DERGİMİZDEN

Adana’dan Ayşe’nin güldüren maceraları devam ediyor. Ayşe’nin çok mühim bir görev için acil güvenilir tamirciye ihtiyacı var! Neden mi? Buyurun buradan yakalım…

‘Yağım mağım hiçbir şeyim yok. Kemik için birçok yeri dolaştık, iki tane alabildik. Evde herkes birbirini yiyor. Elektrik faturası çok gelecek diye kavga edip duruyoruz. Artık yeter bıktık.’

Yaşlı annesiyle bir başlarına geçinemiyorlar. Sözün ucundan tutan AKP’li eniştesi de veryansın ediyor geçim derdine. Hepsinin dilinde ‘böyle gitmez’ sözü, asıl soru hala duruyor, peki ne yapacağız?

Türkiye’de olduğu gibi dünyanın pek çok ülkesinden de kadınlar çalışma ve yaşam koşulları, sağlıklı üreme hakkı için sokağa çıktı taleplerini haykırdı.

Yaşananların olumsuz gelişmelerin hayatımıza etkilerini, nasıl yansıdığını, derneğimize yardım almaya gelen etrafımızda yer alan daha önce AK Partiye oy vermiş kadınlarla konuştuk.

‘Et yüzü göremiyoruz. Önceden 1 tavuk alıyorduk, şimdi onu da yapamıyoruz. Herkes öyle, ben yalnız değilim.’

Satı, Leyla ve Aysun, İstanbul’un İkitelli bölgesinde yaşayan ve Türkiye’deki pek çok kadın gibi bu sorunlarla başa çıkmaya çalışan kadınlar. Ne olsaydı yaşamları daha iyi olurdu?

Yanlış bilgi, ücretli olması, testlerin anonim yapılmaması kadınların HPV aşısı olmasının da önüne geçiyor, kaygı da yaratıyor.

Filmi izledikten sonra bugün çalışma ve yaşam koşullarımıza baktığımda mücadeleden asla geri durmamam, durmamamız gerektiğini bir kez daha gördüm.

Yaşadıklarım ağır ve yaşayacaklarım de öyle olacak gibi duruyor. Ama ben Ekmek ve Gül’ü takip ettiğim 2 yıllık süreçte öğrendim ki kadın dayanışmasının aşamayacağı hiçbir şey yok.

‘Görev tanımı olmayan mesleğime her gün tanımsız görevler ekleniyor. Arkadaşlarıma sesleniyorum: Yanınızda çakmağınız olsun. Sizden de isteyebilirler. Hizmette sınır yoktur ve yüzünüz hep gülsün.’

“Ülker Abla, kendi ütülediği takım elbiseyle iyi hal indirimi alacak o kocaya kafa tutandır! Ülker abla kimliksiz kadınların kimliğidir…”

Ekmek ve Gül yokluğu, yoksulluğu ve şiddeti değil, refahı, güvenç ve huzuru, eşit bir yaşamı hak eden kadınların mücadele kürsüsü olarak bu 25 Kasım’da kadınlara ses soluk olacak.

Burası senin kürsün: Yaz, çiz, paylaş, anlat… Birlikte yükselsin; “Şiddete, eşitsizliğe ve yoksulluğa karşı çaresiz değiliz”in sesi.

Bir araya gelme ihtiyacı bir bıçak gibi teni geçince aşılır. Asıl zor olan, birlikte değiştirmeye, ancak örgütlü güç olunca değiştirebileceğine duyulan inanç bunca azalmışken bir araya gelmek.

Hülya’nın yaşam kesitinde hepimiz için tanıdık hisler, olaylar var. Peki ya, Hülya’nın sıkıştığı ikilik dışında başka seçeneği yok mu?

Çocuğu kayınbiraderi tarafından istismar edilen Esra, şikayetçi olunca kocası Esra’ya hayatı dar etmiş. Esenyalılı kadınlar ise dayanışmayla Esra’ya yeni bir hayat kurmak için işte böyle çabalamış…

Kadınlar işyerlerinde de her an tacizle burun burunalar. İMES’te farklı bloklardaki farklı işyerlerinde çalışan kadınlarla maruz kaldıkları taciz ve şiddete dair konuştuk.

Geleceğinden korktuğu için şiddete mecbur kalmak, market alışverişi için bile korkarak çıkmak ve şiddetten koruyucu mekanizmaları nasıl kullanacağını bilmemek… Göçmen kadınlar bugün bu döngüye mahkum…

Sesi sadece kendi için değil herkes için yüksek çıkan bir kadın Nurcan’ın hikayesi…
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.