Çağrı merkezi çalışanı kadınlar anlatıyor: Çocukların geleceğinden endişeliyiz
5500 liralık asgari ücretle hayatını idame ettirmeye çalışan çağrı merkezi çalışanı Elif, Yasemin ve Harika, çocuklarının okul ihtiyaçlarını nasıl karşıladığını anlatıyor.

Ders zili çaldı, ancak okulların açılmasını pek de sevinçle karşılayamadık. Okul ihtiyaçlarının fiyatları krizle beraber el yakar durumda, üstüne bir de bu dönem beslenme giderleri kara bulut gibi üzerimize çöktü. Zaten kırtasiye giderlerine gelen zamlarla beli bükülen veliler yıl boyu beslenme masraflarını nasıl karşılayacağını düşünüyor. Ülkemizde açlık sınırı 6 bin, yoksulluk sınırı 20 bin lirayı aşmışken, 5500 liralık asgari ücretle hayatını idame ettirmeye çalışan çağrı merkezi çalışanı Elif, Yasemin ve Harika, çocuklarının okul ihtiyaçlarını nasıl karşıladığını anlatıyor.

EVE İKİ MAAŞ GİRİYOR, YİNE DE YETMİYOR

İki çocuklu Elif, eşi de çalışıyor olmasına rağmen giderlerinin çok yükseldiğini, asgari ücrete gelen son zammın bu zamlar karşısında hiçbir anlam ifade etmediğini belirterek başlıyor söze. “Sadece servis masrafları üç ayda iki katından fazla zamlandı, servisçilere de bir şey diyemiyoruz, benzin fiyatları almış başını gidiyor. Toplu taşıma kullansın desem hem güvenli değil hem de ay bazında hesaplayınca çok bir farkı yok. Okuldan uzunca listeler veriliyor, silgisinden kalemine her şey alınacak. Eskiden renk renk kalemler alırdım çocuklara, şimdi liste gelince önce evi alt üst ediyorum geçen seneden sağlam kalan bir şey var mı diye. Kırtasiye masrafları neredeyse öğrenci başına 1000 lirayı aştı, buna okulun istediği 400 liralık ek kaynaklar dâhil değil” diyor.

BU ÇOCUKLAR HİÇ SİNEMAYA GİTMEYECEKLER Mİ?
Elif'e çocuklarının beslenme çantasını nasıl doldurduğunu, yemek giderlerini nasıl karşıladığını soruyoruz. “Okul kantininde fiyatlar çok uçuk, evde yapayım göndereyim diyorum, gıda fiyatları ortada. Okul açıldığından beri ekmek arası peynir domates gibi şeyler yapıp göndermek zorunda kalıyorum. Eskiden de çok kolay değildi ama şimdi her gün kara kara düşünüyorum yarını nasıl kurtaracağım diye. Normalde çocuğumun beslenmesine her gün meyve, kuruyemiş gibi şeyler koymam gerekiyor, koyamıyorum. Harçlık versem neye yetecek, kantinde bir su 2 buçuk lira, tost yesinler bugün değişiklik olsun desem 15 lira, içi bomboş bir tost... Bu çocuk hiç kantinden bir şey almak istemeyecek mi?”
Tüm bunların toplamında asgari ücretle çocuk okutmanın mümkün olmadığına değiniyor Elif; “Aylık alıyorum 5500, hadi o ay prim aldıysam 6000 diyelim. Giderlerin her bir çocuğum için 2700 lira ediyor, bunu ikiyle çarpın 5400 ediyor. Hadi benim eşim çalışıyor, ya çalışmayan ne yapsın? Aldığım maaş çocuklarımın eğitimine zar zor yetiyor, hatta sağlıklı bir şekilde beslenseler yetmiyor bile. Çocuğum ben işsiz kalsam nasıl okuyacak? Ben istemez miyim çocuğum en iyi şartlarda, en güzel eğitimi alsın! Çocuk okula gidecek diye boğazımızdan kısıyoruz, dışarıda bir çay ne zaman içtim hatırlamıyorum. Hepsini geçtim bu çocuk hiç sinemaya tiyatroya gitmeyecek mi?” diyor.
BAŞIMI YASTIĞA KOYDUĞUMDA BESLENME ÇANTASI DÜŞÜNÜYORUM

Yasemin eski eşiyle uğradığı şiddet yüzünden boşanmış ancak boşanmakla dahi şiddetten kurtulamadığı için Van’a yerleşmiş. Önce bir özel okulda işe başlamış, pandemi nedeniyle işten çıkarılmış, aylarca ailesinden destek alarak ayakta kalmaya çalışmış. Sonrasında bir çağrı merkezinde çalışmaya başlamış. Yasemin, “Biri 8 biri 9 yaşında iki çocuğum var, tanıdıklardan gıda yardımı alıyorum, ayrıca devletten de aylık 450 liralık bir yardım alıyorum. Çocuklarımın okuması için her şeyi yapıyorum, sabah 9 akşam 7 çalışıyorum, hattan çıkar çıkmaz koşarak kafeye geçiyorum ve ek işte çalışıyorum. Çocuklarımın babasından nafaka alamıyorum, benim zaten kendisinden bir talebim yok ama en azından çocukların giderlerinin bir kısmını karşılamalıydı. 1200 lira ev kirası veriyorum, en az 1000 lira faturalar, aidatla beraber 2500 lirayı buluyor. Kışın mecburen doğal gazdan dolayı artabiliyor. Çocuklarımın giderlerinin çoğunu karşılayamıyorum, devlet kitap veriyor ama yetersiz geldiği için öğretmenler ek kaynak talep ediyor, ben alamıyorum, çocuğum geride kalıyor. Devamlı okul fotokopi için şu kadar, pano için şu kadar diye para talep ediliyor” diyor.

Laf çocukların beslenme çantasına gelince acı bir tebessümle karşılık veriyor; “Her gece başımı yastığa koyduğumda yarın ben bu çocuklara ne yedireceğim diye düşünüyorum. Bize iş yerinden aylık 400 lira yemek parası veriyorlar, gıda alışverişimin bir kısmını oradan karşılıyorum ama bir yağ olmuş 150 lira. Okul açıldığı gün küçük kızımın öğretmeni haftalık yemek listesi verdi, çocuklar arasında ayrım olmasın, kimse kimsenin yemeğine bakmasın diye. Gelin görün ki çoğu veli karşılayamadığı için liste iptal edilmek zorunda kalındı. İki çocukla burada ayakta kalmaya çalışıyorum bir taraftan toplum baskısı zaten kambur gibi üstümde, bir taraftan da ben bu çocukları nasıl okutacağım diye kendimi yiyip bitiriyorum.” Yasemin çocuklarına karşı “vicdan azabı” hissettiğini söylüyor: “Ben çocuklarım benim yanımda olsun istedim. En çok da aileme ‘Ben başardım, iki çocuğumu da okuttum’ demek istedim ama bugün diyorum ki keşke babalarıyla kalsalardı. Çocuklarıma karşı vicdan azabı çekiyorum. Aldığım ücret hiçbir şeye yetmiyor, her şey çok pahalı. Nereden tutsam elimde kalıyor, kendimi çıkmazda hissediyorum, artık bir şeylerin değişmesi düzelmesi gerekiyor.”

ÇOCUKLARIMA KARŞI VİCDAN AZABI ÇEKİYORUM
Harika’nın çocuğu henüz okula başlayacak yaşta değil ama kaygılarının şimdiden başladığını anlatıyor; “Çocuğuma bazen annem, bazen de eşimin annesi bakıyor. Eşim memur, ben de asgari ücretle çalışıyorum. Biz eskiden sadece eşimin maaşıyla geçinebiliyorduk ama maalesef durum beni de çalışmaya mecbur bıraktı. Çocuğu kreşe verelim dedik, kreşler çok pahalı. Etrafıma bakıyorum, bir asgari ücret bir çocuğun ihtiyaçlarına yetmiyor neredeyse. Çocuğum okula başlayınca ben ne yapacağım diye düşünmekten kendimi alıkoyamıyorum.” Harika artık gerçekten bir şeylerin değişmesi gerektiğini söylüyor: “Çocuklarımızın eğitimini bile karşılayamayacak durumdayız. Gelecek için çok endişeliyim ama bunun böyle sürmeyeceği de ortada.”

Fotoğraf: Evrensel

İlgili haberler
Çocukların beslenmesine kaynak yok diyorlar: Halka...

‘Kaynak yok diyorlar halka yok kendilerine var. Bütün yük de halkın omzunda… Bu kampanyaya sahip çık...

Sadaka değil, çocuklarımızın hakkını istiyoruz!

Çocuklarımıza sadaka istemiyoruz, verdiğimiz vergilerin bizler için kullanılmasını, çocuklarımızın s...

İşçi çocukları işverenin çocukları kadar tok yatsı...

Bir öğretmen anlatıyor sınıfındaki çocukların açlığını; her akşam makarnaya talim eden, çocuğun besl...