Çoğu zaman, kadınlarla bir araya geldiğimizde en çok konuştuğumuz konular ev işleri, çocuklar, alışveriş, hangi elbise nerede kaça satılıyor vs. gibi şeyler olurdu. Bu sıralar kadınların gündeminde ya işsizlik, ya çalıştığı fabrikada kriz bahane edilerek ücretsiz izne çıkarılmalar; çarşı pazarın el yakan pahalılığı, gelecek kaygısı, çocuklarına yetememe, onların en acil ihtiyaçlarına bile cevap verememe gibi şeyler var. Bu sorunlar yüzünden ailelerde gerginlikler ve kavgalar yaşanıyor, ekonomik kaygılar boşanmaları tetikliyor.

“İşinde gücünde” denen insanların, kadınların gündemleri bunlar, her muhabbet kendiliğinden bu sorunlara bağlanıyor hemen. “Tuzsuz aşım dertsiz başım” deyimi bile artık rafa kalktı diyebiliriz. Maalesef kadınlar tuz ekecek aşının bile olmayacağı düşüncelerine kapılıyor ve tüm sohbetler de bu kaygılara nasıl çözüm bulunacağı yönünde oluyor. İşte o zaman da kadınların dayanışması ve örgütlülüğü gereği tartışılmaya başlanıyor.

Yine dertlerin, tasaların paylaşıldığı bir günde Esenyalı Kadın Dayanışma Derneğinde bir araya geldiğimiz kadınlardan Zehra, eşinin bir süredir işsiz olduğunu söyleyerek isyanını dile getiriyor: “Asgari ücrete yapılan zam yine bizlerin maaşlarından çıkartılacak. İşsizlik fonundan yapılacak kesintilerle ve düşen alım gücüyle aklımızla dalga geçiyorlar.”

Elif de Metin Akpınar ve Müjdat Gezen, Cumhurbaşkanı tarafından hedef gösterilerek bütün halka korku mesajı verildiğini söylüyor. Üç çocuğu ile kıt kanaat geçinen Ayşe ise “Bunu yaparken bizim kanaat ettiklerimizi beğenmeyip muhalif olursanız sizin de başınıza bunlar ve daha beterleri gelir demeye çalışıyorlar” diyor.

Kadınlarla her sohbet ettiğimizde bir arada olmanın önemini anlatırken, herkesin söyleyecek sözlerinin daha çoğaldığı; umutsuzluğun yerine dayanışma ve örgütlülüğün aldığı bir değişim yaratmamız gerektiğini söylüyoruz biz de. Ve bir sonraki sohbetlerde buluşmak üzere sözleşiyoruz kadınlarla.