DERGİMİZDEN

Göçmen ve mülteci kadınlardan başka gelen bir kesim de var gündelik çalışmaya; genç kadınlar. Aralarında atanamayan öğretmenler de var...

Bir dokunduğumuzda bin ‘ah’ işittiğimiz kadınların kimi işsiz, kimi bulduğu işlerde zorlu koşullara rağmen çalışıyorlar...

BSH, Arçelik gibi firmalara üretim yapan Teleset kablo fabrikasında ücretsiz izinler çoğaldı, ücretler asgari ücret seviyesine düştü. Kadın işçiler tartışıyor: Ne yapmalı?

Hem adamı hasta et, sonra ‘İşime yaramazsın’ de at. Kimse hastalığını söylemez o zaman. Bu madde hamile kadınları işten çıkarmanın da bahanesi olur.

Bugün çocuk parası alıyoruz, yarın buna da göz dikileceği kesin. Metal işçisi kadınlar olarak bunlara karşı bir araya gelelim, sesimizi birleştirelim.

Parazit, nihayetinde bizi şu sonuca taşıyor: Yıllarca ezilmişlik, ötekileştirilme, sömürülme duygusunun öfkesi bir düzeni altüst edebiliyor, sınıfları ortadan kaldırabiliyor.

Van’da kayyumla işinden olan belediye işçisi bir kadın anlatıyor: Sinmedim, hakkımı aramaktan vazgeçmedim, bugünlerin biteceğine inancımı yitirmedim!

2016’dan bu yana bölgede 43 kadın dayanışma merkezi kapatıldı. Belediyelerde çalışan çok sayıda kadın işten atıldı. Kadınların ekonomik bağımlılıkları arttı, sosyal hayatları daha da daraldı.

Sendikayı fabrikaya sokamadık ama sendika bilinciyle pek çok işler başardık. Bizler gerçek sendikanın bilincini, yanımızda duruşunu, sınıf sendikacılığını öğrenmiş olduk.

İki aydır bir tek gün bile izin kullanmadan günde 14 saat çalışan Dilek arkadaşlarıyla birlikte isyan etmiş. ‘Susmayı’ bir meziyet olarak gösterenlere de bir çift lafı var.

Yüzünüz solgun, dudaklarınız mor mu? Tırnaklarınız hemen kırılıyor, kemikleriniz ağrıyor mu? Diş etleri kanaması derdiniz mi oldu? O halde bu mesajları dikkatle okuyun!

Otizmli bireyler ve aileleri yaşamın her alanında türlü sıkıntılarla karşılaşıyor. Otizmli bir birey ağladığında, öfke nöbeti geçirdiğinde çevredekiler tarafından ailelere tepkiler gösteriliyor.

Geçen ay ‘Sekreter Deskinde Kadın Olmak’ yazısını okuyan tıbbi sekreter kadınlar yazılanlara hak vermekle kalmadı, “Dahası var” diyerek aldılar kalemi ellerine... İşte “dahası...”

İzmir Bayraklı’da belediyenin, ilçenin çeşitli yerlerine kurduğu ve kadınların dönüşümlü olarak el emeği ürünlerini pazarladığı stantlar, kadınlar için evden çıkma, sosyalleşme işlevi görüyor.

Aramızdan, şimdiki zamandan kentli bir kadın. Hepimizin yaşadığı telaşları, iç sıkıntılarını, hayal kırıklıklarını, küçük mutlulukları, yenilgileri anlatırken adeta biz olup konuşuyor öykülerinde.

Kendimizi güçlü, hayallerimizi gerçek kılmak için bize lazım gelen bir mucize değil, hareket. Hadi, bu 25 Kasım’a kadar gücümüzü birleştirelim...

Krizin derinleştirdiği eşitsizlik ve şiddeti, savaşın görünmezleştirdiği sorunlarımızı yaşadığımız her alanda görünür kılmak, daha da ötesi çözüm için bir araya gelmek en büyük hedefimiz.

Bir yanda artan ve vahşileşen şiddet, kadınları yok etme üzerine kurulu organize işler, diğer yanda toplumun ve kadınların şiddeti ve şiddetle ‘itaatkarlaştırmayı’ kabul etmediğini gösteren veriler.

T.K. 8 yıl birlikte yaşadığı erkek tarafından şiddete görürken bugün Tuzluçayır Kadınları Dayanışma Derneği birlikte güçlenmiş, 2 çocuğuyla birlikte şiddetten uzak yaşam kurmuş bir kadın.

5 kadın, 5 farklı hikaye ama ortak bir nihayet... Boşanmak istedikleri kocalarının baskı ve şiddetinden kurtulmaya çalışan kadınlar tüm haklarından feragat etmeyi kabul etmek zorunda kalıyor.
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.