DERGİMİZDEN

İstanbul Sözleşmesi, YÖK tutum belgesi ve üniversiteli kadınlar

İstanbul Sözleşmesi’nin uygulanması için mücadele ederken birliktelikler oluşturmayı, Cinsel Taciz Önleme Birimleri kurulması, aktif hale gelmesi için güçlü bir mücadele örmeyi önümüze koyabiliriz.

Oyun çağımızda zorla evlendirildik, ceremesini hayat boyunca çektik!

Emine, Ayfer, Fatma, Sevgi, Nursel, Ayşe, Elif… Oyun oynarken evlendirilmiş, küçücük bedenleri ilk anneliği kaldıramamış, başka çocuklar bunları yaşamasın diye ‘asla’ sözünü bırakmamış kadınlar…

Cesaretiyle var olan Gülcan

Ben hastaneye gidemeyen, pazara gidemeyen dört duvar arasında yaşayan bir kadındım. 5 çocuğum da evde doğdu mesela. Ama bugün her şeyi kendi başıma yapıyorum.’

Silahların gölgesinde kadın hayatları

İktidarın silahlı kuvvetleri politikalarıyla uyumlu olarak bulunduğu her yerin tek adamı olma gücünün doruklarında. Bu gücün en görünür ve en görünmez tarafıysa kadınlar ve kız çocuklarının bedenleri.

Hayatımızdan da haklarımızdan da vazgeçmiyoruz!

Bu zamana kadar mücadeleyle kazandığımız tüm haklarımız saldırı altında. Bu saldırılar, hayatımızın ipotek altına alınması, geleceğimizin elimizden alınması demek. Bir tekinden bile vazgeçmiyoruz!

Siz bizim hakkımızı ödeyemezsiniz!

Sağlık sisteminiz pandemi döneminde başarı ‘öyküleri’ yazadursun, burada yazılanların yanı sıra daha sayamayacağımız bir dolu sorun yüzünden hakkımızı ödeyeceğinizi düşünemez olduk artık.

‘Bu ülkede kadın, hayvan, çocuk, yeşil olmayacaksın’

Çankaya’da dört kadın, sokak hayvanlarına bakmak için dişini tırnağına takmış mücadele ediyor. Çevrenin tacizine, hakaretlerine rağmen, hayvanların da bir can olduğu bilinciyle yılmadan çabalıyorlar.

Siemens’in köle kampından Dardanel’in ‘kapalı çalışma sistemi’ne

Bugün alanında tekel olan Dardanel’in abileri Siemens, Bayer, Nestlé, Opel, Coca-Cola, Krupp gibi kapitalist tekeller, Nazileri yaratan ve faşizmin ekmeğini çokça yiyenlerden.

Sıcak havalar pek çok hastalığı tetikleyebilir, önlem alın!

Aşırı sıcaklardan herkese fenalık geldi. Ama kronik hastalıkları olanlar için her şey daha bir zor! Kalp, diyabet, migren, cilt hastalıkları yaşayanlar, çocuklar ve yaşlılar daha dikkatli olmalı.

Kıt kanaat geçinen kadınların aradığı çare…

Yaşanılan yoksulluğun da yoksulluktan bıkıp çare arayan kadınların sayısının da her geçen gün arttığını bu derneğe gelen kadınlardan görebiliyoruz.

Tekstil işçisi: Kısa çalışma ödeneğiyle hak kayıpları yaşadım…

Pandemi sürecinde çalışmadığım sürede verilen kısa çalışma ödeneği yüzünden kaybolan haklarım var… Pandemi bizim suçumuz değil, ama cezasını biz çekiyoruz.

Devlet neden her seferinde yarı yolda bırakıyor bizi?

Araştırıyorum, hiç mi işçiden yana bir şey çıkmayacak! Devlet düşünmesin, patron düşünmesin, kıdem tazminatımızın da elimize geçmesine engel olsunlar, peki biz işçiler artık ne yapacağız?

Çocuk yaşta zorla evlendirilen Sunar: Liderlerin değil, bizim ne istediğimiz önemli!

Erken yaşta zorla evlilikleri mağduriyetlerle, geleneklerle açıklamaya çalışanlara çocuk yaşta zorla evlendirilen Sunar veriyor cevabı: ‘Ben yaşadım başka çocuklar yaşamasın!’

Gazeteci Örgütlerinden Çağrı: ‘Cinsiyet Eşitsizliği Konusunda Harekete Geçilmeli’

IFJ, 52 ülkeden 558 kadın gazeteciyle yaptığı araştırmaya göre, kadın gazetecilerin yarısından fazlası Covid-19'a bağlı olarak eşitsizliklere maruz kaldı.

Bangladeş: Tekstil işçileri işten çıkarmalara karşı birleşiyor

Bangladeşli tekstil işçisi kadınlar Ashulia sokaklarında işten atmalara karşı yaptıkları eylemlerin sonucunda kazanım sağladılar.

Topuklu ayakkabının tarihi

Tarihi oldukça eski, şimdi kadınlara özgü topuklu ayakkabıların ilk önce erkekler tarafından giyildiğini, yüz yıllarca kullanıldığını biliyor muydunuz?

Devletin makasına karşı Katina’nın makası

Toplumsal hicvi dolu dolu, pek çok meseleye göndermesi incedendi Huysuz’un. Siyasetçilere de iğnesini batırdı ama hiçbir iktidarın yanında görünmeye ihtiyaç falan duymadı.

Pandemi döneminde yeni anne olmak

Aslı, bebeğini ilk koronavirüs vakasının açıklandığı gün kucağına aldı. Kaygılarına devletin ödemediği aşıların sıkıntısı, yalılarından ‘Evde kal’ çağrıları yapanlara duyduğu öfke eklendi.

Evdeki işlere ‘dolap beygiri’ gibi koşarken kendimi unuttum

Evdeki yaşlılarıma bakmak hem ekonomik olarak hem de beden olarak ciddi bir yorgunluk ve tükenmişlik oluşturdu bende. Öyle ki günler gelip geçerken bazen saçımı taramadığımı fark ettim.

Mesele, şiddet gören kadını ölüme terk etmemek, yaşatmaktır

İstanbul Sözleşmesi’nin gereği yapılmadığı için kadın cinayetleri her yıl katlanarak artıyor. Bu hale bir gecede mi geldi bu toplum?