Geçtiğimiz günlerde ev arkadaşımı sabah odasında ağlarken buldum, hemen yanına gittim sarıldım. Ve ağlamaya devam ederek bana yaşadıklarını anlattı. Babasını Kovid-19’dan kaybetmiş biri arkadaşım. Sizlere bana anlattıklarını onun ağzından anlatmak istiyorum.
“Babam emekli olduktan sonra öldüğü için bağlanan bir yetim aylığım vardı. Buna rağmen yetim aylığım 1000 lira olduğu için hiçbir ihtiyacıma yetmemeye başladı ve İzmir’de üniversite kazanıp okumaya gelince ekonomik darlık, hayat pahalılığı beni bir işe girmeye ve çalışmaya itti. İşte ise yarı zamanlı çalışmama rağmen işyerindeki ağır çalışma koşullarına daha fazla dayanamadım. İstifa ettim. Fakat hâlâ sigortalı göründüğüm için öğrendim ki yetim aylığım kesilmiş. Sebep ise öğrenci olduğumu doğrulayamamalarıymış. Yasalarda olan madde 25 yaşında öğrenci olan herkesin sigortası olsa dahi yetim maaşını alması şeklinde. Devlet bizim içtiğimiz suyu, yediğimiz yemeği bile biliyor, bunun hesabını yapabiliyor ancak benim öğrenci olduğumu doğrulayamadığı için benim 1000 liralık maaşımı kesiyor. Gözünü diktikleri 1000 lira onların saraydaki 1 saniyelik harcamalarına bile yetmiyor. Vermek zorunda oldukları bu para için uğraştırıp duruyorlar. Bizim yaşamlarımızı böyle mi güvenceye alıyorlar? Böyle mi koruyorlar bizleri? Burada geçinecek başka param mı var, eğitimimi nasıl sürdüreceğim?”
Yayılmasını engelleyemedikleri pandemi yüzünden hayatını kaybetmiş bir insanın kızının bin liralık yetim aylığı neden kesilir ki?
Yoksulluğun herkesin normali haline geldiği bir süreçteyiz. Bir sürü üniversiteli, en çok da üniversiteli kadınlar eğitim masraflarını karşılayamayacağı için kaydını dahi yaptıramadı. Yaptıranlar ise yüksek kiralardan hayat pahalılığına bir sürü sorun yaşıyor ayakta kalmak için.
Hayatlarımızı, eğitimimizi, haklarımızı bu kadar hoyratça tehlikeye atamazlar.
Diğer yandan iktidarın sosyal yardım altında yaptıkları toplum açısından kapsayıcı olmaktan da uzak, kapsadıkları için hayatı kolaylaştırmaktan da.
Yetim çocukların maaşına göz koyuyorlar, ardından üç çocuk yapana yardım kampanyaları düzenliyorlar. Kadınlara akıl ve para verdikleri sosyal yardımlar kadınları güçlendirmek yerine denetleme araçlarına dönüşüyor.
Ve şiddete giden yollar böyle böyle örülüyor.
25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü’ne çok az kaldı. Bizde uğradığımız her türlü haksızlığa, eşitsizliklere ve tüm bu eşitsizliklerin yarattığı şiddete karşı mücadele daha güçlü örme zamanı!
Görsel: Freepik
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.