GÜNÜN BELLEĞİ: İlk doğum kontrol kliniği 1916’da açıldı
Kadınlar ilk çağdan beri ilkel de olsa çeşitli doğum kontrol yöntemleri denemiştir. Peki bugün bilinen doğum kontrol yöntemlerine ulaşmak kadınların kaç senesini aldı dersiniz?

Tarih bilgileri der ki, kadınlar ilk çağdan beri kimyasal ve hayvansal karışımlar, muska, bekaret kemeri gibi ilkel de olsa çeşitli doğum kontrol yöntemleri denemiştir. Kadınların kendi bedenlerinin kararını vermelerini yasaklayan otoritelerin tarihi de bir o kadar eskidir. Tabi ki otorite olmak bunu gerektirir, öyle değil mi?

Peki ya bugün bilinen doğum kontrolü yöntemlerine ulaşmak kadınların kaç senesini aldı dersiniz? Tarih öncesi deneyimlerimiz bir yana bırakırsak tam tamına 1916 yıl...

1916 yılında ne oldu diye soruyorsanız, söyleyelim: 16 Ekim’de Amerika’nın Brooklyn şehrinde Margaret Sanger tarafından ilk doğum kontrol kliniği açıldı.

‘SİHİRLİ HAP’IN HAYALİ
İrlanda kökenli Amerikalı ve 11 çocuklu Katolik bir işçi ailenin kızı olarak dünyaya gelen Margaret, çok fazla düşük yapan annesinin 40’lı yaşlarda ölümünün nedeni olarak hamilelikleri görmüş ve annesinin yaşadıklarının ardından hemşirelik okumayı seçti.

Greenwich şehrine taşınmasıyla New York Sosyalist Parti Kadın Komitesi ve Liberal Klüp’e katılmış, Dünya Endüstri İşçileri Sendikasını (IWW) destekledi ve birçok grevde yer aldı.

1912’de bir gazetenin köşesinden “Her Kız Çocuğunun Bilmesi Gereken Şey” adlı yazısıyla, kadınlara dönük cinsel eğitim kampanyası başlatan Margaret, yoksul bir mahallede çalışan bir hemşire olarak, yasadışı ve sağlıksız koşullarda kürtaj yaptıran ya da kendi doğumlarını kendileri sonlandırmaya çalışan çoğu göçmen birçok kadını tedavi etti. Kadınların gereksiz acı çekmelerine karşı çıktı ve istenmeyen gebeliğe karşı önlemlerin yayılması için de mücadele verdi. Bugünlerde aynı zamanda gebeliği önlemek için kullanılan bir “sihirli hap”ın hayalini kuran Margaret’in, “Anne olup olmamayı bilinçli bir biçimde seçemedikçe, hiçbir kadın kendine özgür diyemez” sözü hâlâ ne kadar güncel değil mi?

1914’te doğum kontrolünün bir kadın hakkı olduğunu söyleyen The Women Rebel (Başkaldıran Kadınlar) adında bir yayın çıkaran Margaret’in başı sık sık belaya girdi. Çünkü 1873 yılında “Comstock Yasası” olarak bilinen yasa ile “müstehcen ve ahlaksız materyaller” olarak tabir edilen kürtaj ve doğum kontrolüne ilişkin bilgilerin piyasaya sürümü yasaklandı. Hapis cezasına çarptırılmamak için İngiltere’ye kaçmak zorunda kalan Margaret, gittiği yerde de durmadı kadın hareketine katıldı. Doğum kontrol yöntemlerini araştırdı ve hakkındaki davalar düşünce 1916’da Amerika’da ilk doğum kontrol kliniği, Brooklyn Kliniğini açtı. 9 gün sonra kız kardeşi Ethel ile birlikte gebeliği önleme hakkında bilgi yayma ve kadınları doğum kontrolüne hazırlama ile suçlanarak yasaya karşı geldikleri gerekçesiyle 30 gün hapis cezasına çarptırıldı, ancak bu karara itirazları ile doğum kontrolü için verilen mücadelede büyük bir zafer kazandı artık. Doğum Kontrol Değerlendirmesi adlı dergiyi çıkarmaya başladı, 1921’de bugünkü Amerika Aile Planlama Federasyonu’nun öncüsü olan Amerikan Doğum Kontrol Birliğini kurdu ve yapılan araştırmalar sonucu, Margaret’in istediği “sihirli hap” ağız yollu alınan ilk gebelik önleyici ilaç olarak görüldü ve 1960’da Yiyecek İçecek Yasasınca da kabul edildi.

GREVCİ İŞÇİLERİN ÇOCUKLARIYLA BİRLİKTE...
Verdiği mücadelenin en temel prensibi “her çocuğun istenen bir çocuk olması” olan Margaret’in yaptığı önemli bir şey daha vardı.

Lawrence tekstil işçilerinin grevi sırasında çocuklar New York’taki gönüllülerin yanına gönderilmişti. Çıkan bir yasaya göre patronların kadın ve çocuk işçilerin çalışma saatlerini düşürmesi gerekiyordu, düşürdüler ancak işçilerin ücretlerini keserek! Ücretlerin artırılması talebiyle, şubat ayında gerçekleşen grev boyunca hem yoksul işçilerin ekstra bakım zorunluluğunu azaltmak hem de açlık ve sağlık problemleri yaşamamaları için çocuklar bu yolculuğa çıkarılmıştı. Margaret Sanger da bir hemşire olarak grevcilerin çocuklarını tedavi etmek üzere görev almış ve çocukları New York’a götürenler arasında yer almıştı. Aileleri yün fabrikalarında çalıştığı halde çocukların üzerinde o kış günlerinde eski püskü, incecik giysiler vardı; çoğunda iç çamaşırı bile yoktu, çocukların bazıları suçiçeği ve difteriye yakalanmıştı. Bunları Margaret’in verdiği bilgilerden öğreniyoruz.

Bir yanda hakları devletlerin yasaları ve patronlar tarafından çalınan, çocuklarına bakamayacak durumda olan, ürettikleri kıyafetleri bile giydiremeyen ve belki sağlıklarını tehlikeye sokacağı için, belki aldıkları üç kuruş parayla ancak kendilerini doyurabildikleri için, belki sadece gebe kalmamak için ya da her ne sebepten olursa olsun doğum kontrol yöntemlerini araştıran, bulan, kullanan kadınlar... Bir yanda ülkedeki vatandaşların haklarını savunma ve çocuklarının bakım görevi aslen onlarınken, ailelerin doğal bir hak olarak bakamayacakları çocukları yapmama kararını ve istenmeyen gebelikleri önleme yöntemlerini tarih boyunca “müstehcen, ahlaksız, ihanet” diye adlandıran adamlar...

* Müslime Karabatak’ın 3 Ocak 2014 tarihinde Evrensel’de yayınlanan yazısından kısaltılarak alınmıştır.


İlgili haberler
GÜNÜN SÖZÜ: Margaret Sanger’dan

“Anne olup olmamayı bilinçli bir biçimde seçemedikçe, hiçbir kadın kendine özgür diyemez.”

Doğum kontrolü hâlâ kadının görevi

Doğum kontrolü hâlâ kadının görevi olarak görülüyor. Kadınlar ilaçların yan etkilerini kadermişçesin...

GÜNÜN ARAŞTIRMASI: Erkekler için doğum kontrol hap...

Bilim insanları erkekler için doğum kontrol hapı geliştiriyor. Öneli bir yok kat edilen araştırmalar...