Yurtlar gerçeği: Devletin çocuk bakımının dönüşümü
Bakıma muhtaç çocukların devlet korumasında olduğu yurtlar ve kurumlar yeniden gündemde. Bu kurumlar nasıl kurumlar, sorunları neler, son yıllarda nasıl bir dönüşüm yaşadı?

Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşmeye göre, 18 yaşına kadar herkes çocuk sayılır. Çocukların her türlü ihmal ve istismardan korunması Devletin yükümlülüğüdür. Türkiye’de devletin bu görevini uygulamasında koordinatör kuruluş olarak, önce SHÇEK Genel Müdürlüğü belirlenmiş, kurumun kapatılması ile bu görev, Aile Sosyal Hizmetler Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına verilmiştir.Sözleşmeye dayanılarak çıkarılan kanunlara göre devlet, korunmaya muhtaç çocukların her türlü ihtiyaçlarını ücretsiz olarak karşılamak; mağdur edilen, istismara uğrayan ve muhtaç duruma düşen çocukların korunması için gereken için her türlü tedbir ve önlemlerin almakla yükümlüdür. 

Yasal düzenlemelere göre; bedensel, zihinsel, ahlaki, sosyal ve duygusal gelişimi ile kişisel güvenliği tehlikede olan, ana veya babasız, ana ve babasız, ana veya babası veya her ikisi de belli olmayan, ana ve babası veya her ikisi tarafından terk edilen, ana veya babası tarafından ihmal ve istismar edilen, başıboş bırakılan; suç mağduru olan ya da suça sürüklenen çocuklar, korunma ihtiyacı olan çocuk olarak tanımlanmaktadır.

Korunmaya muhtaç çocuklara yönelik; danışmanlık, eğitim, bakım, sağlık ve barınma tedbirleri uygulanır. Bu tedbirlerde, çocuğun öncelikle kendi aile ortamında korunmasını sağlamaya çalışılmaktadır. Ancak ana-babası-vasisi bulunmayan ya da bu kişilerin görevini yerine getirmediği/getiremediği ya da çocuğun bedensel, zihinsel, ahlaki, sosyal ve duygusal gelişimi ile kişisel güvenliğini tehlikeye attığı, ihmal veya istismar edildiği tespit edilen çocuklara barınma tedbiri uygulanmaktadır. Ayrıca yeri olmayan çocuklu kimselere veya hayatı tehlikede olan hamile kadınlara uygun barınma yeri sağlamaya yönelik olarak barınma tedbiri uygulanabilir.

SEVGİ EVLERİNİN YAPISI

Sosyo-ekonomik koşulların kötüleşmesi, aile ilişkilerinde yaşanan olumsuzluklar, göç ve savaşlar, korunmaya ve sosyal hizmete muhtaç çocuk sayısında her geçen gün artışa neden olmaktadır. Korunmaya muhtaç çocukların, mümkünse ana/baba/vasilerinin yanında desteklenmesi esas alınsa da bizzat söz konusu kişilerin ihmal ve istismarına maruz kalan çocuklar kurumda barınmaktadır.0–12 yaş arası korunmaya muhtaç çocukların, bedensel, eğitsel, psiko-sosyal gelişimlerini, sağlıklı bir kişilik veya iyi alışkanlıklar kazanmalarını sağlamakla görevli ve yükümlü yatılı sosyal hizmet kuruluşları çocuk yuvaları; 13–18 yaş arası korunmaya muhtaç çocukları korumak, bakmak ve bir iş veya meslek sahibi edilmeleri ve topluma yararlı kişiler olarak yetişmelerini sağlamakla görevli ve yükümlü olan yatılı sosyal hizmet kuruluşları yetiştirme yurtlarıdır.

Ayrıca son yıllarda, sevgi evleri adı altında, kurum dışında mahallerde bulunan belli sayıda çocuk ile kurum görevlisinin bulunduğu yerlerde kalan çocuklar bulunmaktadır. Yurt ve yuvalar toplu bakım kuruluşlarıdır. Daha önce, özel bir örgütlenmeye sahip olan ve ayrı bir kurum olan Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumunun vermiş olduğu hizmetler; AKP döneminde çıkarılan yasalarla Aile Bakanlığına bağlanmış ve bakanlığın bir birimi olan Çocuk Hizmetleri Genel Müdürlüğüne devredilmiştir.

SOSYAL HİZMET UZMANI VE PSİKOLOGLAR UZAKLAŞTIRILDI, İLAHİYATÇILAR GÖREVE GETİRİLDİ
Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ve Çocuk Hizmetleri Genel Müdürlüğüne bağlı kurum ve kuruluşlardaki görevlendirmelerde; sosyal hizmetler ve çocuklara yönelik uzmanlık alanlarında özel eğitim görmüş olan sosyal hizmet uzmanları, psikolog, pedagoglar yönetim mekanizmalarından uzaklaştırılmıştır. Bugün Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ve çocuk hizmetleri veren birim ve kuruluş yöneticileri arasında, alanla ilgili uzmanlıkları bulunmayan kişilerin ağırlığı her geçen gün artmaktadır. Son yıllarda, Diyanet İşleri Başkanlığında görevli ilahiyat mezunlarından, önce Milli Eğitim Bakanlığına öğretmen kadrosu atanma ve ardından Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ve çocuk hizmetleri veren birim ve kuruluşlara geçiş rutin bir uygulama halini almış ve yöneticilerin ağırlığı bu kişilerden oluşmaya başlamıştır.
Çocukların kaldığı kurum ve kuruluşlarda, alanla ilgili eğitim ve uzmanlığı bulunmayan yöneticilerin sayısının artması ile birlikte; yuva ve yurtlarda kalan çocuk sayısına yetecek sayıda sosyal hizmet uzmanı, psikolog, pedagog ve diğer personelin bulunmaması; güvencesiz-geçici personel çalıştırılması, çocukların bakım ve eğitiminde sorunlara neden olmaktadır. Çocuklara barınma, beslenme-giyim-eğitime devam olanakları sağlanmakla birlikte; hepsi travmatik yaşantıya sahip olan her çocukla ayrı ayrı ve özel olarak ilgilenilmesi, kişisel gelişimleri için özel eğitim ve destek sunulması mümkün olmamaktadır. Kuruluşlar dışında ve mahalle aralarında bulunan sevgi evlerinin denetiminde de eksiklikler yaşanmaktadır.
ÇOCUKLARIN GELECEĞİ

Kuruluşlarda kalan çocuklar, diğer çocuklarla aynı okullara gitmekte ve çoğu zaman dışlanmaktadırlar. Diğer yandan, verilen hizmet, çocukları hayata hazırlamakta-deneyim kazandırmakta yetersiz kalmaktadır. O güne kadar ihtiyaçları kurumca karşılanan; ihtiyaçlarını karşılayabilecek bir gelir-iş olanağı yaratma becerisine sahip olmayan; kendisini toplumdan dışlanmış olarak hisseden, geçmiş yaşantısındaki ihmal ve istismar nedeniyle travma yaşamış olan; yakın ilgi ve sevgi-şefkate aç olan çocuklar; 18 yaşını doldurduğunda kurumla ilişiği kesilerek, bir anda toplumun içine atılmaktadır. Hal böyle olunca, yaşama tutunmayı beceremeyen; ihtiyaçlarını karşılayabilecek bir gelir-iş olanağı yaratamayanlar; ilgi-sevgi-bir çevreye ait olma ihtiyacını istismar eden kişi ve örgütlenmelerin ağına düşmekte ve istismar edilmeye devam etmektedirler.

Tüm bu sorunların en aza indirilmesi için; çocuk hizmetleri ayrı bir kurum olarak örgütlenmelidir. Atama ve görevlendirmelerde liyakate uyulmalı, yönetim birimlerinde, alanda uzman olan meslek mensupları yer almalı, uzman personel ve diğer personel eksikliği güvenceli personel ile acilen giderilmelidir. Kuruluşlar, alanda uzman meslek örgütlerinin denetimine açılmalıdır. Bilimsel yaklaşımlara öncelik verilerek, çocukların toplumsallaşma ve yaşam becerilerini artırmayı hedefleyen bir hizmet modeli belirlenerek, koşullar yeniden düzenlenmelidir.


İlgili haberler
Yurtta yetişen Lale’yi ölüme mahkûm eden bir düzen...

Yurtta yetişen, devlete emanet edilen çocukların kaderi hep mi aynı olur? Lale de Aleyna da ölmeyebi...

Yokluğun, yoksulluğun çocukları ölüme götürdüğü ye...

Tek seçenek olan cemaat yurtlarına bilmeden evlatlarını gönderen ana, babaların yüreği yandı Aladağ’...

Aladağ Aileleri: Başkasının başına aynısı gelmesin...

12 kişinin hayatını kaybettiği Aladağ yurt yangınıyla ilgili görülen duruşma öncesinde aileler açıkl...