DERGİMİZDEN

‘Kadının işi eve yorgun gelen kocasına bakmak, ona hizmet etmek olarak görülüyor. Eşitsizlik sadece burada da değil sokakta, işte, eğitimde sosyal alanların hepsinde baş gösteriyor.’

Emine Bulut’un ‘Ölmek istemiyorum’ sözleri, herkesi öfkeye boğarken, Sincan Organize Sanayide çalışan metal işçisi kadınlar da çalışırken, molada serviste her yerde bunu konuştu.

Malatya’da bir kadın boşanmak istediği eşi tarafından yaralandı. Gaziantep’te bir kadın boşanmak istediği için doğum yaptığı hastanede bıçaklandı. Emine Bulut’un çığlıkları hâlâ kulaklarımızda...

‘Çözüm konuşuyoruz; fabrikada herkesin dilinde idam. Ama ben onaylamıyorum. İdam etsen ne olacak, yapacak olan bunu mu düşünüyor? Bunları ancak biz değiştirebiliriz.’

Dokunduğumuz her kadını görerek, hayatın tüm zorluklarına karşı sıcak ve güvenli omzumuzu sunarak, yaşadığımız hiçbir şiddetle barışmadan dirseklerimizi çıkararak mücadele! İşte bunu yapabiliriz…

Çok yoksulluk çekiyorum, bazen ekmek param bile olmuyor, eski kocamdan da hâlâ korkuyorum, bizi takip ediyor ama huzurum var, artık dayak yemiyorum. Şiddet, yoksulluk kaderimiz değilmiş bunu anladım.

‘Ne olacak artist mi olacaksın’dan, ‘90-60-90 değilsen zor rol kaparsın’a uzanan meşakkatli bir yol. Tiyatroda kadın olmak...

Anne-kız başkent sokaklarında başörtülerini çıkararak çektikleri videolarla tanınan kadın aktivistler Saba Kord Afshari ve Raheleh Ahmadi cezaevinde. 2018'den bu yana en az 32 kadın tutuklandı.

Tayvan’da o çok bilinen büyük Amerikan markaları için kot pantolon üreten kadınların, iş güvencesi ve terfi karşılığı cinsel ilişkiye zorlandığı ortaya çıktı.

Ağacın nasıl meyve verdiğini, tohumun nasıl serpildiğini, akan suyun cana can kattığını görür kadın. Ona vurulacak hançeri, şiddeti kendi canına vurulacak gibi hisseder. Ondandır en önde duruşu...

Öv-Der Eskişehir Başkanı Heval Karasu, yeni eğitim döneminde velileri bekleyen kaygı verici tabloyu yazdı.

Uzmanlar çocukları tabletten uzak tutmamız konusunda uyarıyor, peki ama nasıl? Kreşler çok pahalı, hem de resmen ticarethane. Paramın yeteceği ve gözümün arkada kalmayacağı bir kreş istiyorum.

Binbir tartışmayla tamamlanan İstanbul yerel seçiminin ardından kadınlar taleplerinin karşılanması için ısrarcı. Kadınlar, kreş, şiddetle mücadele ve kendilerine daha çok bütçe ayrılmasını istiyorlar.

Market, pazar uçmuş gidiyor. Elektriğe, suya zam. Doğalgaza ağustosun başında yetmedi, bir de sonunda zam. Zam üstüne zam... Kredi kartına dayandık bakalım, o da nereye kadar?

İkitelli’de ikamet eden Suriyeli göçmen kadınlara barışı ve savaşı konuştuk. Aslında biz barışı sorduk ama onların aklına gelen ilk şey savaştı. Çünkü savaş barıştan daha çok hayatlarına girmişti...

Evet o derin değersizlik ve çaresizlik duygusu ağır bir yok olma isteği getiriyor. Ama o küçük çocuklar aynı zamanda çok güçlü, bunu kendimden benzeri hikayeleri olan kız kardeşlerimden biliyorum.

Yüzleşme, sessizlik perdesiyle örtülen bir yaraya dokunanları anlatıyor. Gerçek bir hikayeden yola çıkan film, bir papazın istismar ettiği çocukların, yıllar sonra adalet arayışını konu ediniyor.

‘İnsan başına gelince daha iyi anlıyormuş, yargının ne kadar kötü olduğunu. Petkim koca bir firma olabilir, elleri her yere uzanıyor olabilir ama pes etmeyeceğim. Biz sustukça onlar güçleniyor.’

Kemik ağrılarından kalp damar hastalıklarına, depresyondan saç dökülmesine pek çok hastalığın D vitamini eksikliğinden kaynaklandığını söylesek? Ve sadece güneşlenerek eksikliği tamamlayamayacağınızı…

A.Ağaoğlu’nun Ölmeye Yatmak kitabındaki genç Cumhuriyetin modern kadını: ‘İffetli olmak’ sınırına mahkum edilen kadın için modernleşme, feodal ataerkiden Batılı ataerkiye geçişten başka bir şey değil.
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.