DERGİMİZDEN

Clara Zetkin - Eleanor Marx:  Sosyalist karşılaşmalar, ortak heyecanlar…

Clara Zetkin’in tarihi konuşmalarından biri olan Gotha Kongresi konuşması, Eleanor Marx’ı da çok etkiler. Öyle ki, kongre üzerine yazdığı makalesinin yarısından fazlasını Zetkin’in konuşmasına ayırır…

ADİLE NAŞİT: Yeşilçam’da bir anti-yıldız

Hiç başrol oynamadı ama yıldız oldu. ‘Asla başarılı olamazsın’ denilse de önce kendini, sonra seyircisini yaratmayı başardı. Adile Naşit’e saygı duruşu niteliğindeki kitabı Hatice Yıldız yazdı

‘Çocuk Susar, Sen Susma’ sloganı neden doğru bir slogan değildir?

Çocuk istismarı oldukça kritik bir konu, çok yönlü özel bir mesele. Bu nedenle bu konuda eylemlerimizde, medyada , açıklamalarımızda, bildirilerimizde dikkat kesilmemiz gereken önemli noktalar var.

En büyük gücümüz dayanışma ve örgütlülüğümüz

En büyük gücümüz dayanışma ve örgütlülüğümüz. 8/20 mesai saati uygulamasında geri adım attıran çoğunluğu kadın sağlık emekçileri olarak emeğimizi korumakta kararlıyız.

Ne yaşadıysak benzer, ne yapacaksak birlikte!

Biz kadınlar; bu öfkelerimizin nedeni olan gülüşlerimizi solduran tüm sorunlarla, içinde bulunduğumuz dayanışmayı daha da güçlendirerek sonuna kadar mücadele edecek kadar güçlüyüz.

‘Sanmasınlar ki hayatımız dört duvar arasına sıkışmış!’

Hayatını spora adamış bir kadın Sevda. Kendini sporla var etmiş, karşısına çıkan tüm zorluklara göğüs germiş. Çocukken başlayan spor sevdasında o hiç pes etmemiş.

Ekmek ve Gül Haziran 2020 sayısı

Ekmek ve Gül’ün haziran sayısı bizi nefessiz bırakan güncel sorunların bir dökümünü yapıyor. Birlikte ferah nefesler alabildiğimiz sağlıklı ve güzel günler dileğimizle, iyi okumalar diyoruz!

Güçlü olmadığında, yaslan bana…

ABD'de yükselen bir şarkının anlattıkları: Güçlü olmadığında/ Yaslan bana/ Arkadaşın olayım/ Devam etmene yardım edeyim/ Çünkü çok sürmez/ Benim de ihtiyacım olur/ Yaslanacak birine...”

İktidarın ‘biz’ diye saydıkları arasında kimler var, kimler yok?

Açık söyleyelim; pandemi döneminde kendini yalnız hissetmeyen bir tek kesim varsa o da sermayeydi. Onların “biz”i kendilerinden ve sermayeden ibaret!

Ne eski ne yeni, tek normal: İki sınıf karşı karşıya

Hükümetleri ve sivil toplum kuruluşlarıyla örgütlü burjuva sınıfı bir yanda, sendikal örgütlüğü zayıf ama güçlenen bir mücadele eğilimiyle işçi sınıfı öbür yanda. Eskiden ve şimdi...

‘Endişelerinizde yalnız değilsiniz, birlikte aşabiliriz’

‘Virüsten önlemle korunabiliriz ama hayat şartlarımıza etkisinden nasıl korunacağız!’

‘Çileği alabilelim de kurdu içinde kalsın’

Bir market servisinden notlar: ‘İki poşetten fazlasıyla çıkabilene bir dönüp bakıyoruz. Çileği bulsak kurdunu kafaya takmayacağız. Salgına karşı tek zırhımız yıka yıka kullan bir tanecik maskemiz...’

‘Endişeli olsak da çalışmak zorundayız’

Ankara Yenimahalle’de bir hukuk bürosunda çalışan Sibel ve uzun zamandır işsiz olan Sevda pandemi sürecinin kendilerini nasıl etkilediğini anlatıyor.

Yalnızca yufka dükkanı değil kız kardeşliğin adresi

On yıl önce Fatoş’la birlikte bir yufkacı dükkanı açan Filiz, bu küçük dükkanda kız kardeşliği bağını ördüklerini anlatıyor. Tabii sohbetimiz korona günlerine ve istismar tasarısına da uzanıyor.

Avucundaki bozuk paralarla pazardan ne alabilirse!..

“Pazar nasıl?” demeye kalmadan, “Çok pahalı” cevabını veren genç kadın, avucunu açıp bozuk paraları göstererek, “Bu kadar. Bununla ne alabilirsem? Çalışmıyorum.”

Anlatılan bizim hikayemiz çünkü bizim hikayemiz de anlatılmaya değer

Ken Loach’un Üzgünüz, Size Ulaşamadık filmi neoliberal dönemin işçi ailelerine yaşattıklarını anlatıyor. Kapitalizmin sattığı “hepsi sizin tercihiniz” yalanının gerçeklerini seriyor ortaya.

Bakanın rakamlarıyla bizim gördüklerimiz aynı değil

Polis kayıtlarına geçemeyen yüzlerce şiddet vakası var. Çünkü, kadınların artık sisteme ve yasalarına güveni kalmadı. Son infaz yasasıyla da bu güvensizlik daha pekişmiş durumda.

Yok mu çaresi dostlar…

Her yıl 8 bin çocuk istismara uğruyor. Yılda ortalama 17 bin istismar davası açılıyor. Bu davaların yüzde 45’i mahkumiyetle sonuçlanmıyor. Çocuklar evlendiriliyor. Böyle gelmiş, ama böyle gitmez…

Salgında artan şiddet, haklarımız ve taleplerimiz

Kadına yönelik her türden şiddetin artışına tanık olduğumuz salgın sürecinde, koşullar ne olursa olsun haklarımız olduğunu hatırlamak ve taleplerimizi yinelemek istedik.

Çocuğu koruyalım derken acizleştirmemek için yapacaklarımız var!

Cinsel istismarla ilgili mevcut yanlış inanışları yeniden üretmeden çocukların haklarını nasıl koruyabiliriz? Cinsellik Eğitmeni Efsun Sertoğlu yanıtlıyor