Sabahın ilk ışıklarından itibaren duraklar, sokak araları, kırmızı ışıkta bekleyenler, okul yolundaki çocuklar için maraton başladı. Ders zili çaldı.
Zil ilk önce hayatta kalabilmek, ev kiralarını ödeyebilmek, çocuklarının kursağından bir lokma ekmek geçirmek üzere çalışan işçiler için çalar. Ve 3 vardiya çalıştıkları fabrikalarında çocuklarının beslenme saatinde açacakları çantalara koydukları yiyecekler ile doymak bir yana, çocukları utanmasın diye çalışırlar.
Uzun çalışma saatlerinin üstüne mesaiye kalma, ek iş bulma, borçlanma girdabında günün 24 saatten fazla olduğunu inandıran bu çalışma koşulları karşısında yine de küçücük çocuklarının, küçücük midelerini doyurabilmenin yollarını ararlar. Halbuki eskiden çocuklarımızın beslenme çantası boyunlarını ağrıtır diye korkardık değil mi?
Matematikteki bütün formüllerin işte böyle, işçi ve emekçilerin yaşamlarında bir değere ulaşmadığı günlerden geçiyoruz. İşçiler fabrikalarda çıkan yemekleri, artık midelerini bastıracak kadar yiyorlar. Kalanı mı? Çocuklarının beslenme çantasına. Bir salkım üzüm, bir elma, poşetteki ekmek, gece vardiyasında çıkan kahvaltılıklar...
Son günlerde en çok duyduğumuz cümlelerden biri: Bugün çocuğun beslenme çantasına ne koyacağım bilmiyorum.
Ya da başka cümle. “Gece vardiyasına giderken, çocuğumun beslenme çantası sabaha bayatlamış oluyor.”
1 adet küçük süt, bir elma ya da üzüm, bir tost ya da ekmek arası, belki köyden gelen az miktardaki dut, ceviz, fındık. Peki bunların fiyatları? Aldığımız düşük ücretler karşısında çocuğumuzun beslenme çantasına bir öğün beslenmesini koymakta zorlanıyoruz. Şu ana kadar bulduğumuz çözümler, artık dünde kaldı. Çünkü artık kiralarımızı, faturalarımızı ödeyemez haldeyiz. Ölene kadar çalışmak zorunda kalacağımızı görüyoruz. Başka bir formüle ihtiyacımız var bizim.
Çünkü biz işçiler en temel ihtiyacımız olan beslenme için, ne yoğun mesai ve hafta sonu ek işlerde çalışmak zorundayız ne de çalışmak için yediğimiz yemekten kesmek zorundayız. Hele de çocuklarımızı aç okula göndermek zorunda kalmamalıyız. Tam da burada temel haklarımız için “Okullarda bir öğün ücretsiz yemek sağlansın” talebi için yan yana gelmeliyiz.
Hiçbir kırıntı bizi bu devirde yaşatamaz. Biz işçiler hem insanca çalışma saatleri için, hem de çocuklarımızın utanan değil gülümseyen yüzlerini görebilmek için, en temel hakkımız olan beslenme hakkı için bu talebi duyurabildiğimiz kadar duyurmalı ve sahip çıkmalıyız. İşte o zaman yaşamak için ekmek, ruhumuz için gül istemiş olacağız.
Fotoğraf: DHA
İlgili haberler
Barınma, beslenme, eğitim haklarımızın talan edilm...
Beslenme, barınma ve eğitim sorunu ne kadar ekonomik görünürse görünsün politik bir muhtevası var. Z...
Helikopterden bakınca göremiyorsunuz, bu mahallede...
Esenyalı’dan görünüm: Çocukları doyurmak için çöp karıştıran anneler, okulda açlıktan baygınlık geçi...
Meclis göreve: Okullarda 1 Öğün Ücretsiz, Sağlıklı...
Meclis 1 Ekim’de açılıyor. Meclisin önünde çocukların okullarda bir öğün ücretsiz, sağlıklı yemeğe e...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.