DERGİMİZDEN

Ev işçisi Leyla: ‘Bazen ev sahipleri çok takıntılı oluyor, kıl görse yeniden temizlik yaptırıyor. Titiz olduklarından da değil, para verdiği için. Düzenli bir işim olsun, sigortası, hakları olsun çok

Dokuz Eylül Üniversite Hastanesindeki temizlik işçisi kadınlar: ‘Kadroya geçmek sorunlarımızı çözmedi, iş yükünü artırdı. 6 gün çalışıyoruz, kendi hayatımız kalmadı. Çocuk yapamıyoruz, kreş yok.’

Ellerinde kalan tek hakları, sendikalarıydı. Onu da kaybetmemek ve diğer haklarını alabilmek için, ‘Justice for Janitors’ (Temizlik İşçilerine Adalet) kampanyası başlattılar, 1985’te.

En çok kadınlar biliyor galiba bu ülkede adaletin nasıl bir şey olduğunu. Şiddete uğradığında korkusuz, çekincesiz, sakince adli mercilere gidebileceğini söyleyen kaç kadın vardır acaba?

Yaşananlar “bireysel sapıklık” olarak mı açıklanacak ya da çocuklar kimlere, nasıl emanet edilecek?

İşyerinde tartıştığı Zeynel Akbaş tarafından evinin önünde öldürülen Fatma Şengül’ün çocukları annelerini kaybettikten sonra yaşadıklarını, hissettiklerini ve şimdiki yaşamlarını yazdı.

Endonezyalı işçi Kokum Komalawati, Asya ülkelerindeki konfeksiyon atölyelerinde çalışan kadın işçilerin #GarmentMeToo etiketiyle başlattığı sosyal medya kampanyasını anlattı.

Normalde ve kriz dönemlerinde neden ilk kadınlar işsiz kalıyor, neden kadın işsizliği daha yüksek? Doç. Dr. Nilgün Ongan açıklıyor. İşsiz kadınlar da işsizliğin psikolojisini ve yaşamlarını anlatıyor.

İşkolunda 130 bini aşkın işçiyi ve ailelerini doğrudan ilgilendiren sözleşme görüşmeleri, bu yıl metal işçileri açısından ekonomik krizin gölgesinde ve zorlu geçeceğe benziyor.

İlla yapacağız diyorlarsa bu fonun ismini ‘İşçilerin kırık hayalleri ve sömürdüğümüz haklar fonu’ olarak değiştirsinler de amacına tam anlamıyla uygun olsun.

Dersim’de devlet teşvikiyle açılan tekstil firmasında çalışan işçi anlatıyor: Yerel seçimlere kadar servis ve yemeği vali karşılıyordu. Vali aynı zamanda kayyım, yani masraflar belediye bütçesinden.

Ayşe ve Fatma Antep Ünaldı Mahallesi’ndeki konfeksiyon atölyelerinde çalışan, 17 yaşında iki genç işçi. Atölyelerde yaşadıkları ise fiziki şiddet, sözlü taciz, kötü çalışma koşulları...

Fethiye, küçük yaşta annesini kaybetti, eğitim hayatı sona erdi, eşini iş cinayetinde kaybetti... Ama her şeye karşı yeniden ayaklarının üzerinde durmayı başardı, kendi emeğiyle...

İnsanın milyonlarca yıllık evrimi içinde işlevini diğer canlılara göre daha az muhafaza ettiği duyusudur; koku.

Film kimseyi haklı çıkarmıyor, kimseyi kötülemiyor, kimseyi de kahraman yapmıyor. Fakat sorgulamanızı bekliyor. Neden susan tarafın hep kadın olmak zorunda olduğunu...

‘Koroda 25 kadınız. Kimimiz anne, kimimiz abla, kimimiz hemşire, kimimiz öğretmen, kimimiz eş, kimimiz öğrenci… Ama hepimiz bireyiz, kadınız. Ve birlikte birbirimizin her şeyiyiz, birlikte her şeyiz.’

Türkan’ın gittiği her yerde, gördüğü her haksızlıkla ‘mücadele’ anlayışı, tek tercihi olmuştur hep.

‘Yasak ilanıyla birlikte hayatımız altüst oldu. Oğlum sağlıklı bir çocuktu aslında ama Sur olaylarından sonra uyuşturucu bağımlısı oldu.’

Kampüs içerisinde konuştuğumuz kadın öğrenciler akademide yaşanan tacize karşı bir an önce önlem alınmasını talep ediyor.

Zannediliyor ki bizlerin sadece hastane ve ev arasında gidip gelmekten başka bir şey yapmamıza gerek yok. İşte bu algı birçok engelden en korkunç olanı ve ne yazık ki bu aşılması en güç unsur.
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.