Gece yatmadan odayı şöyle bir toplamak, sabah daha derli toplu bir eve uyanmak için önemli gelir bize. Yatmadan son bir bardak su içerken de mutfağa göz atarız. Dağınıklık kalmasın ki yarının işi azalsın. Yarın zaten yıkanacak çamaşırlar, süpürülecek odalar, temizlenecek bir banyo bizi bekliyordur. Kafada dönüp dolaşan ev işleri ile yatağa gidince aklımıza gelir, yarın nevresimi de değiştirmek. Ev işleri çalışan çalışmayan, neredeyse tüm kadınların kafasında böyle planlanır. O sırada evde olan erkek güle güle kısa video kaydırıyordur telefonunda ya da horul horul uyuyordur. Elbette herkes için böyle değildir belki ama genelleme yapabileceğimiz toplumsal bir dayatmadır bu. Ev işleri sadece günümüzün değil, yüz yıl öncesinin de meselesi. Üstelik sadece evin içinde değil reklamlarda, filmlerde, gazetelerde, her yerde...
Ev aletlerinin kullanımı kadınlarla özdeşleştirilir. Çünkü ev işini yapan, o aleti kullanacak olan kadındır diye düşünülür. Teknoloji geliştikçe robotlaştırılan, pratik hale getirilen ev işleri ile bir soru belirir: “Robotlar var, sen mi yapıyorsun sanki ev işini?” Sahi bu kadar gelişmiş bir teknolojide bu ev işlerini kim yapıyor?
Leyla Bektaş Ata, Defne Karaosmanoğlu ve Bahar Emgin tarafından hazırlanan “Bu Ev İşlerini Kim Yapıyor Kuzum?” kitabı 1930’lardan 2020’lere ev aletlerinin gelişimi ve buna bağlı olarak kadınların ev içindeki konumunu ortaya seriyor. Dönemlerine ayırarak reklamlar, gazeteler, filmler, haberler, dergiler, karikatürler ve sosyal medya hesapları üzerinden detaylı bir medya arşivi ile geçmişi, bugüne detaylı bir şekilde aktarıyorlar. Kitap esasında “Türkiye’de Elektrikli Ev Teknolojilerinin Toplumsal Tarihi (1930-2020): Kadınların Gündelik Hayatlarında Modernleşme” adlı araştırma projesinin bir ürünü olarak ortaya çıkıyor. Bu proje, yazarlar dışında da bir ekiple gerçekleşiyor ve bu ekibin arşive büyük katkıları var. Aynı zamanda “evteknolojileri.com” adlı siteden dönem, yayın, ürün ve marka seçerek bu arşive ulaşabiliyorsunuz. Bir de bu proje için yaptıkları mülakatlar var. Bu mülakatları kitapta çok görmüyoruz.
KOLAYLIK AMA SATIN ALABİLENE
Kitap bize kurgulanmış bir olay vermese de akıcılığı ve bütünlüğü açısından hızlıca bitebiliyor. Yazarlar görseller ve dipnotlarla birlikte hem dönemin politik, ekonomik koşullarını hem de teknolojinin gelişimini o günlerde yaşıyormuşçasına bize anlatıyor. Ev işlerine dair medyanın kadını nasıl konumlandırdığını, geçtiğimiz 90 yılın kaynaklarıyla bir bütün olarak veriyor. Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana modernleşmenin, ev aletleri ve ev içi angaryada nasıl değişiklikler ortaya çıkardığı gösteriliyor. “Teknolojinin gelişimi modernleşmeyi getirir” düşüncesini ev aletlerinin gelişimi ile birlikte görüyoruz ancak sadece maddi olarak orta ya da üst ekonomik gelirli hanelerde. Maddi durumu alt seviyelerde olan hanelerin içinde teknolojiye bağlı gelişen ev aletlerinin görünümü daha geç zamanlara tekabül ediyor. İncelenen kaynaklarda da bu durum konu dahi olmuyor. Çünkü yazılan yazılar da yapılan reklamlar da bu kesimi görmezden gelerek hazırlanıyor. Hedef kitle belli; üst ve orta gelirli haneler.
Kitapta sadece teknolojik aletlerin gelişimi değil, ev içinde mekanın anlamı, mekanların nasıl şekillendiği, kadının konumu gibi çeşitli konu başlıklarına da değinmeyi ihmal etmiyorlar. Örneğin “Kadınlar ev işlerini çok iyi yapmanın yanı sıra bakımlı ve özenli de olmalı, kocasını ihmal etmemeli” gibi önerilerin yer aldığı gazete/dergi yazıları sıkça yazıldığı ifade ediliyor.
Kitapta bir diğer dikkat çekilen de teknolojinin gelişimi ile değişen ve gelişen ev aletlerinin kimin için, nasıl üretildiği sorusu. Kimin için sorusunun cevabı belli zaten. Sebebi de “kadınların eşlerini mutlu etmesi, huzurlu bir yuvaları olması, çocuklarıyla birlikte vakit geçirmesi, beraber pasta yapması” diye açıklanıyor. Ancak bu ürünler üretilirken kullanıcısı olacak ve “hayatı kolaylaşacak” olan kadınlar söz sahibi değiller. Kimin için sorusunda bir diğer cevap da erkekler oluyor. Ancak fark şu; bu cevap erkeklerin mutluluğu, huzuru, rahatlığı gibi şeylerle açıklanıyor. Günümüze yaklaştıkça erkeğin rolünde değişiklikler olsa da ana kullanıcı her zaman kadın olarak sunuluyor.
‘BİR SOĞAN İÇİN DEĞMEZ’
Artık her evin demirbaşı haline gelmiş sayılabilecek blender, mikser gibi aletler de işi kolaylaştırıyormuş gibi görünüp iş yükünü arttırabiliyor. Bunun nedenini, çoğu evin mutfağının bulunduğu durum ve bu aletlerin çok da el altında olamaması olarak açıklıyor yazarlar. Görüştükleri bir kadının da “Bir soğan için çıkarmaya değmez. Elimle doğrayıveririm” ifadesi bunun en iyi örneği. Mutfağın konumu, mutfaktaki eşyalar, evdeki teknolojik aletler... Her birinin güvenli, göze hitap eden bir yeri var. Ancak ben de her birini sürekli kullanmıyorum. Çünkü bazı zamanlar gerçekten blenderdan geçirmektense rendelemek daha pratik olur diye düşünüyorum. Ya da tost makinesini hem elimin altında hem de işlerimi zorlaştırmayacak bir yere koymayı tercih ediyorum. Çamaşır makinesi desen, bu yazı yazılırken dahi arkadan çalışıyordu. Bitince asması, kuruyanları da toplayıp yerleştirmesi var daha.
Başladığımız yere, kitabın isminin çıkış noktasına da geri gelirsek tüm bu gelişim, evin akıllı aletlerle dolması, “tek tuşla çalışan” şeylerin üretiminin artması kadının sırtından ev işlerini aldı mı? Ev işlerinin kadının sırtında bir yük olmasının suçlusu teknoloji değil elbette, ancak bu sorunun çözümü ya da kadınların kurtarıcısı da değil.
Yıllar geçer, teknoloji gelişir. Evler büyür küçülür, kadınlar işe girer çıkar, çocuklar büyür torunlar gelir ama akıllarda hep aynı soru döner durur: “Bu ev işlerini kim yapıyor kuzum?” İşte bir projeden derlenip ortaya çıkan bu kitapta bu sorunun cevabının neden kadınlar olduğunu 90 yıllık bir medya arşivi ile görüyoruz. Kitabı okuyup görselleri inceledikten sonra bahsi geçen mülakatları da okumayı, kadınların deneyimini kendi deneyimlerimle birleştirmeyi dört gözle bekliyordum.
Fotoğraf: Ekmek ve Gül
İlgili haberler
‘Ev işlerinden yorulduk!’
Pandeminin de etkisiyle artan ev içi yüke bir okurumuzdan tepki, özellikle erkeklerin bu süreçte ev...
Kadın ve erkeklerin ev işleri savaşı
Pek çok erkek eşlerini "ev işlerinden sorumlu müdür" gibi görür ve işleri söylenmeden değil, ancak k...
Kadın öğretmenlerin sıkıştığı üçgen:Ders-çocuk bak...
‘Maalesef toplum bu süreçte öğretmenlere evde oturarak para kazanan kişiler damgasını vurdu. Oysa du...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.