Emeklilik kalbimizde bir yaradır!
Ankara’dan Filiz ve Serpil, Adana’dan Şenay, Aydan ve Ayşe’nin anlattıkları, kadınlar için emeklilik hakkının nasıl ‘hayal’ haline getirildiğinin somut örnekleri…

DİSK-AR’ın geçtiğimiz günlerde yayımlanan araştırmasına göre, kadınlar toplam emekli sayısının yalnızca yüzde 19’unu oluşturuyor. Kadınların güvenceli bir yaşam sürmelerinin önemli bir kaynağı, kıdem tazminatı ve emeklilik hakları. Ama görüyoruz ki şu anda gündemde olan torba yasa ile hükümet güvenceli çalışma, kıdem tazminatı ve emeklilik hakkını tümden gasbetmenin peşinde. Ankara’dan Filiz ve Serpil, Adana’dan Şenay, Aydan ve Ayşe’nin anlattıkları, kadınlar için emeklilik hakkının nasıl “hayal” haline getirildiğinin somut örnekleri…  

KADINLAR İÇİN EMEKLİLİK BİR HAYAL
Hande KÖSE // Yenimahalle/Ankara
Filiz’le Serpil, uzun yıllardır çalışma hayatının içinde. “Emeklilik ne zaman?” sorusuna ise yanıt veremiyorlar.
Serpil yaklaşık 2 aydır Gimat’ta bir firmanın mutfağında çalışıyor. Ayrıca başka üç ofisin de temizlik personeli. Hafta içi 08.30-17.30 saatleri arasında çalıştığını ve cumartesi günü de yarım gün işe gittiğini belirtiyor ancak bu yarım günün lafta kaldığını söylüyor. Çünkü Cumartesi günleri de 08.30-15.00 saatleri arasında mesai yapıyor. Böylece neredeyse tüm gün mesai harcamış oluyor. İşe girerken 6 kişi üzerinden anlaşma yapılmış fakat gelinen noktada neredeyse 20 kişiye çay ve yemek servisi yaptığını belirtiyor. Aslında burada başlıyor hak gasbı. Fakat bu hak gasbı Serpil’in çalışma hayatında ilk defa başına gelen bir durum değil.
‘GİRDİ ÇIKTILAR YÜZÜNDEN 17 YIL ÇALIŞMAYA TAZMİNATIM YOK’ 
Serpil, yaklaşık 17 yıl çalışmış. Fakat ilk başladığı işte, 1 sene boyunca şirket sigortasını her ay için sadece 3 gün göstermiş, böylece Serpil’in emeklilik hakkı sekteye uğramış. Şikâyet etmek istediğinde ise eli boş dönmüş; çünkü şirketin ismi değişmiş ve karşısına alacağı bir muhatap bulamamış. Daha sonra yine, bir okulda temizlik görevlisi olarak çalıştığı uzun seneler boyunca Serpil, bağlı bulunduğu şirket tarafından 9 ay çalıştırılıp 3 ay çalıştırılmamış; “Bu girdi-çıktılar yüzünden 17 sene çalışmama rağmen tazminat hakkım olmadı, bu durum emeklilik günlerimde boşluk yarattığı için bir türlü emekli olamıyorum, bu gidişle de olamayacağım. Evlendiğimden bu yana eşim hep aynı işte çalıştı, girdi-çıktı gibi bir boşluk olmadığı için zamanında emekli olabilecek. Erkekler ve patronlar çocuk bakımını kadının sorumluluğu olarak görüyor, bu yüzden kadınların sabit bir işi olamıyor. Bu, kadınların emeklilik hayali kurmasını bile engelliyor. Ben bu işi bulana kadar çocuklarım küçük olduğu için birçok zorluk yaşamıştım. Bu zorluğu çözmek de bir kadın olarak ailem tarafından hep benim sorumluluğum olarak görüldü. ‘Çözüm bulabiliyorsan bul, bulamıyorsan çalışma’ şeklinde tepkilerle karşılaştım. İş yeri kabul etse çocukları da götür derlerdi hatta…” Serpil, kadınların çalışma hayatında yer almalarının da yer aldıktan sonra ise emeklilik hayali kurmalarının da oldukça zor olduğunu vurguluyor.
EMEKLİLİĞİM KADIN OLDUĞUM İÇİN GECİKTİ

Filiz de yıllarca birçok farklı işte çalışmış ve emekli olmasına 1 buçuk senelik prim eksiği olsa da yaşı beklemek zorunda olan bir kadın. Genellikle sigortalı işlerde çalışsa da gerek çocukların bakımının kendisine yüklenmesi gerekse çalışma hayatında ilk gözden çıkarılanın kadınlar olması sebebiyle emekliliğinin geciktiğini anlatıyor. İlk sigorta girişi 1995 yılında yapılmış fakat iki çocuğunun doğumundan sonra da işten ayrılmak zorunda kalmış. 2003’te bir öğrenci yurdunda gece vardiyasında çalıştığını ve küçük çocuğu olduğu için dayanamayarak ayrıldığını anlatıyor. 2009’da bir hastanenin mutfağında işe başlamış, orada 10 yıl çalıştıktan sonra bağlı bulundukları şirketin isminin değiştiğini, bu sebeple de ‘tazminatımı alamam’ korkusuyla işten ayrılmak zorunda kaldığını aktarıyor. “Erkeğin sorumluluğu yok. O yüzden onun sabit tek işi çalışmak. Asıl çelişki burada başlıyor. Kadın hem evde hem işte çalıştığı için daha çok yıpranıyor ve bu yüzden kadınların daha çabuk ve daha kolay emekli olmasının sağlanması lazım” diyor. Emekli olma hayaline ne zaman kavuşacağının belli olmaması ise içini daraltıyor.

ŞENAY: BİZ EYT’LİYİZ, YANİ MEZARDA EMEKLİYİZ!
46 yaşında 2 çocuk annesi ve dul bir kadınım. 2010 yılından beri kesintisiz 10 yıldır aynı iş yerinde çalışıyordum ama 2 ay önce ayrılmak zorunda kaldım. Çalışma şartlarına dayanacak gücüm kalmadı çünkü. Haftada 56 saat çalışmayı artık bedenen kaldıramıyorum. Üstelik ne kadar mesai yapsam da hiç mesai ücreti alamıyordum. Bu yaşta bile çalışmak ağır geliyorken daha emekli olmama 10 sene var, 55 yaşında nasıl çalışacağımı düşünüyorum. Çalışma koşulları bu kadar zor iken emekliliğin hayalini bile kurmak zor. 45 yaşında emekli olabilseydik, biz kadınlar onca çalışmanın, ezilmenin, çocuk büyütmenin, ev işi yapmanın mükafatını almış sayabilirdik kendimizi. Şu dünyada “Ohhh be, rahat edebileceğimiz, emeklilik günlerimiz var” diye umut edebilirdik.
Ben hep kıdem tazminatımla bir ev alıp,“Çok şükür benim de bu yaştan sonra bir evim oldu beee” diyebilmeyi istedim. Hepsi hayallerde kaldı maalesef. İş yerinden ayrıldım, çünkü ev alma hayalini kurduğum şu tazminatım var ya, işte o da elden gidiyor, emeğime alın terime hayallerime el konuluyor. Ben de onu kurtarırım diye 3600 yasasından yararlanarak işten ayrıldım. İyi mi yaptım bilmiyorum, artık işsizim. Bu yaşta iş bulmak, bulduğun işte çalışmak da çok zor. Geçinebilmek için emekli olan babamın ölmesini mi bekleyeceğim, ben emekli olana kadar nasıl geçineceğim? Biz EYT’liyiz ya da mezarda emekliyiz.(Adana)

AYDAN: BIRAKIN GÖNLÜMÜZCE YAŞAMAYI, GÖNLÜMÜZCE HAYAL BİLE KURAMIYORUZ

30 yaşında bekarım, ailemle yaşıyorum. Kendimi bildim bileli çalışırım. Patronların doyumsuzluğundan bıkmış biri olarak şunu söyleyebilirim; her girdiğin işte sigortandan mutlaka tırtıklıyorlar; ya aylarca sigorta başlangıcını yapmıyorlar ya da yıl içerisinde sigorta primini eksik yatırıyorlar. Bu şartlarda; primimi dolduracağım da emekli olacağım da ihbar kıdem tazminatı alacağım da… yazarken bile inandırıcı gelmiyor. Bizim artık emeklilik hayali falan kurduğumuz yok.

Ben emeklilik için gerekli olan sigorta primimi tamamladıktan sonra çalışmak istemiyorum. Çok yaşlanmadan Türkiye’nin birkaç şehrini görmek istiyorum. Yalnız bakın; dünyanın değil, Türkiye’nin diyorum, çünkü emeklilikte dünyayı gezmek hayal bile edilemez.

Bugünkü koşullarda özellikle kadınların emeklilik primlerini doldurması çok zor. İsterdim ki daha erken yaşlarda emekli olabilelim. Çalışmaktan fırsat bulamadığımız hayatı hiç değilse emekliyken yaşayabilelim. Bunları söylemek bile zor; çünkü artık hayallerimiz bile çok sınırlı. Bırakın gönlümüzce yaşamayı, gönlümüzce hayal bile kuramıyoruz .(Adana)

AYŞE: EMEKLİ OLABİLSEM, KAPADOKYA’YI GÖRMEK İSTERDİM
40 yaşında, 2 çocuk annesi, evli bir kadınım. Bekarken market elemanı olarak çalıştım, evlenip çocuk sahibi olunca tam zamanlı bir işte çalışamadım ama geçim zorluğu nedeniyle çalışmak da zorundaydım ve evin masraflarına katkıda bulunabilmek için evlere temizliğe gitmeye başladım. 7 yıl önce bir büroda çay temizlik elemanı olarak işe başladım. İlk defa orada SSK girişim yapıldı ama firma kriz bahanesiyle eleman azalttı, ben yine ev temizliğine gitmeye başladım. 2018’de bir muhasebe bürosunda 8 ay çalıştım. Yani topu topu 8 aylık sigorta primim var. Bu primle emekli olamayacağımı biliyorum ama emekli olsam ne ki? Emekli maaşı her gün düşüyor, yıllarca çalışıyorsun ama karşılığını alamıyorsun. Kepçeyle alıp kaşıkla veriyorlar.  
Emekli olabilseydim artık çalışmak zorunda kalmadığım için çok mutlu olurdum. Çünkü bu yaşta bile çalışmakta zorlanıyorum. Evlere temizliğe giden kadınlara, ev kadınlarına emeklilik için kolaylık sağlanmasını istiyorum. Emekli olmak en çok bizim hakkımız.
Eğer emekli olabilseydim maaşımla Kapadokya’yı görmeyi çok isterdim. Oturduğum şehre uzaklığı 3-4 saat, gidemiyorum ama çok da merak ediyorum. Kendimi o kadar yorgun hissediyorum ki bir günlüğüne de olsa bir kaplıcaya gitmek isterdim, hiç gidemeyeceğimi de biliyorum. Yani sizin anlayacağınız hayallerimde bile emeklilik yok. (Adana)


İlgili haberler
Şiddet, taciz, ayrımcılık, tecavüz… Gerçek mi fil...

25 Kasım öncesinde; şiddeti, tacizi, tecavüzü, ayrımcılığı, adaletsizliği konuşmamız gerektiğini hat...

‘Öğretmen’ de işçi, hem de en kölesinden!

Özel bir okulda öğretmenlik yapan Mine, patronları kollayan sözleşmelerden, pandemide ağırlaşan koşu...

‘Sabah ekmek arası peynir- zeytin, akşam makarnaya...

Ödevi için bir kişinin günlük besin kaydını tutması gereken üniversite öğrencisinin aldığı yanıtlar,...