GÜNÜN BELLEĞİ: “Me too” 1932
Almanya’da daha 1932 yılında bir tiyatro oyuncusu, Inge von Wangenheim şimdiki Me Too’da söylenenleri kısa bir makaleyle dile getirmişti.

Hollywood’da Harvey Weinstein’ın taciz ve tecavüzlerinin açık edilmesiyle Me Too hareketi başladı. Birçok kadın oyuncu kendilerine yönelik cinsiyetçi uygulamaları açıkladılar. Onları dünyanın her yerinden kadınlar izledi. Kampanya çığ gibi büyüdü. Almanya’da ise daha 1932 yılında bir tiyatro oyuncusu, Inge von Wangenheim şimdiki Me Too’da söylenenleri kısa bir makaleyle dile getirmişti.

Oyuncu Ingeborg Franke (Inge von Wangenheim) gelecekteki kocası Gustav von Wangenheim tarafından yönetilen, çarpıcı “Fare Kapanı” oyunuyla Berlin’de büyük başarı kazanan komünist tiyatro kolektifi “Troupe 1931”in bir üyesiydi. Şubat 1932’de komünist dergi The Way of the Woman’ın (Kadının Yolu) editörlerine alttaki yazıyı gönderdi.

CİNSEL YILDIZ MI, EŞİT İNSAN MI?
Siz bir kadın ve oyuncusunuz, işçi sınıfı tiyatrosunda bilinç ve sorumlulukla görev üstlendiniz. Bir kadın olarak bu yoldan gittiğinizde kısa sürede “tiyatro” gibi küçük bir işyerinde bile kadının pozisyonunun çok sıkıntılı olduğunu fark edersiniz. Orada da durum daha büyük kurumlarda, devlette, ailede ve meslek yaşamında olduğu gibidir. Neden? Çünkü tiyatro, ister bilinçli ister bilinçsiz olsun yaşamı ve dönemi kaçınılmaz olarak yansıtır. Tiyatro toplumun bir parçası olduğu için istese de istemese de öyle olmak zorundadır. Burada bir oyuncu olarak kadının gün be gün ve saat be saat nasıl sömürüldüğü, kapitalist sistemin bu “sanat hazinesi”ni nasıl doğrudan etkilediği hakkında konuşmak istemiyorum.

Çalışmak isteyen bir oyuncunun bedenini ve zihnini sürekli olarak sömürüye sunması gerektiği iyi bilinir. Genç bir kadın oyuncu için yönetmen odasının ne anlama geldiğini biliyorsunuz. Orada, rejisörün karşısında, hatta tüm sistem içinde hiçbir hakkı olmayan bir yaratıktır. Bu anlattıklarımın hepsi, kadınların imalat sürecinde olduğu her yerde, günde yüz defa meydana gelen tanıdık şeylerdir. Bunlar binlerce kez söylenen, milyonlarca kez söylenecek olan ve sona ermeleri mevcut ekonomik sistemin köklü değişimiyle mümkün olacak şeylerdir.

Hayır, bunlar üzerine konuşmayacağım; “Fare Kapanı “ oyununun hazırlığı ve sahnelenmesi sürecinde netleşen bir sorun hakkında konuşmak istiyorum. Sözünü edeceğim sorun bir tiyatro oyunu sırasında kadın oyuncular üzerindeki gizli ve dikkat çekmeyen baskıdır. Kolektifimizin oyunu toplu olarak tartıştığı bir prova sırasında söz birden bire kadınlar üzerindeki genel baskıya geldi. Bir kız heyecanla tartışmaya girdi, “Ne istiyorsunuz? Biz kadınlar bu oyunda da baskıyla karşı karşıyayız. Yine çok sayıda öne çıkan erkek oyuncu var.”

Ona verdiğimiz cevap şöyle oldu: “ Bu oldukça doğal! Şimdiye kadar dünyayı erkekler yönetti. Anaerkil dönemden sonra tüm devletler erkek devletiydi. Bu nedenle şimdiye kadarki tüm tiyatrolar da erkek tiyatrosuydu.”

Doğru! Öyleydi ve öyle olmaya devam ediyor. Klasiklere bakarsanız, hemen tüm kadın kahramanlar sonunda yenilgiyi kabul etmek zorunda kalırlar. Başrollerini erkeklerin oynadığı oyunlarda kadınlar isterse modern sportif kadını oynasınlar geri planda kalmak, dayatılan cinsel rolü üstlenmek zorundadırlar. Tenis raketi ile sahneye çıkan, oldukça çok konuşan bu sözde özgür kadın, kadının gerçek toplumsal durumunun komik ve yüzeysel bir ifadesinden başka bir şey değildir. Kadınlar açısından bir ilerlemeden söz edilecekse, bu yalnız egemen sınıfın çok ince üst tabakası için geçerlidir. Bu çok az kadını etkileyen değersiz kadın özgürlüğünün bile bir yalan olduğu ortadadır. Kadın oyuncular açısından en önemli şey cinsel çekiciliklerinin olmasıdır. Güzel ve erkek için erotik olmaktan başka hiçbir hakka sahip değildir.

“Ama!” tartışma süresinde şunlar da söylendi; “Kadınlar yürüyor! Gerçek hayatta yürüyorlar! Tüm ezilenlerle birlikte kadın da özgür olduğunda, işte ancak o zaman tiyatro oyuncusu kadın da özgür olacak! Artık cinsel bir yıldız değil, eşit bir insan olarak varlığını sürdürecek. Bu nedenle biz oyuncu kadınların tüm ezilenlerin kurtuluşu için, sahnede olduğu gibi gerçek hayatta da mücadele etmemiz zorunlu”

İlgili haberler
GÜNÜN İLKİ: Almanya’da ilk kadın spiker

Haber dünyasında kadınlara yer yoktu çünkü savaş haberleri bir ‘bayanın’ zarif ağzından çıkmamalıydı...

GÜNÜN ÇAĞRISI: Kadınlar #BenDe etiketiyle yaşadıkl...

Kadınlar sosyal medyada bir kampanya başlattı. Yaşadıkları cinsel taciz ve saldırıları #BenDe #MeToo...

#METOO EYLEMLERİ: Şimdi sözden eyleme geçme zamanı

Birçok ülkede #Metoo (bende) etiketiyle cinsel tacize karşı kadınların eylemleri sürerken, Finlandiy...