Uzaktan eğitim, eğitim hakkının gasbına dönüştü. Milyonlarca çocuk eğitime erişemiyor. Pandemi sürecinin başından bu yana hükümet yüz yüze eğitimin olanaklarını yaratmak için hiçbir çaba sarf etmedi. 6 ayda hastane kurmakla övünen iktidar, yüz yüze eğitim için okulları ve derslikleri ders görebilir hale neden getirmedi? Okul binası inşa etmek, derslik sayısını artırmak, toplam mevcuda yetecek sayıda öğretmen atamak gibi basit çözümler neden hayata geçirilmedi? Salgın koşullarını, eğitimi tamamen özelleştirmenin fırsatı olarak gördüler. Emekçi çocuklarının yaşamı, gelişimi, geleceği onların umurunda değil!
■ Tüm eğitim kurumları kamuya devredilerek; salgın koşullarına uygun olacak şekilde yüz yüze eğitim gerçekleştirilebilmesi sağlanabilirdi. Ama emekçilerin parasından oluşan kaynaklar, emekçi çocukları için değil patronlar için kullanıldı, özel okullara teşvik verildi.
■ Her eve ücretsiz internet, öğrenci sayısı kadar tablet sağlanmadı.Ama elektrik faturalarına zam yapıldı. Öğrencilerin en temel ihtiyacı haline gelen elektronik eşyalara ek vergi getirildi.
■ Hükümet 2011 yılında; Fatih Projesi ile 2016 yılında 600 bin tablet dağıtacağım deyip sadece 11.881 tablet dağıtmıştı. 2018-2019’da 2 milyon 700 bin dizüstü bilgisayar dağıtacağını söylemişti.Gerçekleştirmedi. Bunun için ayırabileceği bütçeyi özel okulları teşvik etmek için, şirketlere para kazandırmak için kullandı.
■ Her öğrenciye ve eğitimciye yaygın ve düzenli test, ücretsiz maske, dezenfektan imkanı sağlanmadı. Devlet okullarına temizlik malzemesi parasını veliden alın dedi.
NE İSTİYORUZ?
■ Eğitimdeki fırsat eşitsizliklerini daha da derinleştiren uzaktan eğitimi kalıcı hale getirecek hazırlıklardan vazgeçilmeli, öğrenciler için sağlıklı okul ve barınma koşulları sağlanmalı.
■ Salgın nedeni ile öğrenciler ve veliler hiçbir hak kaybına uğramamalı. Kredi borçları iptal edilmeli ve ihtiyacı olan herkese karşılıksız burs verilmeli. Her öğrenciye ücretsiz ve sınırsız internet, bilgisayar verilmeli, teknik tüm ekipmanlar ücretsiz olarak sağlanmalı.
■ Her düzeydeki özel eğitim kurumları kamuya devredilmeli; tüm kaynaklar parasız, bilimsel ve laik bir eğitim için kullanılmalı.
Tek bir telefonda, pahalı internet paketleri ile çocuklarının sisteme giriş yapmasını sağlamaya çalışan…Kendisi çalışırken çocuklarının bakacak kimsesi olmayan, kreşlere para yetiştiremeyen, özel okul ücretlerini ödeyemeyen kadınlar… En temel hak olan eşit, parasız, bilimsel bir eğitim hakkını savunalım!
BUNA DA EĞİTİM Mİ DENİR?
Seda Serbest / Esenyalı: 12. sınıfta okuyan oğlum üniversite sınavına girecek bu yıl. Dil bölümünü seçti ama EBA’da verilen dersler onun branşına ve gireceği sınava yönelik değil. Bu belki de 1 yılına mal olacak. Uzaktan eğitimde sadece ilköğretimde değil lise okuyan çocuklarımız için de hiçbir şekilde verimli olmadı. Hem gerekeni vermeyip hem de sınavlarda çocukları tüm müfredattan sorumlu tutmak adil mi?
Bu sistemde öğretmenlerimizin yükü iki kat arttı. Alt yapı daha titizlikle ve tüm detaylar düşünülerek yapılmalıydı.Şu anki yapılan sadece insanları oyalamak.
Ülkemizde insanların sahip olduğu şeyler eşit değil. Evinde bırakın interneti, tableti, televizyonu insanlar var. Okul çağında birden fazla çocuğu olan veliler var. Bu koşullarda zaten geçinemezken çocuklarına nasıl imkan sağlayacaklar?
YOKSULUN ÇOCUĞU NE OLURSA OLSUN DİYORLAR
Oya Yiğit / Esenyalı: Zorluk yaşayan birçok veliden biri olan çalışma arkadaşımher gün ilkokula giden çocuklarını saat başı arayıp derse girmeleri için uğraşıyor. Çocuklar giremiyor, onlara telefonla tarif ederek sorunu çözmeye çalışıyor. Çocuk yapamıyor, nereye nasıl gireceğini çözene kadar ders bitmiş oluyor. Bu stresle çocuk derse, anne işine nasıl adapte olacak? EBA sistemini kullanan 5 yeğenim var, yeterli ekipman yok. Farklı sınıflara gittikleri için dersleri çakışıyor ve bu büyük sorun. Neticede kimin evinde 3 çocuk için bilgisayar var ki? Evinde bilgisayarı olmayan, ekonomik açıdan zorluklar yaşayan dünya kadar ailenin olduğunu, çocukların eğitim alamadığını görüyoruz. Bunu nasıl çözecek hükümet?Çözmeyecekler çünkü o çocukların ne olacağı umurlarında değil. Umurlarında olsaydı zaten önce onları tespit edip o çocuklarımızın da eğitimden geri kalmaması için ellerinden geleni yaparlardı. Maalesef bu durumda şu ortaya çıkıyor: Maddi durumu iyi olan ailelerin çocukları eğitim alsın, olmayan ailenin çocukları eğitim almasın. Gerçekten çok yazık.
BAKANA SÖZÜM AÇIK: SINIFTA KALDINIZ!
Yüksel Yıldız / Esenyalı: Çalıştığım için ortaokul 2. sınıfta okumaya çalışan kızıma telefonumu verdim, hep sorun yaşadı: “Anne giremedim… sınıf giremedi… sistem attı… zaten ders bitti... ödevler varmış… bilmiyorum…” Bakanımız kendi dünyasında halktan kopuk başarılı bir iş yaptığını sanıp başlıyor anlatmaya; “Bu bizim için olumlu bir haber. Çok talep var. Altyapı giderek daha da güçlenecek ve bu talebin karşılanması için de her türlü tedbiri alıyoruz.” Ben de Sayın bakana soruyorum 6 aydır neredeydiniz? Kaç çocuk okullara kayıtlı, kaç öğrencinin evinde internet, tablet ya da televizyon var? Kaç öğretmen var, alt yapı ne durumda? Bu soruları siz sormuş olsaydınız biz bu sorunları yaşıyor olmazdık. Açık söylüyorum; sınıfta kaldınız.
UZAKTAN EĞİTİMİN UZAĞINDAKİ ÇOCUKLAR
Ankara Sincan’dan eğitim emekçisi
Okulumuzda EBA destek noktasının kurulduğu ilk gün nöbet tutarken tanıştığım Zeynep,Antep’ten yeni nakil gelmiş bizim okula. Anne babası ayrılınca babasıyla beraber okulumuzun olduğu mahalleye taşınmışlar. İki kardeşler. Kardeşi 6. sınıfta,babası bir fabrikada işçi.
Evde bilgisayar ve akıllı telefonu olmadığı için canlı derse girmek için okula geliyor. Dersi bitince sohbet ettik Zeynep’le. Bu yıl LGS’yegirecek. Ankara Fen Lisesi’ni istiyor. Kitap okumayı çok seviyor ve dünya klasiklerinden birçoğunu okumuş. Aynı zamanda geldiği okulun voleybol takımındaymış. Felsefeden, sanattan, kitaplardan, hayattan, birçok şeyden konuştuk. Onunla konuşurken, aynı durumda olan yüzlerce, binlerce, belki de milyonlarca öğrenciyi ve hiç öğrenci bile olamayan çocukları düşündüm. Suriye’de babasını savaşta kaybedip Türkiye’ye gelen, hafta sonu çalışıp annesi ve küçük kardeşine bakan Abdullah’ı, Van’dan babasının şiddetinden kaçıp gelen annesi ve kardeşleriyle Samet’i… Sonra da Milli Eğitim Bakanının her sorun çözülmüş gibi konuşması ve gülüşü geldi gözümün önüne. Boğazımdüğümlendi. Bütün çocukların çocukluğunu yaşayabileceği bir dünya için daha yapacağımız çok şey var.
ÖZEL OKUL- DEVLET OKULU FARKINI İKİ ÇOCUĞUMLA GÖRDÜM
Lale Günay / Yenimahalle - Ankara: 3 çocuk annesiyim ve maalesef pandemi süresince zor şartlarla çalışan bir işçiyim. Büyük oğlum Hacettepe Üniversitesi’nde 3. sınıf öğrencisi, nasıl devam edeceği muallakta. Kızım üniversite sınavına hazırlanıyor. Onu özel okula vermek zorunda kaldık. Özel okulların yüz yüze eğitim için erken açılacağını Bakanımız söyledi. 1 ay önce açılan okulda sosyal mesafe, hijyen kuralları, alt yapı var da devlet okullarında neden yok, kimin ya da kimlerin daha çok cebi dolacak, merak ediyorum.
Küçük oğlum bu sene ilkokul 2. sınıfa başladı devlet okulunda. EBA üzerinden uzaktan eğitim devam ediyor. Durum içler acısı. Bir evde en az iki, hatta üç çocuğun derse aynı anda bağlanması imkansız. Ayrıca bir saatlik derste iki kere hem öğretmeni hem öğrencileri dersten atan bir uygulama bu. Saat dolar dolmaz pat diye kapatıyor sistem dersi. 30 öğrenciye söz hakkı vermek, ev ortamında çocuğu derse konsantre etmek, öğretmen ve veli için imkansız. Uzaktan eğitimin asla yüz yüze eğitim kadar etkin ve etkili olmayacağı aşikar. Bu sistem çalışan anneleri ve çocuklarını zor durumda bıraktı. Bakacak kimsesi olmayınca anneanne, babaanneye ya da etüt merkezine gidiyorlar. Okulların bir an önce gerekli şartları tamamlayıpaçılması gerekiyor.
EBA çöktü, kaynak kitap bin lira, hijyen parayla...
Zeynep ERDEM - Sema ÖZDAL // Sincan - Ankara
Sincan Ertuğrul Gazi Mahallesi’nde yaşayan, bir ilkokulda kantin işleten Nesrin pandeminin başında okulların kapatılmasından beri çalışamıyor. Pandemi sebebiyle aylardır iş bulamayan eşi ise sadece son iki aydır çalışıyor. İki kızı şu an uzaktan eğitim alıyor. Kızlarına aldıkları kaynak kitaplar 1000 lira tutmuş. Buruk bir kahkaha ile “Arkadaş grubumuzda en yaşlı olanımız göreceğini gördü, o gitsin bir bakanlık önünde falan yaksın kendini, belki bir sesimiz duyulur diye şakalaşıyoruz” diyor.
Büyük zorluklarla eve iki bilgisayar almış ancak sisteme girilemeyince bir anlamı olmamış. “Bütçe ayrılsaydı okullar hijyenik hale getirilebilirdi ama öncelikleri eğitim değil hiçbir zaman. Turizm geliri için otelleri nasıl temizlediler, aynı özeni okullara gösterebilirlerdi. Benim kızlarım çok başarılıydılar, büyük kızım fen lisesine hazırlanıyor, tüm öğretmenleri kesin kazanacak gözüyle bakıyorlar ama geriye düştü, artık ders çalışmak bile istemiyor. Nasıl toparlayacağız biz, tüm imkanlarımızı eğitim için kullandık” diyor.
ÖNLEM ALINSA EĞİTİM NORMALLEŞEBİLİRDİ
Anne babası kuaförlük yapan torununa bakan Serpil ise “Anaokuluna kayıt yaptırdık, bu hafta bir gün gitti, ikinci hafta iki gün. Çok tedirginiz ama çocuğun gelişimi için gitmesi önemli. Anası babası her gün işe gidip geliyorlar, çocuğu eve kapatsak ne olur. Bu yüzden kendi önlemlerimizi alarak gönderdik, küçücük çocuk ne kadarını anlayacak, uygulayacak belirsiz”derken, eğer yeterli önlem alınırsa eğitimin de hızla normalleşebileceğini söylüyor.
EV İŞLERİ, ÇOCUĞUN ÖDEVLERİ HEPSİ ANNEDE
Kızı bu yıl birinci sınıfa başlayan bir kadın, “Veliler kendi aralarında para toplayarak dezenfektan, maske vb. malzemeler alıyorlar sınıflar için. Bunları zaten kurumların yapması lazım, güya parasız eğitim işte. Biz de mecbur hissediyoruz, çocuklarımızın sağlığı sonuçta. Neden gönderdin okula diye soranlar oluyor ama zaten eşim vakaların her geçen gün arttığı büyük bir fabrikadan çıkıp eve geliyor. Bizim evde risk hep var” diyor. Pandeminin başında çalıştığını, o zaman işsiz olan eşinin kızlarına baktığını söyleyen kadın, eşi iş bulunca kızlarını başka bir şehirde yaşayan anneanneye bıraktıklarını, okulların açılmasıyla da geri aldıklarını söylüyor. Ancak okulların yarı yüz yüze yarı uzaktan açılmasıyla kendisi işinden ayrılmak zorunda kalmış, bunun maddi ve manevi yükünün büyük olduğunu anlatıyor.
“Ev işleri, çocuğun ödevleri, uzaktan eğitimiyle biz kadınlar iki kat sorumluluk aldık. Öğretmen değiliz ama ödevlerini biz yaptırıyoruz. Uzaktan eğitim saatlerinde çocukların yanında oturup sürekli kontrol etmemizi istedi öğretmeni. Çocuğu okula götür, öğlen geri getir, yemeğini yedir, öğleden sonra uzaktan eğitimine katıl, sonrasında ödevini yaptır, bitince de akşam yemeği hazırlığı”cümleleriyle bir kadın olarak taşıdığı yüklerin yorgunluğunu dile getiriyor.
Çocukların eğitimi için göç ettik, daha kötüye geldik!
Meryem KAYA //Kocaeli Ekmek ve Gül Kadın Derneği
Kocaeli’nin Körfez ilçesinin Yavuz Selim Mahallesi’nde evine konuk olduğum Kıymet’in üç çocuğu var. Kıymet ve eşi, çocuklarının daha iyi bir yaşam sürmesi için birkaç yıl önce Ağrı’dan Kocaeli’ye gelmiş. Ancak umdukları gibi olmamış hiçbir şey. Eşi pandemi yüzünden daha yeni iş bulabilmiş.
Kıymet “Çocuklarım salgın başladığından beri hiç eğitim almadı. Çünkü ne bilgisayarımız ne tabletimiz ne de internetimiz var” diyor. Sadece eşinin cep telefonunda internet paketi olduğunu söyleyen Kıymet “Eve bağlatmaya gücümüz yok. Çocuklar da onun vardiya saatine göre telefonu kullanıp EBA’ya giriyor. Giriyor da hangi biri girecek? Hadi diyelim biri girdi, o kadar süre ders dinleyince paket de bitiyor” diye ifade ediyor. Tablet ve bilgisayarların en az 2 bin liradan başladığını belirten Kıymet “İkinci el tablet ve bilgisayarların da yenisinden bir farkı yok onlar da pahalı” diyor.
“Bir taraftan okullar açılsın istiyorum çünkü çocuklarımın eğitimden faydalanabileceği hiçbir araç yok. Bir taraftan da onların sağlığı için okulların açılmasını istemiyorum. Benim gibi düşünen binlerce kadın var” diye anlatıyor duyguları.
İlgili haberler
Uzaktan eğitimde mahalle dayanışması: Komşular int...
İzmir’in Bornova ilçesi Naldöken Mahallesi’nde dayanışarak internet ve bilgisayarlarını paylaşan mah...
Uzaktan eğitim geriye kaygı ve mağduriyet bıraktı!
Yoksula da, şiddetten kaçıp yeni bir hayata başlayana da, sağlık emekçisine de dert oldu! Kadınların...
Uzaktan eğitimin bilançosu: Milyonlarca öğrenci eğ...
Eğitim Sen’e göre öğrencilerin sadece yüzde 15’i uzaktan eğitime katılabildi. OECD’ göre ise öğrenci...
‘Yüz yüze de olsa uzaktan da olsa eğitim sorunları...
Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’un yüz yüze eğitimin gerçekleşebilmesi için gerekli hazırlıkların ya...
Prof . Dr. Nejla Kurul: Uzaktan eğitim eşitliğe de...
Pandemide uzaktan eğitimi değerlendiren Prof. Dr. Nejla Kurul, dijital eşitsizliğin birkaç kardeşi o...
Ne çocuklarımız ne de ülke kaybetsin diye..
Uzaktan eğitim-öğretim, okulun yerine geçemez, yetersizdir, hiyerarşiktir, sanaldır, tek yanlıdır, e...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.