DERGİMİZDEN
Boşanmalara arabuluculuk uygulamasının beyannamelerde yer alma biçimi ise bu uygulamanın kadınları nasıl baskı altına alacağını apaçık ortaya seriyor…
AKP’li yıllarda kadınların haklarını gasp etmeye dönük yapılmak istenen pek çok yasal değişikliklerden en öne çıkanlarına bakalım.
AKP'li yıllarda neler yaşadık gelin birlikte hatırlayalım...
Bu iktidar döneminde kadınlar en çok, şiddet gördüğü için ayrılmak ya da boşanmak üzere harekete geçtiğinde mağdur edildi. 2022 yılında 334 kadın uzaklaştırma kararı olmasına rağmen öldürüldü.
Tüm dünyada sağcı hükümetler, halkın yaşadığı ekonomik sorunlardan, bu sistemin temsilcisi olarak kendileri sorumlu değil de kıskanç dış güçler, göçmenler sorumluymuş gibi konuşuyorlar.
İstanbul Üniversitesinde kadınlar birçok kampüste olduğu gibi seçimi tartışıyor. Kadınlar yaşadıklarının bilincinde, değiştirmeye hazır ve kararlı.
Lise öğrencisi ya da ilk oyunu kullanacak üniversite öğrencileri ile buluştuğumuzda fikirler farklılaşsa da ortaklaşan tek şey değişim isteğiydi.
Meslek lisesinde öğrenim gören bir arkadaşımız, 10.sınıfta alkollü mekanlarda staj görürken öğrencilerin uğradıkları türlü tacizleri, eğitimde bariz eşitsizliği anlatıyor…
İlk defa oy kullanacak üniversite öğrencisi genç bir kadın düşüncelerini yazdı.
İstanbul’un emekçi semti Esenyalı’dan daha önceden AKP’ye oy veren kadınlar neden bu seçimlerde tek adama oy vermeyeceklerini anlatıyorlar…
Yaşanan deprem sonrasında stres, kaygı ve korkunun, bölgede ve dolaylı olarak etkilenmiş kişilerde uyku problemlerine yol açtığını söyleyebilmek mümkün. Peki ya buna karşın ne yapabiliriz?
İktidarın sağlık politikaları birçok halka hizmet veren devlet hastanelerinin bir kısmını işlevsiz hale getirdi. Yap-işlet-devret modeli olan şehir hastaneleri ise büyük sıkıntılara yol açıyor.
Kozmetik sanayine milyarlar kazandırıyoruz, ama açlık sınırı altındaki ücrete tabiyiz. Çift vardiya sisteminden tek vardiya sistemine döndüğümüzden beri 12 saat aralıksız çalışıyoruz.
20 küsur yıldır bizi kadın olduğumuz için hayattan ötelemeye, alanlardan, sokaklardan koparmaya çalışanlara bizim de cevabımız olacak.
Filmin ilk sahneleri dışında tüm olaylar gasilhanede, tek bir mekanda ve bir günde geçiyor. Gasilhanenin her iki yanında duran banklar karakterlerin ‘karanlıklarını anlattıkları’ yer oluyor.
Roman kuru kızımız üzerinden Türkiye’de yoksul mahallede yaşayan bir kadın olmak konusuna ucundan kıyısından değiniyor. Zekâları güneş görmeyen evlerde körelip giden kadınlar...
Sabah, bir arkadaşımla mutat yazışmalarımızı sürdürürken ona tahammülünü ihtiyacı olanlara sakla, sabrını doğru yerlere harca demiştim, bana tahammülümü iktisatlı mı kullanayım yani diye sormuştu...
Yine esiyor püfür püfür umut rüzgarları… Kaç bahar geçirmişiz birlikte… . Üç beş satıra sığmaz elbet. O yüzden taşmış mücadelemize: “Yaşamak için ekmek, ruhumuz için gül!” diye. Tam tamına 15 yıl.
Nisan yeli bu sene başka bir umutla esiyor evet. Yeni baharların umudu yeşeriyor. Bu umutla gidiyoruz 1 Mayıs’a. Hırs ve kâr uğruna günden güne soframızı boşaltanlara karşı gidiyoruz.
Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde tek adamı geriletmek için üzerimize düşen sorumluluğu yerine getirirken bir kâğıda mühür basıp sandığa atmaktan çok daha fazlasını yapabiliriz, yapmak zorundayız.
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.