DERGİMİZDEN

Ayşe’ye veda

Ayşe’nin maceralarından süzülen bu yazı dizisini kadınların duygularını, isteklerini, beklentilerini korkmadan özgürce ifade etmesinin ayıp ya da günah olmadığını vurgulamak için yazmaya başladık.

Kiralık dünya

Şimdiki sesli duam, üç kişilik kiralık evimizin içinde, anneliğim yetsin bir yuva sıcaklığına. Duvarlarına hiçbir kafanın çarpılmadığı bu olmak çığlığında… VARIM.

Rengarenk reçel kavanozları dizilemiyor raflara artık

Mutfağımızın raflarını süsleyen kışlık hazırlıklarımız, içinde bulunduğumuz ekonomik koşullar ve yüksek fiyat farklarıyla bu sene daha renksiz, kavanozlar daha boş...

Nerede o eski kış hazırlıkları!

Kış hazırlıklarını hızlandırdığı yaz ayları kadınlar için eskisi gibi hummalı değil. Kasa ile alınan sebzeler artık kilo ile alınıyor, kilolarca yapılan kurutmalık bir iki ipi geçmiyor…

Ayağımıza çarpan küçük yuvarlak taşlar

Melisa Kesmez son kitabı Küçük Yuvarlak Taşlar’da annelik/kadınlık hallerini, aşkı, gidenleri ve kalanları kendine has diliyle ustaca anlatıyor…

Ezberin ötesi berisi: Gönül

Klasik bir töre, namus anlatısına sıkıştırılan ve bunu belli bir coğrafyayla özdeşleştiren senaryolar can sıkıcı ve çok ezber. Film tam olarak bunu yapmıyor olsa da içinde bu klişeleri barındırıyor.

Ekmek ve Gül dergisi Ağustos 2022 Sayısı

Hayatın her alanında her türlü zorluğa karşı yan yana gelme, karşı koyma, dayanışma hikayelerimizi birlikte yazıp, birlikte anlattığımız yeni bir dergi ile yine karşınızdayız.

Her yanımız direniş, kararlılık dolu

Ve işte böyle böyle büyüyor bizim dayanışma hikayelerimiz. Yan yana gelme, karşı koyma hikayelerimizi birlikte yazıyoruz ve her seferinde her deneyimden öğrenip daha da güçleniyoruz…

Bu vücutlar daha ne kadar ağır kaldırır? Daha ne kadar uzun çalışabilir?

Biz ‘Bu zamlarla yaşanmaz, yapılan zamlar geri alınsın’ dedikçe imkânsız diyorlar. Onlar da biliyorlar ki tüm bu taleplerin gerçekleşmesi mümkün ve hatta zorunlu.

Bir şey yapmalı diyenler çoğalıyor

Fabrikalardan yükselen ‘bir şey yapmalıyız’ sesleri artmaya devam ederken 3 ayrı fabrikadan konuştuğumuz kadın işçilerin anlattıkları gösteriyor ki, işçiler var olanı değiştirmek için adım atıyor.

Belediyelerde TİS süreci: Esas olan işçinin işyerindeki birliği

‘Nasıl bir sendika bizi gerçekten örgütlü kılar’ diye sormaktan vazgeçmemeliyiz. Birimlerden atölyelere gerçek bir örgütlülük sağlanmadığı, tüm karar süreçlerinde yer almadığımız sürece kazanamayız.

TPI Composites deneyimi: Birleşen işçiler asla yenilmez!

TPI Composites’te çalışan Petrol-İş üyesi 3600 işçinin, sefalet zammına ve işten atmalara karşı iş bırakma eylemi kazanımla sonuçlandı. Kazanımın ardında neler olduğunu TPI işçisi bir kadın anlatıyor

Makine ile dertleşmeyelim, birlikte değiştirelim

Gülay ve Fatma tekstil işçisi iki kadın. Sendikalı olmakla olmamak arasındaki farkın ne olduğunu anlattıkları bu sohbet, kadın işçilerin bir şeyleri değiştirme ihtiyacını da ortaya koyuyor.

Tekstildeki bu sömürüyü birlikte durdurabiliriz

Paydossuz, tatilsiz, sohbetsiz, aşağılanarak, saatlerce kölece çalıştırmanın ne demek olduğunu iliklerine kadar yaşatan tekstil işçisi bir kadının tüm tekstil işçilerine çağrısı bu mektup…

İşçiler sendikalarını sendika olmaya zorlamalı

İzmir’de sendikalı bir işyerinde çalışan tekstil işçisi kadın ağırlaşan yaşam koşullarına karşı öfkesini paylaşıyor. Bu öfkeden, işçilerin öfkesini görmezden gelen sendikalar da nasibini alıyor.

Kuru vaatler değil gerçek çözümler istiyoruz

Memlekete fayda olacaksa biz de dahil olursak olacak. Bileyim ki birileri var gelin hep birlikte değiştirelim diyor, yaparım. Çünkü o zaman bilirim ki çocuğumun geleceğine iyi bir şey bırakabileceğim.

Sendikalar işçinin yanında mı karşısında mı?

Salcomp Xiaomi’den bir kadın işçi yazdı: Sendika daha biz işçilerin ne istediğini bile bilmiyor bence. Bir sendika nasıl işçisinin taleplerini bilemez? Nasıl işçinin taleplerine kulak tıkar?

Mevsimlik tarım işçisi kadınların çilesi: Kayısıdan fındığa bir acı çalışma

Mevsimlik tarım işçisi olarak çalışan kadınlar çalışma ve yaşama koşullarının zorluğunu anlatırken, gelecek hayali kurmaktan da çok uzak.

Sendika mı? O da ne?!

Metal fabrikasında çalışan Elif, Güler ve Rabia mesai iptal olunca fırsat bu fırsat deyip çay bahçesinde buluşuyorlar...

Batı Çıkışı özgürlüğe mi, bireysel kurtuluşa mı?

Mohsin Hamid’in Batı Çıkışı’ndaki ana karakter Nadia gerçekten özgürleşebilmiş bir mücadele kadını mı yoksa, yazarın belki de niyetten bağımsız radikalleştirdiği bir kadın mı?