocuğu olan bir kadın, 2 k...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.