DERGİMİZDEN
‘Bir yandan virüs kapmamaya çalışıp, borç batağına saplanmadan kuyruğu dik tutmaya çalıştığın, bir yandan da ruh sağlığını korumaya uğraştığın zorlu bir süreçten geçiyorsun.’
Oğlumun sınıfının mevcudu 18. Canlı derse katılabilen öğrenci sayısı 5. Biz telefondan giriyoruz canlı derslere. İki çocuğumun dersleri çakışıyor, ben ikisi arasında tercih yapmak zorunda kalıyorum.
‘Ben bir kadın işçi olarak birlikte mücadeleye, sınıfın kendi çıkarlarına, emeğimize ve çocuklarımızın geleceğine sahip çıkmaya çağırıyorum herkesi.’
Capcanlı ve bir o kadar da hayali bir şölen sunuyor Berci Kristin Çöp Masalları. Ve bir umut ışığıyla sesleniyor Latife Tekin yazmaktan hiç vazgeçmediği işçilere, yoksullara, direnenlere güvenle…
Ekmek ve Gül dergisinin 2020 kasım sayınında sabır taşları artık çatlayan o ‘Keyif çayı içsin’ denilen sınıfın keyfe hasret yaşamlarından kesitler sunuyoruz…
Sabredecek takat, acıyı eyleyecek bal kalmadı artık! Bize düşen kendileri saraylarda lüks içinde yaşarken bize acıyı layık görmelerine razı gelmemek!
25 Kasım, tüm dünyada kadınların bu dünyanın halklar için; kadınlar ve çocuklar için ‘enkaz’ haline getirilmesine karşı hep birlikte mücadele ettikleri bir gün…
Kötülük diye tarif ettiğimiz bütün günahı bir yıla kestiğimiz sorunların sebebi ne? Giderek artan yoksulluk, şiddet ve çocuk istismarlarının sebebi 2020 mi? Biraz açmaya ihtiyacımız var buraları...
Ayla engelli çocuğu olan, yaşam koşullarının yükünü daha da arttırdığı bir kadın. Ekonomik sıkıntıların da evdeki kavganın da şiddet olduğunun farkında. Buna karşı ise ‘Birlik olmamız lazım’ diyor.
Kötü çalışma koşulları altında tekstil işçiliği yapan Deniz, bu koşullara boyun eğmeme mücadelesi verirken, akrabasının tacizleriyle yaşamı altüst olsa da direncinden vazgeçmemiş.
25 Kasım öncesinde; şiddeti, tacizi, tecavüzü, ayrımcılığı, adaletsizliği konuşmamız gerektiğini hatırlatan kimi film ve diziler…
Bugün pek çok avukat kadın, ‘kadından avukat mı olur’ sözlerine karşı mücadele verirken ayrımcılığa, tacize, yok sayılmaya karşı hukuk alanındaki erkek egemen zihniyetle de mücadele ediyor.
Aylarca zorla mesaiye bırakıldılar, çocuklarının yüzünü bile göremediler. Uğradıkları taciz önemsenmedi. Esenyurt’tan depo işçisi kadınlar anlatıyor.
Sürekli çalışmak, hep daha çok çalışmak ama hiçbir şeye yetişememek… Ne borçlara, ne çocuklara, ne de huzura… Esenyurt’tan bir depo işçisi kadın anlatıyor: Böyle olmamalıydı!
Artık biliyorum, bize açlığı, yoksulluğu, işten atılma korkusunu yaşatanların kimler olduğunu. Bu zamana kadar sırf ailem istiyor diye AK Parti’ye oy veriyordum. Ne kadar yanlış yaptığımı...
Van’da 2011 depremi ardından 5 milyon liralık teşvik alan firmalardan Gündüz Nakış, kovid-19 salgını ile küçülmeyi gerekçe göstererek fabrikayı kapattı. İşçiler dava açtı ve mücadelelerini sürdürüyor.
‘Çocuklarıma sarılıp her defasında yeniden kalktım ve yılmadan saatlerce yürüyerek sesimi duyurmaya çalıştım. Ne de olsa kadınların ‘Beyaz Çarşamba’yı doğurduğu topraklardan geliyordum.’
Şiddete karşı sözümüzü söylemekten, bu sözleri diğer kadın seslerine katmaktan, birbirimize tutunmaktan başka yolumuz yok.
Sınırların ötesinde en temel haklara yönelik saldırılar sürüyor. Polonya’da kürtaj, İngiletere’de sosyal haklar, Güney Afrika’da çalışma hakkı… Kadınlar tüm bu saldırılara karşı mücadeleyi sürdürüyor.
Engels’e göre eşitsizlik, özel mülkiyetin kamusal alana egemen olan erkeğin elinde yoğunlaşması, üretim ile yeniden üretimin, özel-kamusal alanların ayrışması ile bağlantılı olarak biçimlenir.
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.