Evdeki hesap çarşıya uymadı
Kızı Bursa’da yüksek lisansı kazanınca kara kara düşünmeye başlayan, bir hal çaresi bulmaya çalışırken dertlenen Çiğdem anlatıyor…

“Aman tanrım, bir de baktım kendi arabam üstüme geliveriyor!”

Bu film repliğini hatırlarsınız. İçinde bulunduğum duruma bakınca bu replik aklıma geldi. Oturmuş düşünüyordum sabah sabah. Yüksek lisans için kızımı Bursa Uludağ Üniversitesine yerleştirdim geçen hafta. Önce orada konaklaması için bir yer bulmamız gerekiyordu. Bir ev tutsak ev kiraları almış başını gitmiş, gelirimiz karşılamaz. Yurtlara yerleştirsek, hem yer yok hem de lisans değil yüksek lisans öğrencisi olduğundan yurt kurallarına uyamaz. En uygunu bir aparta yerleştirmek.

Başladık bu yönde araştırmalarımıza. Kalkıp gidip yerinde incelesek, tek tek gezip bir apart bulsak, gidecek para ne gezer. Ulaşım ücretleri almış başını gitmiş. Kızım internetten apartları inceledi. Kendi ihtiyacına uygun bir apart buldu. İnternete koydukları bilgilere göre iyi kötü bu apartın masraflarını karşılayabiliriz diye karar verdik. Aradık ve bir miktar kapora yatırarak aparttan kendimize bir oda kiraladık. Şimdilik konaklama sorunumuzu çözdük aklımız sıra. Aylık gelirimizin onda üçünü aparta bağladık anlayacağınız. Okula başlama zamanı gelince oturduk bir dünya hesap yaptık. Fakat evdeki hesaplar çarşıya uymadı.

Kızımla hazırlıklarımızı yaptık ve düştük Bursa yollarına. Güç bela kiraladığımız aparta vardık. Bir de ne görelim, internetteki bilgilerin yarısı yalan. Kesinlikle kızımın konaklamasına uygun bir yer değil. Ne yapalım, yatırdığımız kaporayı orada bırakmak pahasına, başladık başka bir apart aramaya. Neyse, bulduk aradığımız koşullara uygun bir apart ve kızımı oraya yerleştirdik. Ama dedim ya, sadece konaklaması gelirimizin onda üçü. Yüksek lisansını orada tamamlaması için aylık gelirimizin onda altısını ona vermeliyiz ki tamamlayabilsin. Bu koşullarda çocuğumun ihtiyaçlarını nasıl karşılayacağımı bilemeden yerleştirip döndüm çaresiz...

Sadece ben değilim bu sorunları yaşayan, biliyorum. Ama yine de sorgulamadan edemiyorum. Nerede bizim “parasız eğitim” hakkımız? Bu çocuklar benim olduğu kadar hepimizin çocukları değil mi? Madem ki bu çocuklar bizim geleceğimiz, bu ülkeyi onlar ayakta tutacak, o zaman parasız eğitim bu çocukların hakkı değil mi? Ne eğitebiliyoruz, ne sağlıklı yetişmelerini sağlayabiliyoruz, ne de güvenli bir gelecekleri var. Sesime ses verin ne olur, tutun elimden birlikte mücadele edelim. Gelecek göz göre göre ellerimizden kayıp gidiyor. Ancak hep birlikte el ele mücadele edersek kurtarabiliriz hem kendi geleceğimizi hem çocuklarımızın geleceğini. Bu duygularla kucaklıyorum bütün çocuklarımızı ve ebeveynlerini...

Fotoğraf: Freepik