GÜNÜN BELLEĞİ: Doğum kontrolü mücadelesinin öncüsü Margaret Higgins Sanger
Margaret Higgins Sanger; Amerikalı doğum kontrolü savunucusu, cinsel eğitimci, yazar, hemşire ve Amerikan Doğum Kontrolü Birliği’nin kurucusu.

Margaret Higgins Sanger 14 Eylül 1879'da New York'ta doğdu; 6 Eylül 1966'da öldü. Amerikalı hemşire ve kadın hakları savunucusuydu. Bir yandan kadınların gebelikten korunma hakkının öncüsü olarak övülen öte yandan da zorla kısırlaştırma ve öjeni konusundaki çabaları nedeniyle tartışmalı bir kişilikti. 

Amerika Birleşik Devletleri'nin önde gelen doğum kontrol aktivisti Margaret Sanger, işçi sınıfına mensup bir aileden gelen birkaç önde gelen kadından biriydi. “Doğum kontrolü” ifadesini kendisi icat etti. 50 yıldan fazla bir süredir sadece kadınların çocuk sahibi olma konusunda kendi kaderini tayin etmesi için değil, aynı zamanda 20. yüzyılın başlarında ABD'de, özellikle de kadınların cinsellikten zevk alma hakkı için mücadele etti. Sanayileşmiş ülkelerde, bu hedefe, Sanger'in gerekli parayı toplayıp doğum kontrol hapını geliştirmesiyle erişildi. Margaret Higgins, New York Eyaleti, Corning'de bir taş yontucu ailenin on bir çocuğunun altıncısı olarak dünyaya geldi. Annesi 49 yaşında veremden öldü. Nedeni aralıksız hamilelikler ve çok sayıda çocuğa bakmasıydı. Margaret hemşire oldu ve çok geçmeden "evlilik görevlerinin" genelde ölümcül sonuçlarından kaçmanın hiçbir yolunu bulamayan fakir ve cahil kadınların sefaletini anladı. Burjuva kadınlar, doğum kontrol yöntemlerini biliyor ve birbirleriyle fikir alışverişinde bulunuyorlardı. Ancak yoksul kadınlar genellikle cahil ve çaresizdiler. Margaret Higgins, mimar William Sanger ile evlendi ve 1903 ile 1910 yılları arasında üç çocuk doğurdu. Greenwich Village'da Emma Goldman ve Mabel Dodge gibi ilerici kadınlarla iletişim içindeydi. Kadın doğum hemşiresi olarak geçimini sağladı ve Aşağı Doğu Yakası'nın fakir semtlerindeki istenmeyen gebeliklerin mutlak dehşetini yakından tanıdı. Kadınlar ve kocaları, daha sonraki doğumları nasıl önleyeceklerini söylemesi için ona yalvardı ancak o da bilmiyordu. Doğum kontrolü ve zührevi hastalıklara karşı korunma hakkındaki bilgilerin yayılması, 1873 tarihli Comstock Yasası ile Amerika Birleşik Devletleri'nde müstehcen olduğu için yasaktı. Margaret hafta sonları kürtaj yapanların önünde uzun kuyruklar gördü; kısa bir süre sonra bu kadınlar muayenehanesine bu sefer zehirlenme veya başarısız operasyonların kurbanı olarak gelmekteydiler. Sanger bu sefaletle mücadeleye girişti: Avrupa'ya gitti ve İngiltere, Fransa ve Hollanda'daki modern doğum kontrol hapları ve yöntemleri (peserler, vajinal duşlar, prezervatifler, diyaframlar) hakkında bilgi topladı. Kadınlara ve kendi tecrübelerine dayanılarak kural olarak erkeklere güvenilemeyeceği için, kadının doğum kontrolünü kendi eline alması onun için çok önemliydi. İşe 1914’te The Woman Rebel (sonradan Birth Control Review) adlı bir dergi çıkartarak başladı ardından Family Planning (Aile Planlaması) adlı broşürler dağıttı. Postayla doğum kontrolü yanlısı yazı dağıtmak suçundan yargılandıysa da bu dava 1916’da düştü.

1916'da Sanger ilk doğum kontrol kliniğini açtı ve kadınlar yeniden sıraya girdi. Ancak bu sefer sağlam bir açıklamaları oldu. Klinik, dokuz gün sonra polis tarafından kapatıldı, ancak Sanger tarafından başlatılan hareket artık durdurulamadı. Sanger 1921’den 1928’e dek başkanlığını yaptığı Amerikan Doğum Kontrolü Birliği’ni (American Birth Control League) kurdu ve 1927’de Cenevre’de ilk Dünya Nüfus Konferansı’nın toplanmasına öncülük etti. 1953’te kurulan Uluslararası Aile Planlaması Federasyonu’nun ilk başkanı oldu.1966 yılındaki ölümüne kadar Hindistan ve Uzakdoğu ülkelerinde doğum kontrolü konusunda çalışmalarına devam etti. Bu denli çalışmalarına rağmen Sanger kadın hareketi içinde tartışmalı bir isim. Kadınların doğurganlıkları konusunda karar verme haklarını savunurken, belli grupların istedikleri çocukları da doğurmamaları gerektiğini düşünmesi onun ırkçılık veya öjenistlikle suçlanmasına neden oldu. Ona göre fiziksel ve zihinsel engelliler istisnasız kısırlaştırılmalı, cahiller, yoksullar, suçlular, fahişeler, uyuşturucu bağımlıları gibi gruplara kısırlaştırılmaya razı olma ile çalışma kamplarına gönderilerek toplumun kalanından soyutlanma arasında bir seçim sunulmalıydı. Sanger’in bu öjenist ve ırkçı yaklaşımı yüzünden çalışmaları dikkate alınması ama yüceltilmemesi gereken bir kadın olduğu savunulmakta.

İlgili haberler
GÜNÜN KADINI: Berty Albrecht

Nazi işgaline direnen Berty Albrecht, 23 Aralık 1942’de alıkonulduğu klinikten kaçtı.

GÜNÜN BELLEĞİ: İlk doğum kontrol kliniği 1916’da a...

Kadınlar ilk çağdan beri ilkel de olsa çeşitli doğum kontrol yöntemleri denemiştir. Peki bugün bilin...

Doğum kontrolü hâlâ kadının görevi

Doğum kontrolü hâlâ kadının görevi olarak görülüyor. Kadınlar ilaçların yan etkilerini kadermişçesin...