SINIRLARIN ÖTESİ: Polonya, İngiltere ve Güney Afrika’da hak gaspları...
Sınırların ötesinde en temel haklara yönelik saldırılar sürüyor. Polonya’da kürtaj, İngiletere’de sosyal haklar, Güney Afrika’da çalışma hakkı… Kadınlar tüm bu saldırılara karşı mücadeleyi sürdürüyor.
POLONYA: Kadınlar Kürtaj Yasağını Püskürttü 

Polonya’da iki haftayı aşan süredir devam eden kürtaj hakkı mücadelesi sonuç verdi. Polonya’da üyelerinin büyük kısmı hükümet tarafındana tanan Anayasa Mahkemesi, iktidardaki Hukuk ve Adalet Partisi’nin yönlendirmesiyle, bir fetüse ciddi ve geri döndürülemez bir doğum kusuru teşhisi konulduğunda bile kürtajın yasadışı olması gerektiğine karar vermişti. Uzun süredir kürtaj hakkı için mücadele eden kadınlar, iki haftadır onbinler halinde sokaklardaydı. Bu mücadele Polonya hükümeti’nin Anayasa Mahkemesi’nin kürtajı kısıtlayan kararında geri adım atarak yasanın yayınlanmasını ve yürürlüğe geçmesini ertelemesiyle kazanım sağladı. Ama kadınlar bununla yetinmeyecek. Çünkü iktidardaki Hukuk ve Adalet Partisi’nin (PiS), bulduğu ilk fırsatta yasayı yeniden gündeme getireceğini düşünüyorlar.

Polonya’daki Hukuk ve Adalet Partisinin kürtaj hakkına ilişkin bu hamlesi, kadınların haklarına yönelik ilk saldırı değil. Temmuz ayının sonlarında PiS İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme hamlesi de yapmıştı. PiS, 2016'da çoğunluk hükümetine sahip olduğunda, Polonya'nın sözleşmeden çekilmesi gündeme getirilmişti. Şu an sözleşmeden çekilme gerçekleşmemiş olsa da konu her an yeniden gündeme getirilmek üzere rafta duruyor.

Tüm ülkeye yayılan kadın grevi, iki haftadır tüm ülkede büyük bir ses getirdi. Örneğin, Eğitim Bakanı Przemysław Czarnek, eylemlere katılan öğretmenler hakkında soruşturma başlatacaklarını açıkladı. Ülkenin güçlü Katolik kilisesinin sembol isimleri mahkemenin kararını savundu. Aşırı sağcı çeşitli gruplar kadınların eylemlerine saldırdı, saldırganlarla ilgili herhangi bir yasal işlem yapılmadı. Bu da tepkiyi büyüttü.

Geniş kesimlerin katıldığı kadın grevi Anayasa Mahkemesi’nin kürtajı yasaklayan kararının bir süreliğine ertelenmesini sağladı. Ama PiS’in bir sonraki adım için zaman kazanmaya çalıştığını düşünen kadınlar, yeni eylemler için hazırlıklarını sürdürüyor.

İNGİLTERE: Geleceğin Sosyal Bakım Koalisyonu kuruldu

İngiltere, koronavirüs pandemisi patlak verdiğinde ilk önce başbakan Boris Johnson’ın “sürü bağışıklığı” tercihiyle gündeme gelmişti. Çok geçmeden sağlık emekçilerinin yıllardır eleştirdiği ve birçok kez greve gittiği ulusal sağlık sistemi NHS’in çöküşü haberlere konu olmuştu.

İkinci dalganın yükseldiği bugünlerde de sosyal bakım hizmetlerinde kriz yaşanıyor. Hükümetin neoliberal politikalarının biriktirdiği sorunlara karşı içerisinde sendikalar, sivil toplum örgütleri ve eski bakanların da yer aldığı 80 örgüt ve kişiden oluşan Geleceğin Sosyal Bakım Koalisyonu kuruldu. Koalisyonun en acil talebi, hükümetin ikinci dalgayı atlatmak için bakım hizmetlerine derhal 3.9 milyar sterlin ayırması. Önerilen önlem paketinin en büyük hedefi ise özellikle de düşük ücret alan personel için sağlık hizmetlerindeki ücret eşitsizliğinin giderilmesi. Bu çalışanların ezici bir çoğunluğunu kadınlar oluşturuyor.

Koalisyonun ortak sözcülerinden UNISON sendikası genel sekreter yardımcısı Christina McAnea: “Bakım uzun zamandır unutulmuş bir sektör. Hiçbir şey pandemi kadar sektörün yanlışlarına ışık tutmamıştı. Sorunlar bir an dahi görmezden gelinebilecek gibi değil. Bu beklenmedik ittifak işverenleri, politikacıları ve en büyük bakım sendikasını değişim için bir araya getiriyor. Şimdi dhükümet dinlemek ve bakım krizini ciddiye almak zorunda. Bakımda acil ve uzun vadeli reforma ihtiyaç var. Yaşlılarımıza ve korunmasız akrabalarımıza bakan personele hak ettiği ücreti vermek bakım hizmetini geleceğe yakışır bir hizmete dönüştürmenin ilk adımı olacaktır” diyor.

GÜNEY AFRİKA: Toplu işten atmalar ev işçisi kadınların korkulu rüyası  

Mpumalanga'da yaşayan Lessie Masango geceleri uyuyamıyor. 28 yıl boyunca insanların evlerini paspaslayan, kıyafetlerini yıkayan, çocuklarını büyüten ve sorunlarını dinleyen Lessie'yi geceleri uyutmayan şey ise 28 yıllık emeği karşısına koyabileceği hiçbir şeyin olmaması... “Fakir olduğumuz için ev işçiliği yapmaya zorlandık. Kalbinin derinliklerinden yaptığın her şey için, yaptığın iyilik için bile para bile almıyorsun."

Lessie, Covid-19 nedeniyle Mart ayında fiziksel izolasyonla beraber Haziran ayı sonunda işini kaybeden 250.000'den fazla ev işçisinden birisi. Altı yaşında torunu olan 53 yaşındaki Lessie, çalıştığı son aileyle 17. yılını kutlamayı dört gözle bekliyordu. Ancak artık ona ihtiyaç duyulmadığını anlayınca işler değişti, çünkü çiftin çocukları büyüdü. Ülke hala dördüncü alarm seviyesindeyken, Lessie işvereninden onu işten atacaklarını bildiren yıkıcı bir telefon aldı.

“İkinci seviyede, kıyafetlerimi almam için beni aradılar ve bana hırsızmışım gibi davrandılar. Dubai, Durban ve Cape Town gibi yerlere tatile gittiklerinde beni evde yalnız bırakırlardı. Beni işten çıkarmak için Covid-19'u bahane ettiklerini düşünüyorum."

Lessie, Ağustos aynın sonunda eski işvereninden 22.000 tutarında bir tazminat aldı. “Ne yapacağımı bilemiyorum, çünkü tek bildiğim ev işi. Bazen gece geç saatlere kadar uzanıp, nelere katlandığımı düşünüyorum. İki kız için oturup onlara regl ve menstrüasyonun ne olduğunu öğrettiğim zamanları, büyüyen bedenlerini ve hatta sakladığım sırlarını... Annelerinin onları nasıl yüzüstü bıraktığını düşünüyorum, çünkü o onlarla konuştuğunda ben zaten onlarla konuşmuştum."

İşini kaybedenlerden bir diğeri de Pretoria'nın 50 km doğusunda yaşayan 56 yaşındaki Elisabeth Tlou. Elisabeth, yaklaşık 20 yıl boyunca ev işçiliği yapmış. Son işvereni ile ise 6 yıldır çalışıyordu. “2014'te ilk geldiğimde hamileydi ve şimdi üç yaşında olan çocuğuna bir tane daha doğurana kadar ben baktım. Pazartesiden cumaya kadar çalışıyordum. Evlerinde hiçbir şey yememe izin vermedikleri için kendi yemeğimi kendim götürüyordum. Bir gün kendi kendime 'onlara göstereceğim' dedim. Bir bardak çıkardım ve beni dışarı atacaklar mı diye kendime biraz çay yaptım. Ama yapmadılar ve taktıkları güvenlik kameralarını umursamadım. Çay yapmaya ve çocuklarına bakmaya devam ettim."

Maruz kaldığı tüm aşağılanmalara rağmen, ayda 100 R kazanan Elisabeth, hasta annesine baktığı için bu işe devam ettiğini söylüyor. "Bu yılın Mart ayında, işveren Covid-19 yüzünden bana eve gitmemi söyledi. Mayıs ayında beni aradı ve Covid yüzünden işe ne zaman döneceğimi bilmediğini söyledi." Sonrasında işvereni onu arayıp, karşılığını artık ödeyemediği için kıyafetlerini geri getirmesini söyledi. "Bana işsizlik sigortası için gerekli belgeleri verdiler ve bu onlardan en son haber aldığım zamandı. Orada emekli olacağım demiştim kendime." Elisabeth, Çalışma Bakanlığı'na gittiğinde ise çalıştığı yerden kendisinin istifa ettiği söyleniyor. "Eğitimsiz olduğumu biliyordu, bunu bana nasıl yapabildi?"

Izwi Ev İşçileri İttifakı'nın kurucu ortağı Amy Tekié, en önemli sorunun işverenlerin ev işçilerini işten çıkarırken, asıl takip edilmesi gerekenin uygun prosedürlerin takip edilip edilmemesi olduğunu söylüyor: "İşvereninizin mali durumunun değişmesi temelinde işten çıkarılabilirsiniz. Örneğin, işlerini kaybederler ve size hizmetleriniz için ödeme yapamazlarsa, ihtiyaç duymadıkları hizmetler için ödeme yapmaya zorlanmadıklarını unutmayın.”

İlgili haberler
Polonya’daki kürtaj protestolarının sembolleri*

Polonya'da yüz binlerce insan sokaklara dökülürken protestoları karakterize eden semboller kullanıld...

Meselenin ‘Köken’ine inen bir eylem kılavuzu

Engels’e göre eşitsizlik, özel mülkiyetin kamusal alana egemen olan erkeğin elinde yoğunlaşması, üre...

Emeklilik kalbimizde bir yaradır!

Ankara’dan Filiz ve Serpil, Adana’dan Şenay, Aydan ve Ayşe’nin anlattıkları, kadınlar için emeklilik...