Ağır bir grip geçiriyorum. İşten izin almam da pek mümkün olmadığı için dinlenme imkânı bulamadım. Dolayısıyla gribim uzun ve zor geçiyor, nihayet hafta sonu geliyor, bol bol dinlenip uyuma şansım olacak diye seviniyorum. Hafta sonu gelir de benim evde yalnız kalma şansım olur mu? Olmazzzz! Telefonlar peş peşe. Günün ilk telefonu Zeynep’ten, alo dememe fırsat vermeden “Fato sakın bir şey yeme, bekle, ben bir sürü şey hazırladım birazdan geliyorum…” Bacım yorulma, canım bir şey istemiyor, biraz yatayım geçer diyorum ama nafile...
Zeynep, akıl ve gönül bağıyla bağlı olduğum kız kardeşim. Elini üstümden hiç çekmez, ne zaman dara düşsem yanımda. Hatta bazen şehir dışına çıktığımda, benden önce gelip evi temizlemiş bir sürü yemek yapıp getirmiş beni beklerken bulurum. Kim demişse “Kadın kadının kurdudur” diye halt etmiş.
Eşi Kenan abi de çok iyi bir insandır. Arabam bozulsa Kenan abi, kaza yapsam Kenan abi, evimde bozulan her şeyi Kenan abi tamir eder. Beni hiç darda koymazlar. Sağ olsunlar, bende hatırları çok yüksektir.
Zeynep geldi elinde bir sürü poşet, çanta. Tarhana çorbası, tavuk suyuna çorba, yıkanmış temizlenmiş yeşillikler, taze sıkılmış meyve suları daha neler neler… “Deli misin, bu kadar şeyi nasıl yiyeyim?” diyorum. Minik bir kâse çorbamı içiyorum, yeniden uzanıyorum günün ikinci telefonu geliyor, tabii ki Ayşeeee!
“Fatoş nasılsın bacım, ben işten çıkınca geleceğim, bak sakın temizlik falan yapma ben gelip her şeyi yapacağım.” Ayşe iş falan istemiyorum, iyiyim, senin gelmene gerek yok diyorum, “Hayııırrrr” deyip kapatıyor telefonu.
AYŞE YİNE KAHKAHA TUFANI
Ayşe de geldi. Tabii ki temizlik yapmasına izin vermiyorum. “İyi madem çay koyayım da içelim” diyor. Anlaşıldı beni yalnız bırakmaya niyetleri yok, bari keyfini çıkarmaya çalışayım.
Ayşe, çalıştığı evle asgari ücretle anlaşmış ama ev sahibi 2.500 veriyormuş. “Evin hanımı geçen gün oğluna bilgisayar oyunu aldı, tam 40 bin lira ödediler. İnanamadım! Bir oyuna o kadar ödeyecek paraları var ama benden 300 TL kestiler, neymiş efendim cumartesi yarım gün çalışıyormuşum, tüm gün olsa o parayı kesmeyeceklermiş. Bu zenginler bizi insan gibi görmüyor bence. Benim de evim çocuğum var, ben de eve gidip çocuklarımla vakit geçirmek istiyorum. Şimdi markete uğradım, dün baktığım her şeyin fiyatı değişmiş, her şeye her gün zam geliyor. 2.500 TL ile nasıl insan gibi yaşayalım?” diyor.
Sohbet gitgide koyulaşıyor, çay faslı bitince kahve ve fal faslına geçiyoruz. Derken Kenan abi arıyor beni sormaya, sağ olsun geçen gün radyom bozulmuştu onu tamir etmiş, “Akşam Zeynep’i almaya geldiğimde getiririm bacım” deyip kapatıyor telefonu.
Zeynep’e “Akşama seni almaya gelecekmiş, gelirken de radyomu getirecekmiş” diyorum. Daha lafım bitmeden Ayşe “Kızzzzzzzz kim neyi tamir ediyor? Benim güvenilir bir tamirciye ihtiyacım var” diyor. Tamirciyi anladım da güvenilir tamirci nedir ayol! “Hayırdır Ayşe neyin bozuldu?” diyorum. Birden yüzünde bir şaşkınlık, bir mahcup ifade beliriyor, “Yok yok vazgeçtim” diyor. Gene var bir şey söyle hemen diyorum, gülmekten anlatamıyor.
‘ERKEKLERİN HİÇ KIYMETİ KALMAMIŞ’
Daha önce temizliğe gittiği ev her gün düzenli temizliğe gelecek birini aldığından beri Ayşe o zengin eve hiç gitmedi çalışmaya. Ama geçen gün evin kadını Ayşe’yi görüşmeye çağırmış, diğer temizlikçiden memnun değilmiş, Ayşe’yi arada yine çağırmak istiyormuş falan filan. Eeeee diyorum. “İşte geçen hafta onlara gittim temizliğe. Kadın bana bir poşet verdi, bunu at dedi çıktı gitti. İçinde çöp var gibi durmuyordu, açıp baktım şey var poşetin içinde...” “Şey”, ne diyoruz, “Üffff şey, işte xir”. Ayşeeee xir nee? “Ay ne kadar cahilsiniz erkek şeyi işte plastik olanından”, kafamda milyonlarca düşünce geçiyor şimşek hızıyla, tamam tamam gerisini duymak istemiyorum diyorum. Bu sefer Zeynep kız dur anlatsın diye ısrar ediyor. (Yok anam bunlar beni önünde sonunda taşlatacaklar)
Ayşe bu durur mu? Poşette xir görünce almış çantasına koymuş. “Kızım niye aldın?” diyorum. “Yaaaa onlar da almış, onlar da evli, demek ki evli olanlar da kullanıyor, hem bu zenginler boşuna bir şeye para harcamaz. Aldım çantama koydum ama yolda yürürken de korkuyorum ya şimdi çantam kolumdan düşse, bu xir herkesin içinde yola düşse ben ne yaparım diye düşünüyorum” diyor. “Kız madem korktun almasaydın atsaydın” diyorum, omuz silkiyor.
Eve gelmiş annesi evde, “Anne gözünü kapat sana bir şey getirdim” demiş (Kız kadıncağızı niye karıştırıyorsun :) Kadın kapamış gözünü, aç elini demiş, annesinin eline vermiş, şimdi açabilirsin deyince annesi gözünü açmış birkaç dakika hiçbir tepki vermeden bakmış bakmış ve sonra “Kıymeti peya nemayiye” (Erkeklerin hiç kıymeti kalmamış) demiş. Doğru söze ne denir :)
DELİLLER, DEDEKTİFLER…
“Evde biraz inceledim pilliymiş bu, pil taktım çalışmadı demek ki bozuk, bir tamirci baksa yapar bence” diyor. Zeynep’le göz göze geliyoruz ve bir kahkaha tufanı kopuyor. Sahne gözümüzün önünde canlanıyor. Benim nur yüzlü Kenan ağabeyim (65 yaşında) yakın gözlüğünü takmış, elinde tornavida, önünde arada hareket edip, arada duran xiri tamir etmeye çalışıyor. “Ayşe sen delirdin mi, biz bunu adamdan nasıl talep edelim? Nasıl izah edelim bu ne diye sorsa? At gitsin.” “Yok atmam kalsın. Atamam. Kediler çöp poşetini parçalıyorlar, çöpler ortalığa saçılıyor, nasıl yapsam acaba” diyor. Kısa bir fikir alışverişinden sonra Zeynep’le bir plan yapıyorlar.
Xir, 5-6-10 her neyse siyah poşete sarılacak, çöpçülerin gelmesine yakın saatte 4-5 sokak ilerideki bir çöp kutusuna atılacak. (Ayşe’nin evinin önü olmasın ki onun attığı belli olmasın diye.)
“Kızım kim bilecek koca mahallenin konteynırına kim ne atmış”ı diyorum. “Yoook öyle deme attığımı gören biri şüphelenebilir” diyor. Tüm mahalle özel dedektif sanki! “Ayşe ama ya 3-5 mahalle ileride attığın çöpü kediler parçalarsa ve olay mahallede başka bir kadının üstüne kalırsa nasıl olacak?” diyorum, yüzü asılıyor. “Doğru söylüyorsun kız, abowww ben ne yapacağım şimdi?” Gülüyorum, “Ya kızım saçmalama git at şunu” diyorum, anlıyor şaka yaptığımı, çöpe atarsa bir şey olmayacağına ikna oluyor.
“Bana bak sakın bunu da dergiye yazma” diyor. Üç dakka sonra fikir değiştiriyor, “Amannn yaz ya ne olacak” diyerek. “Bir gün de normal bir şey için gel Ayşe” diyorum. “Aman sana da bir şey anlatılmıyor” diyor. Alıyor sazı eline yeniden, “Geçen gün mahallede ne oldu…” diye başlıyor…
Gelecek sayı: Mahalledeki dedikodular
Görsel: Freepik
İlgili haberler
Badem unundan ekmek yapın diyen saraylılar sussun
Yaşlı annesiyle bir başlarına geçinemiyorlar. Sözün ucundan tutan AKP’li eniştesi de veryansın ediyo...
Ayşe ile ciddi konuşmalar
Canımız Ayşe bu sefer kahkaya değil, hüzne boğuyor bizi. Ağlama Ayşe, döktüğün göz yaşının her biri...
Temizlikçi Ayşe’nin çikolatayla imtihanı
Ayşe, temizliğe gittiği ve bütün gün çalıştığı evde yiyecek bir lokma yemek bulamayınca, dolapta üst...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.