DERGİMİZDEN
1911 ağustosunda başlayan ev kadınlarının huzursuzluğu eylemlere dönüştü. Tepesi atan kadınlar her şeyi kırıp döküyor, fiyatları düşürmeyen satıcıları pataklıyorlardı.
Tercih edilmemesine rağmen, liseler ısrarla imam hatibe dönüştürülüyor ya da yenileri açılıyor. Bunun siyasetini yapanların acaba kaçı çocuğunu bu imam hatiplerde veya meslek liselerinde gönderiyor?
Eğitimdeki değişiklikler ne bilgisizliğin ne de plansızlığın ürünüdür. Tam tersine başkanlık sistemi ve onun ‘yeni Türkiye’sinin ihtiyacı olan itaatkar nesiller yetiştirmek hedefinin ürünüdür.
Diyarbakır’da barış için el ele tutuşan kadınlar tarihe bir not düşüyor. Buradan yükselen ses kadınların en zor koşullarda bile barışı kazanmak için mücadele etmekten geri durmayacağını öğretiyor.
Bütün dünyada savaş çığırtkanlığının yayıldığı, bölgemizde yıllardır devam eden savaşlarda büyük acıların yaşandığı günleri kadınların yakın tarihte verdikleri barış mücadeleleri ile hatırlayalım.
Elbet bir gün adalet yerini bulacak. Biz kazanacağız! Vicdan ve adalet diye bağıran analarımızın, kadınların direnci kazandıracak!
‘Filmin adı (Insyriated) Türkçeye ‘Hayatın İçinde’ olarak çevrilmiş. Ama izleyince göreceksiniz ki anlatılan daha çok, aslında ölüm demek olan savaşın içinde yaşamak!’
B12 nedir, ne işe yarar? Eksikliği bize nelere mal olur? Eksikliğini gidermek için neler yapabiliriz?Hangi besinler B12 açısından zengindir?
Dün ‘ihtiyaç’ olan bu yasanın, şiddetin katlanarak artageldiği bu günde neden ihtiyaç olmaktan çıktığını açıklasınlar hele bir...
Kamusal erişimi olan erkeğin tasarrufuna terk edilen kadın ve çocuğun aile içinde yaşadığı problemler, böylelikle mahrem sayılan aile içinde saklı kalıyor.
Cinsel kimlikleri ya da cinsel yönelimleri nedeniyle ötekileştirilen LGBTİ+'lar hemen her alanda ayrımcılığa maruz kalıyor.
Hani ‘feminist’ ve ‘solcu’ olunca beyimiz, belki de ‘Daha olmamış bu, biraz daha öpeyim’ mi dedik nedir, çıkış yolunu bulalım derken kuyruğunu kovalayan kediye benzedik.
‘Çocuklar özgürce, saatlerce anne babaları kaygılanmadan koşup oynuyor, yüzüyorlardı. Çünkü anne babalar herkesin en az kendileri kadar çocuklarını sahiplenip, koruyacağını biliyordu.’
‘Orası bizim bir haftalık özgürlük alanımız daha iyiye daha güzele, daha özgür yarınlara ulaşmak istediğimiz.’
Nasıl ki artık bir kız kardeşimizin, bir çocuğun canı yandığında sesimiz daha gür, daha kalabalık, daha kararlı çıkıyorsa işyerlerimizdeki amirlerin tavrı da değişir, değişmeli, değişecek...
Öyle bir devirdeyiz ki ben çocuk büyütmekten korkuyorum. Çocuğumun elini bırakamıyorum, bir saniye arkamı dönemiyorum. Yasadığımız psikolojik baskıdır. Bu, korkunun en dibidir artık.
Atölye saatinin ardından katılımcılarının bir sonraki günün okumalarına harıl harıl çalıştığı Kadın Çalışmaları Atölyesi’nden arda kalanları katılımcıları anlatıyor...
Arjantin’de Ulusal Kongre kürtajın yasallaşması yasa teklifini az bir farkla da olsa reddetti. Ancak bu karar kürtaj mücadelesinin kazanımlarını silip atacak güçte değil.
Alıp başınızı gitmek istediğiniz yerler kıyılar, köşeler olmasın... Gelin; birlikteliğe gelin. Zorluklar var elbet, zorunluluk dediğimiz özgürlüğün ön adımı dedik zaten... Gelin... Bekliyoruz...
Çektiğimiz cefa, kıyısında kaldığımız ve asla yalnız mutlu olamayacağımız yaşam için olmasın, birlikte yorulduğumuz, özgürlüğü tadabileceğimiz birlikteliklerimiz için olsun...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN









































