DERGİMİZDEN

Bir değişimin dönüştürdüğü ev işçisi Sevgi

Sevgi bir emlak dükkanı sahibiyken eşinin iflas etmesiyle maddi sıkıntılar içine girmiş, ev işçiliği yapmaya başlamış. Uzun süre kimseye söylemediği işi bugün hayata bakışını değiştirmiş.

Gülseren’in aydınlık dükkanı

Küçük bir tezgahla başladım sahaflığa. İlk sattığım kitaplar, kendi kütüphanemdeki kitaplardı. Gözüm gibi baktığım, sakındığım kitaplarım... Uzun bir süre zabıtalarla, belediyeyle cebelleştim.

Evin bir çocuğu gibi olan zeytine kıyabilir misiniz?

‘Zeytin olmazsa biz aç kalırız. Çöpü bile kıymetli. Zeytin ağacı hastalansa evde çocuğumuz hastalanmış gibi üzülürüz. Kestirmeyiz zeytini. Ha bizi öldürmüş, ha ağacımızı kesmiş.’

Acıyı bal eylemiş Belgüzar

“Belgüzar tek başına yaşamayı sürdürür evinde. Gözleri sevinçle parlayarak ağırlıyor bizi. Pir Sultan’ın torunlarıyık biz. Acıyı bal eyledik de yedik.”

Kaybolan karne mi yoksa çocukluk mu?

Kocaeli’den Fatma şahin tesadüfi bulduğu bir karneyi inceliyor ve öğrencilerin yeteneklerinin görmezden gelindiğini, eğitim yönteminin onları bir çerçeveye sokuşturduğunu anlatıyor...

Derneğe karşı önyargılarım vardı

Esenyalı Kadın Dayanışma Derneği’nin güç kattığı kadınlardan Sevgi’nin dernekle ilgili fikri çalışmalara katıldığı ve görev aldığı zaman değişmiş. Değişen neydi, Sevgi’nin kaleminden okuyun.

Dikkat! Bu filmde kadın mücadelesi vardır!

Bunca ayrı vagon tantanası varken şuraya bir parantez açalım, kadınlar toplumdan soyutlanmayı, vazgeçmeyi değil mücadeleyi seçti, seçiyor. Tıpkı Mısır’daki gibi...

Ekmek ve Gül Haziran 2017 sayısı

Özgürlüğü ve hayatı istiyoruz, bir kişi daha eksilmeyeceğiz... Haziran sayımız Evrensel Gazetesi ile bayilerde. Kaçırmayın...

Yok’a da, eksiğe de doyduk, Var’a ve çoğa hazırız!

Geleceğimizi istiyoruz. Şiddetin, çalışma yaşamının güvencesizleştirilmesi, ağırlaşan yaşam koşullarıyla ilişkili olduğunu biliyoruz. Hepsini istiyoruz. Çünkü biri olmadan hiç biri olmaz biliyoruz!

Vahşileşen şiddetin arkasında ne var, önüne nasıl geçebiliriz?

Ülkede kadınlar için ölümün “olağan” biçimi neredeyse lüks. Giderek vahşileşirken bir yandan da sıradanlaşan kadına şiddet sorununu mücadelemizin temel gündemlerinden biri haline getirmek zorundayız.

Batmanlı kadınlara ses olun!

Son dönem istismar haberleriyle gündem olan Batman, sesi içerisinde boğulan kadınların bedenlerini Batman çayına attığı, kadının ne evde ne yaşamda adı olmayan kentti. Bugün hâlâ eril bir kent.

Bu dava cezasızlıkla sonuçlanmayacak!

Ayşegül adalet ararken neredeyse suçlu ilan edildi! Yasaların gerektiği gibi uygulanmadığını bir kez daha gördük. Ama bu davanın peşindeyiz.

İki komşunun diyaloğu

Sohbet ilerledikçe evden her gece gelen gizemli tıkırtıyı sordum. Eşinden gizli çalıştığını söyledi. Eşi çalışmasına karşı çıktığı için o da eşi gece vardiyasında çalıştığında dikiş yapıyormuş.

Hayatın gerçekliği: ‘Antabus’

Kadıköy’de tekstil işçisi, öğrenci, özel sektörde çalışan 21 kadın, Seray Şahiner’in yazdığı, Nihal Yalçın’ın oynadığı Antabus’u izledi ve sonra birbirine anlattı oyunu izlerken neler hissettiğini.

İki saatlik okul yolu, hem cebi yakıyor hem ruhu

Üniversiteli kadınlar dertlerini yazıyor. Okurken aynı zamanda çalışmak zorunda olduklarını anlatıyor. Canlarını en çok sıkan şey de her gün artan boyutlarla yaşadıkları taciz.

Kudret

“Yol aldığı bataklıktan, omzunu yalandan saran şalını çıkarıp, atıp, sımsıkı sarıldığı kızıyla, demir adımlarla yürüyüp çıkıyor Kudret. Önüne uçsuz bucaksız yemyeşil bir ova serilidir artık.”

Kıdem tazminatı en çok bize lazım!

Bir mücadele ağı kurmak ve en önde de işine, geleceğine sahip çıkmak isteyen kadın işçilerin durması gerek. Yoksa atı alan Üsküdar’ı geçer!

Tek güvencemizi de elimizden almak istiyorlar

Babam tersaneden emekli. Maddi olarak sıkıştıklarında babam “Tazminatım var, onunla hallederiz” derdi, öyle de oldu. Şimdi bu hakkı elimizden almak istiyorlar. Kadınlar olarak daha duyarlı olalım.

Düşünsenize, bütün işçiler bir hafta iş bırakmış...

“Neden olmasın” diyorum, “Bizle başlar sonrası gelir belki.” “Senle benle olacak iş değil. Bizi hemen atarlar” diyor, “Bak kıdem de kalkıyormuş.” “Orası belli olmaz” diyorum, “Biz bi birleşelim de!”

Emekli olacak kadar çalışabileceğimin garantisi var mı?

Diyorlar ki 15 yıl çalışman gerekiyor kıdem tazminatının bir bölümünü alabilmek için. Geri kalanı emekli olunca alacakmışız. Benim emekli olacak kadar çalışabileceğimin garantisi var mı?