DERGİMİZDEN

Göçmen kadınlar güvencesiz işlerde nelerle karşılaşıyor?

Çoğunlukla evlerde yatılı olarak temizlik, çocuk, yaşta hasta bakımı işlerinde çalışan göçmen kadınların iş bulmaları için aracılık eden bir şirkette çalışan bir kadın anlatıyor:

ODTÜ’de Cinsel Tacizi Önleme Birimi deneyimi: Etkin bir birim mücadelemizle mümkün!

ODTÜ’de aktif ve düzgün çalışan Cinsel Tacizi Önleme Birimleri, üniversitelerdeki kadınların ve LGBTİ’lerin en acil talepleri arasında yer alıyor.

Banyodaki şey’i oraya kim koydu?

‘Temizliğe gittiği evde ferahlatıcılı, aromalı şeyi bulup eve getiren sonra kocasının banyo dolabında bulmasıyla yakalanan Ayşe ne yapacağını şaşırmış.’ Buyurun Ayşe’nin yeni maceralarına…

Sabina Spielrein, Lou Andreas Salome, Pınar Gültekin

Bir Orta Çağ cadısı gibi varilde yakılıyorsak bu bizi öldüren katilin gölgesi değil de bizim bizatihi tutuşturduğumuz bir kıyamet. Miş!

Gücümüz nereden gelir?

Bizim yarına koşmaya ihtiyacımız var. Birlikte, yan yan uzun bir koşu ama bizi bugün mahkum ettikleri geleceksizliğe, baskıya ve sömürüye karşı tek çaremiz.

Terliğiyle çıkıp gelenler…

İşçisi, yoksulu, kadını LGBTİ’si mültecisi hepimizin sorunu aynı. Sorun sınıf sorunu, hepimizin birleşip bu sistemi değiştirmemiz gerekiyor.

İşte bizi bu koşullar tüketti!

Malatya’dan bir sağlık emekçisi anlatıyor: Serum bile bulunmayan hastaneler, kötü yemekler, liyakatsiz yöneticiler, ödenmeyen haklar ve tükenen sağlıkçılar...

Öğretmenlik Meslek Kanunu: Ayrıştırma, itibarsızlaştırma, köleleştirme!

Yerle bir olmuş ‘kutsal mesleğimizi’ layıkıyla yerine getiremeyecek hale sokan, bu Meslek Kanunu’nun hem biz eğitim emekçilerine hem velilere hem de çocuklarımıza sonuçları maalesef çok ağır olacak.

AMERİKA’DA KÜRTAJ HAKKINA SALDIRI: Kürtaj yasağı kim için, neye karşı?

ABD’de 1970’lerden bu yana uygulanan kürtaj yasası, Amerikan Yüksek Mahkemesinin muhafazakâr üyelerinin oylarıyla iptal edildi. Yasa iptalinin ardındakileri ABD’den Dilruba Taş yazdı

Ekmek ve Gül Haziran 2022 Sayısı

Ek zam talebini görmezden gelen, kadınları şiddete mahkum eden iktidar, mültecileri hedefe koyuyor. Bizim ise dayanışma ve mücadeleden başka seçeneğimiz yok.

Yuh yuh soyanlara, insana kıyanlara...

Haziran sayımız mülteci meselesinden, geçim derdine, ek zam talebine kadar farklı illerde kadınların yürüttüğü tartışmaları yansıtıyor.

Mülteci düşmanlığının arka planı: Bu öfke neden? Bu öfke nereye?

Yerli ya da mülteci; insan yerine konulmamaya duyulan öfke bizim kader birliğimizin temeli. Bu kader birliğini bilince çıkarmak için ısrarlı bir çaba ve büyük bir güç birliği gerekli.

Mülteci sorununda doğru bilinen yanlışlar

‘Ben ülkemde göçmen istemiyorum’, ‘Onlar suça meyilli’, ‘Onlar geldi şiddet, taciz arttı...’ Bu sıklıkla duyduğumuz cümlelerin gerçeklerine gelin birlikte bakalım...

‘Mültecilere sıra gelene kadar neler var biliyor musunuz?’

Samimi bir sohbetle yıkılan önyargılar, sorunun esas kaynağına dair tartışmanın açtığı parantezler, doğru olanı yanlış yerde aramamak için yapılan bir buluşmanın öğrettikleri...

Suriyeli Hena’nın hayali: Ortak bir gelecek

6 yıl önce Suriye’deki savaştan kaçarak Adana’ya gelmiş çocuklarıyla Hena. Korku dolu olsa da geçmişi hiç unutmuyor, ama en büyük hayali kendisi ve çocukları için güzel bir gelecek kurmak.

Bu yara hepimizin, ya kanatacağız ya iyileştireceğiz

Afganistanlı M. ve ağabeyine, M.’nin sınıf arkadaşlarının velilerinin uzattığı dayanışma elinin değiştirdiklerinin hikayesi bu. Bu dayanışmanın yıktığı ön yargıların hikayesi...

Mülteciler gidince şiddet azalır mı?

AKP’nin ürettiği yanlış politikaların sorumluluğu da sonucu da göçmenlere yıkılmamalı. Çözüm düşmanlığa düşmek değil, eşitsizlikleri ortadan kaldıracak bir mücadele hattından geçmektedir.

Gençleri Kutu Park karanlığına bırakamayız!

Mekanizmalar el ele vermiş ve bu gençliği yok etmek istiyor. Aile içinde başlayan şiddet sokağa yansırken şiddetin toplumsallaşıyor, giderek mahallede bir gerilime neden oluyor.

Yeniden inşa edemeyeceğim duvar yok…

Okumak için çalışmak zorunda kalan kadın öğrenciler sadece yoğun temponun altında değil, aynı zamanda giyimlerine karışılması gibi baskıların da altında eziliyorlar.

Arel Üniversitesi yönetiminin eşitlik anlayışı: Kadın kulübüne erkek yönetici ısrarı

İşte üniversite yönetiminin ‘eşitlik’ anlayışı: Kadına şiddete uzlaştırma, kadın öğrencinin üzerine yürüme, Taciz ile Mücadele ve Önleme Komisyonunu pasif tutma…