Dünyanın birçok ülkesinden kadınlar, kürtaj yasakları yüzünden hayati risklerle karşı karşıya. Oysa çalışmalar, kürtajın yasaklanmasının kürtaj oranlarını azaltmadığını ortaya koyuyor. Bu yüzden de kürtajı yasaklayanlar aslında kadınların kürtaj olup olmayacağının ötesinde nerede, hangi koşullar altında olacaklarına karar vermiş oluyorlar. Kürtaja erişim ne kadar kısıtlanırsa, o kadar tehlikeli hale geliyor. Dolayısıyla bu da sınıfsal bir mesele olarak karşımıza çıkıyor. Yoksul kesimden kadınların canı, ‘merdiven altı’ denilen güvensiz yöntemlerle tehlikeye giriyor. Hâl buyken, dünyanın dört bir yanından kürtajın yasallaştırılması talepleri yükseliyor.
İRLANDA’DAKİ TARİHİ KAZANIM
İrlandalı kadınlar, anayasadaki katı kürtaj yasasının geri çekilmesi için mayıs ayında gidilen referandumdan, yüzde 66 ‘Evet’ oyu alarak zaferle ayrılmıştı. Sözü geçen yasa,1983 yılında anasayaya eklenen 8. maddedir. Bu hüküm, “doğmamış çocuğun yaşama hakkının devlet tarafından güvence altında olduğunu” belirtirken, annenin hayatının tehlikeye girdiği çok özel durumlar haricinde, ne koşulda olursa olsun kürtajı yasaklamaktaydı. Bu madde anayasaya Katolik bir azınlığın yürüttüğü bir kampanyanın sonucu olarak eklenmişti. Kampanyanın amacı, Avrupa’da 70’ler ve 80’ler boyunca süren özgürlük hareketinin İrlanda’ya sıçramasını engellemek ve Katolik temelli yönetimi koruma isteğiydi. Ancak 8. Madde, ülke çapında ses getiren trajik ölümlere sebep oldukça, kürtaj yasağına olan kamuoyu desteği azaldı. İlk önce devlet tarafından küçük çaplı tavizler verildi; örneğin, kürtaj nedeniyle yurtdışına yolculuk yapmak yasallaştı. Ancak bu ‘çözüm’, sınıfsal farklılıklarını görmezden gelmekteydi. Yolculuk yapacak maddi gücü olmayanlar, hap kullanarak çocuk düşürme yöntemini tercih etmek durumunda kalıyordu ki yakalanmaları durumunda 14 yıl hapis cezası almaları riski vardı.2014 yılında, kürtajına izin verilmeyen genç bir göçmen kadının açlık grevine başlamasının da etkisiyle, 8. Madde’nin geri çekilmesi için genç jenerasyonun başını çektiği bir hareket başladı. Bu mücadelenin referandumda getirdiği zafer, kadın hakları için tarihi bir kazanım olarak yorumlandı ve nitekim dünya çapında zincirleme bir etki yarattı.
33 ÜLKEDEN SADECE 4’ÜNDE...
İrlanda’daki mücadele ve referandum, kimi dünyanın en katı kürtaj yasalarına sahip Latin Amerika ve Karayip ülkelerine de umut verdi. Latin Amerika ve Karayipler’deki 33 ülkeden yalnızca Küba, Uruguay, Guyana ve Mexico City’de kürtaj kadının tercihine bırakılmış durumda. Orta Amerika’nın neredeyse bütün ülkelerinde (Nikaragua, Honduras, El Salvador, Dominik Cumhuriyeti...) kürtaj şartsız olarak yasakken, geri kalan ülkelerde yalnızca belirli şartlar altında kürtaj hakkı tanınıyor.Genel olarak koşulan şartlar ise hamileliğin tecavüz sonucu olması, annenin hayati risk taşıması ve bebeğin fetüs dışında yaşama şansı olmaması. Brezilya ve Şili’de de kürtaja şartlı olarak izin verilmeye başlanırken, Arjantin bu ağustos ayında halihazırda şartlı olan kürtaj yasağını tümüyle kaldırma yolunu denedi. Bu da bütün ülkenin uzun bir süre boyunca kürtaj meselesinin asıl gözden kaçan noktasını, yani kadının kendi bedeni üzerindeki tercihini konuşmaya itti.
ÖLMEMEK İÇİN YASAL KÜRTAJ!
Arjantin’de ilk olarak 1992 yılında feminist bir avukat tarafından yasa tasarısı haline getirilen kürtajın yasallaştırılması talebi, 2003 yılında Kürtaj Hakları İçin Ulusal Kampanya’nın başlatılmasıyla birlikte 500’den fazla örgütün ortak talebi haline geldi. Bu kampanyanın sloganı ise “Karar vermek için cinsellik eğitimi, kürtaj yaptırmamak için doğum kontrol hapları, ölmemek için yasal kürtaj!” idi. On yıllar süren bu mücadelenin sonucunda, Ulusal Kongre geçtiğimiz mart ayında kürtajın yasallaştırılması için verilen yasa tasarısını gözden geçirmeye başladı. Çeşitli kadın gruplarının “Güvenli, yasal ve ücretsiz kürtaj erişimi” talebi altında birleşmeleriyle, o ana dek tabu olan kürtaj hakkı ülke gündemine taşındı. Yasal kürtajı savunanlar, televizyonda gündüz programlarına konuk olup merdiven altı kürtajın taşıdığı risklerden bahsetmeye başladı. Böylece sınıf farkı nedeniyle yaşanan eşitsizlikler de masaya yatırıldı; zengin bir kadın güvenli bir yöntemle kürtaj olabilirken yoksul kadının hayatının niçin tehlikeye atıldığı sorgulanır oldu.
ARTIK SADECE ENTELEKTÜELLERİN GÜNDEMİ DEĞİL
Yasa tasarısı, ağustos ayında kongrede oylamaya sunuldu ve 38’e 31 oy gibi az bir farkla reddedildi. Bu sonucun ardında Katolik Kilisesi yöneticilerinin hükümetle olan yoğun lobi faaliyetleri ve hükümetin kendisine sadık muhafazakar seçmeni kaybetme çekincesi olduğu değerlendirmesi yapılıyor. Ancak hükümet nezdinde verilen bu karar, kürtaj mücadelesinin kazanımlarını silip atacak güçte değil. Nitekim, Arjantinli aktivistler arasında kürtaj hakkının er ya da geç elde edileceği, kürtajın temel bir mesele haline gelmesiyle halihazırda önemli bir kazanım elde edildiği görüşü hakim.Antropolog Debora Diniz’e göre Arjantin’deki kürtaj tartışması, genç kadınların örgütlenmesini ve neredeyse kazandıklarına dair bir toplumsal hafızanın bilinçlerine yerleşmesini sağlamış; kürtaj artık entelektüellerin gündemi olmaktan çıkarak annelerin, kız kardeşlerin meselesi oldu.
Dünyanın dört bir yanından kadınlar, kendi bedenleri ve gelecekleri üzerine kendi sözlerini söylemeye devam ettikçe, kadın mücadelesi yeni zaferlerle sonuçlanacaktır. Başta kürtajın yasallaştırılmasına karşı olan Arjantinli Senatör De Kirchner’in sarf ettiği şu cümle, kadın hareketinin gücünü kanıtlar nitelikte: “Kararımı değiştirenler, sokaklara dökülen on binlerce genç kadın oldu.”
İlgili haberler
Ücretsiz, güvenli kürtaj haktır
Türkiye’de kadınlar, 1983 yılından bu yana gebeliğin 10. haftasına kadar ücretsiz, ulaşılabilir, güv...
Dünyada kürtajın tarihi
Dünyada 73 ülkede serbest olan kürtaj, 68 ülkede ise yasak! Bu serbestliğin de yasağın da bir tarihi...
GÜNÜN VİDEOSU: Güvenli kürtaja erişim insan hakkıd...
Arjantin senatosu 1921’den beri kısıtlanan kürtajın suç olmaktan çıkartılması için 8 Ağustos’ta oyla...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.