Nüfus mu planlaması mı ?!
İnsanlık çocuk planlamasına ne zaman geçmiş, artan çocuk nüfusuna karşı ne zaman ‘Dur’ demişti? ‘Her sevişmeden de meyve almayalım’ dedikleri o dönem ne zaman gelmişti? İşte cevabı...

“Taram baba tararım,
Kız çocuk ararım
Ağlayan çocukları
Heybeme koyarım”

Bu tekerlemeyi duymuş muydunuz? Ben çocukluğumda her duyduğumda sokakta çuvalıyla dolaşan sakallı bir çocuk toplayıcısı hayal eder ve varlığından da kuşku duymazdım. Belki çok çocuk olduğumuz için kendimi hiç vazgeçilmez hissetmez, herhangi bir yaramazlıkta gerçekten Taram Baba’ya teslim edileceğimden korkardım.
Sonra geçenlerde bir yerde geçmişte İngiltere’de çelimsiz küçük çocukların baca temizleyicisi olarak satın alındığı haberine denk geldim. Dokuz, on yaşlarındaki bu minik işçilerin çoğu bacaların içine sarkıtılmak suretiyle çalıştırılıp; pek çoğu çeşitli hastalıklardan, bir kısmı da bacalara sıkışarak can veriyormuş. Sanırım haberi okurken rastladığım bacaya sarkıtılan çocuk görseli bana Noel Baba’yı, çocukların aileleri tarafından satılıyor olması da Taram Baba’yı hatırlattı. İki karakterin biri parlak çocukların hediye hayallerini gerçekleştirirken, diğeri en büyük kâbusları olup camın dibinde soluklanıyordu.
Bilinç akışı bu, nasıl aktığından sual olunmaz bir biçimde aklımda çocuk sayısının çocuğa verilen kıymeti azaltıp azaltmadığıyla ilgili neredeyse cevapsız sorular oluştu. Acaba insanlık bu gidişe ne zaman dur demişti? “Her sevişmeden de meyve almayalım” dedikleri o dönem ne zaman gelmişti?
Evet, anlayacağınız üzere “nüfus planlaması” ya da “doğum kontrolü” dediğimiz çalışmaların tarihine bakıyoruz birlikte, buyurun sizi aile bölümüne alalım.

TARİHTE DOĞUM KONTROLÜ: SİLPHİUM BİTKİSİ, CİNSEL ORGANA SÜRÜLEN İLAÇLAR....

Çok enteresan bir bitki ismine rastladım kaynaklarda: Silphium. Antik çağlarda Mısır’da bilinen ve etkileri nedeniyle tanrıların hediyesi kutsal bitki olarak tanınan bir bitkiymiş. Tohumlarının içerdiği alkaloid maddeler sonucu erkeklerde libido artışı sağlayıp afrodizyak sonuçlar doğurduğu (bkz. zamanın viagrası), kadınlarda ise adet döngüsünü bozduğundan gebe kalmalarını engellediği ya da düşüğe neden olduğu biliniyor. İnsanlar bu bitkiyi ve gücünü keşfettikten sonra sadece 600 yıl dünyada var olabilmiş bitki, milattan sonra nesli tükenmiş.
M.Ö 631 yılında Thera Adası’ndan (günümüz Santorini Adası) gemiye binen Yunanlılar, Afrika kıtasında vardıkları yerde Cyrene isimli şehri kurmuşlar. Bu şehrin en önemli ticari metası silphium bitkisiymiş. Silphium bir süre sonra o kadar değer kazanmış ki Cyrene’liler paralarına onun resmini basmaya başlamışlar.
Aslında Mısır papirüsleri çok daha öncesinden M.Ö 1100’lü yıllarda daha doğum kontrolünün olduğuna dair bilgiler veriyor. Örneğin bulunan en eski kaynaklardan olan Kahun Papirusunda 3 farklı formül yer almaktaymış. Ben şimdiki kocakarı formülü gibi okudum, misal timsah dışkısından bal ve karbonata kadar birtakım maddelerin kadının cinsel organına serpilmesi gibi değişik yöntemler öneriliyormuş. Öneriliyor derken sabah akşam kaç kaşık annecim? Ebers Papirusunda ise Ebucehil karpuzu, hurma ve bal karışımının rahime bir tampon gibi yerleştirilmesi yöntemi anlatılmış. Oy dağlar. Hep mi kadınlar sürsün bunları yani. İçimde bir kalem feminist manifesto yazarken dışımdaki araştırmacı gazeteci nihayet eril önleyicilere ulaşıyor. Eril önleyici derken, nerede o günler de işte anlayın erkeğin korunması merkezli bir planlama olarak kondomun keşfi.
Balık mesaneleri, keten kılıflar ve hayvansal bağırsak gibi malzemelerden yapılan çeşitli primitif kılıflar gebeliği önleyici olarak binlerce yıldır kullanılmışsa da 16. yüzyılda anatomist Gabirello Fallopius tarafından frengi hastalığına karşı bir koruyucu olarak geliştirilen ve hayvani zarlardan yapılmış günümüzdekilere benzer şekildeki kılıf, 19. yüzyıldan itibaren kauçuktan yapılan kondoma dönüşmüş.
Yazı uzadı ve ben asıl ulaşmak istediğim kısma yani bu “çocukları azaltalım, nüfusu planlayalım” şiarıyla yola çıkan manifestoya gelemedim. O halde bir sonraki ay bunu ve Thomas Robert Malthus’u masaya yatıralım mı?
Her bir çocuğa sayısından bağımsız kıymet verdiğimiz günlere annecim.

İlgili haberler
Doğum kontrolü ve kadınlar

Erdoğan’ın ‘Aile Şurasında’ öfkeyle söz ettiği ‘doğum kontrolü’ nedir, kadınlar nasıl yöntemleri ned...

GÜNÜN BELLEĞİ: Doğum kontrolü mücadelesinin öncüsü...

Margaret Higgins Sanger; Amerikalı doğum kontrolü savunucusu, cinsel eğitimci, yazar, hemşire ve Ame...

GÜNÜN BELLEĞİ: İlk doğum kontrol kliniği 1916’da a...

Kadınlar ilk çağdan beri ilkel de olsa çeşitli doğum kontrol yöntemleri denemiştir. Peki bugün bilin...