Yufka dükkanında yoksulluk yansıması
‘Et yüzü göremiyoruz. Önceden 1 tavuk alıyorduk, şimdi onu da yapamıyoruz. Herkes öyle, ben yalnız değilim.’

Güzün etkisinin yavaş yavaş sona erip kışın başladığı bu havalarda, soğuğu iliklerime kadar hissederek yürüyorum. Derken bir dükkân gözüme çarpıyor. İçerisinin sıcak olduğu camdaki buğudan anlaşılan küçük sevimli bir yufkacı. Dükkâna girerken yufkacıyı işleten Fadime’nin de sıcaklığı yüzüme vuruyor. Kısaca meramımı anlatıyorum, o da gülümseyerek beni kırmıyor ve başlıyor konuşmaya.

İlk cümlesi yakıcı bir şekilde “Geçinemiyorum” oluyor. Ekmeğin temel malzemelerine gelen zamlarla birlikte ekmeğe de zam yapmak zorunda kaldıklarını söyleyen Fadime, “1 torba un 180 lira olmuş. Ekmeği 2 buçuk liradan satmayıp ne yapalım? Kalabalık aileler nasıl ekmek alsın? Biz 6 kişilik bir aileyiz. Ne pişiriyorsak onu eve götürüp yiyoruz. Dışarıdan bir şey alamıyoruz. Bulgurun kilosu 10 lira. 6 kişilik bir aileye 1 kilo bulgur ancak yeter” diyor.

‘NEREDEYSE 1 SENEDİR PAZAR YÜZÜ GÖRMEDİM’

Dükkânı kiralık Fadime’nin. Kirası bir süredir birikmiş durumda. “Dükkânı çeviremiyorum. Aylık 750 lira kira. 3 aydır birikti veremedim.” Pazara ise hiç gidemediğinden bahsediyor: “Her akşam gidip 2 domates, 1 salatalık, 1 biber alıp onu salata yapıyorum. Neredeyse 1 senedir hiç pazar yüzü görmedim. Meyve alamıyorum. Binde bir, 1 kilo muz alırsam alıyorum o da çocuklar için.”

‘İŞTE BÖYLE HAYATIMIZ’

4 tane çocuğu olan Fadime hepsinin okuduğunu ama atanamadığını dile getiriyor: “80 puan aldı büyük oğlan; küçüğü de okulu daha bitirmedi, 1 senesi var, müzik öğretmenliği okuyor. Biri de okulu bıraktı, boşta oturuyor benim yanımda. Küçüğü de bir ara işteydi Burger King’de. Onu da işten çıkardılar. Eşim köyde çiftçilik yapıyor. Hiç kazancı yok. Yazın kayısı oldu işte, birkaç kuruş ondan kazandı. Onunla da tarlayı temizledi. Motor aldık, motorun taksitine verdi. Şuna buna verdi, elde bir şey kalmadı. İşte böyle hayatımız” diyor iç çekerek.

“Et alabiliyor musunuz?” diye sorduğumdaysa basıyor kahkahayı, “Et nerede, tavuk nerede? Önceden 1 tavuk alıyorduk, şimdi onu da yapamıyoruz. Herkes öyle, ben yalnız değilim” diye belirtiyor.

Fadime’nin eşi ise emeklilikte yaşa takılanlardan. “Eşim BAĞ-KUR’lu. 3 senedir emekli olma yaşını bekliyor. 5 sene sonra emekli olabilecek, yani 60 yaşında. Eşim ‘5 sene daha yaşayabilecek miyim? Maaş aldığımı, maaşımı yiyebildiğimi görebilecek miyim?’ diye soruyor.”

 ‘BİZİM PARAMIZ ÇÖP OLDU’

Türk lirasının döviz kuru karşısında değer kaybetmesine ise Fadime, “Bizim paramız çöp oldu. Bir kıymeti kalmadı. 50 liraya bir market poşeti dolmuyor, poşetin dolması için 200-300 lira gerekiyor. Bir şeyin alınacağı yok. Bir kilo zeytin 40-45 lira, en kötü marka 5 kilo sıvı yağ 100 lira olmuş. En temel ihtiyaçlarımız bu kadar pahalıyken nasıl geçinelim?” diyor.

Bir umudum yok ama yine de sosyal aktivitelere katılıp katılmadığını soruyorum. Tahminimde de yanılmıyorum. Fadime, “Paramız yok ki sinemaya, tiyatroya gidelim, dışarıda lokantaya gidelim. Şimdiye kadar 2 defa ilçede bir lokantada Kadınlar Matinesi vardı. Ona gittim. Birinde dükkân sahibi beni götürdü, diğerinde de kendim gittim. O gün de deprem olmuştu. Deprem olduğu zaman tam oradaydım, avizeler çok sallandı. Evimiz müstakil neyse ki depremde çok bir hasar almadı ama bak dükkân çok hasar aldı, duvarlar çatladı” diye anlatıyor eliyle dükkân duvarlarını göstererek.

Yarı dertleştiğimiz yarı da gülüştüğümüz sohbetimiz son bulurken Fadime’nin sıcaklığını da alıp içime, dükkândan çıkıyorum.

Fotoğraf: Ekmek ve Gül

İlgili haberler
Tutunacak dal onlar değil biziz

Yaşananların olumsuz gelişmelerin hayatımıza etkilerini, nasıl yansıdığını, derneğimize yardım almay...

Zifiri karanlık ormanlar

Bazı yavrular, masaldaki gibi bisküviden yapılmış bir evde semirtilmiyor da bir çalının dibinde cans...

İzmir’den Fransa’ya, Mısır’dan Sovyetlere… Kadınla...

Ekmek zammı önemli! Bir devri kapatan başka bir devir açan olaylara neden olan ekmek ayaklanmalarıyl...