DERGİMİZDEN

Seçimler konuşulurken sohbet de memleketin hali de dönüp dolaşıp Suriyelilerin Türkiye’ye gelmesine bağlanıyor. Ülkedeki her sıkıntıdan sorumlu tutulan Suriyeliler ne diyor kendilerinin suçlanmasına?

‘Evime gelir gelmez ilk iş eşimden dayak yedim.’ Asiye’ye atılan son dayak bu olmuş. Hiçbir barbarlık, ondaki azim ve dirençten daha güçlü değilmiş çünkü.

Romanların, Roman olmayanların birlikte yaşadığı Kuştepe kadınlar için Trumptower’ın gösterişi arkasındaki yoksulluğu, acıyı, kimsesizliği, elden hiçbir şey gelmemeyi temsil ediyor.

‘Bir avluya kaç ömür sığar’ sözüyle yayın hayatına başlayan ve hapishanedeki kadınlara ışık tutarak aslında kadınların yaşadığı pek çok konuyu ele alan Avlu dizisine yakından bakalım…

Tuzluçayır Kadınları Dayanışma Derneği 2 yılı geride bıraktı. Çalışmalarını değerlendirip önümüzdeki dönem için planlarını yapan kadınlar, “Acemilik bitti, ustalık dönemi başlıyor” diyor.

Tuzluçayır Kadınları Dayanışma Derneği olarak beş hafta süren ve her hafta başka bir başlığın sohbetlerle tartışıldığı atölyemizi bu hafta sonlandırdık.
Türkiye’den bakınca koşulsuz şartsız ‘iyi’ olarak gördüğümüz yaban ellerinde mevzu bilhassa kadın hakları olunca işler pek öyle yürümüyor.

Senaryodan, kostüme, dekora her şeyi kadınlar, kendi bütçeleriyle yapıyor. Kendi yazdıklarını oynuyor, kadınların gündelik yaşamlarını sorguluyorlar: İşte Öteyüz’ün kadınları!

Ekmek ve Gül mayıs sayısı soruları da, cevabı da bol bir sayı. Bu sorulara yanıtlar aramak için yan yana gelelim…

Taşa değen ayaklarımız, sendelemekten yorulmuş bedenlerimiz, dönen başlarımız kendine gelsin artık. Gelin birbirimize bakalım! Bize dayatılan paranoyalarla değil, hayatın gerçek dertleriyle konuşalım.

Ellerinden gelse oy toplamak için Kurban Bayramını seçim öncesine alacaklar, öyle bir telaş. OHAL dahi yetmiyor. Zira ortada kazanabilecekleri bir seçim kalmadı. Kaybetmemek için her şeyi yapacaklar.

8 Mart’tan 1 Mayıs’a kadınlarla yürüttüğümüz tartışmalar kadınların çözümsüz kalan bunca sorun karşısında ciddi bir tepki biriktirdiğini ortaya serdi. 24 Haziran bu tepkiler için önemli bir tarih!

Herkesin evini pırıl pırıl yapan temizlik işçisi kadınlar kendi yaşamlarını anlatıyor… Kendi evleri nasıl, çocukları nasıl büyüyor, çalışma koşulları nasıl?...

Organize sanayi bölgelerinde çalışan kadınlar dertli: Çalışma koşulları ağır, iş güvencesi yok, sendika resmen hayal!

Sendikalaştıkları için işten atılan SİBAŞ işçilerinin evine misafir olduk. Gelin mücadelelerini, yaşadıklarını kendilerinden dinleyelim...

Sadece zorlukları ve kölelik koşullarında çalışmanın ezilmişliğini değil, mücadeleyle değiştirebilmenin zaferini de anlatan işçi filmleri... İyi seyirler!

Daha önce Ekmek ve Gül’den tanıdığınız Demirci Gülcan’ın yaşamı artık bir belgesel film. Kendisiyle özdeşleştirdiği Gülcan’ın yaşamını beyazperdeye taşıyan Aliye Ceylan ‘Bu daha fragman’ diyor.

Menopoz belirtileri başladığında tüm kadınlar eğitim, danışmanlık ve destek almalılar. Bunların üstüne psikolojik danışmanlığı da eklemek lazım. Çünkü...

Menopoz kadın yaşam döngüsünün bir parçasıdır, ne gerçek anlamda ne de cinsel anlamda bir son olmadığı aşikardır. Yeni sahnenin ilk perdesinde tüm kadınlara ‘mutlu menopozlar’!

Babası istemediği için okuyayamış, kocası istemediği için çalışamamış. Kendi deyimiyle çocukları bir noktaya getirdikten sonra, “Artık kabuğumu kırmalıyım” diyerek çalışmaya başlamış.
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.