Aylar geçiyor, poşet boşalıyor
Temmuz ayı biterken alışveriş yapanlarla sohbet etmek için Bursa’nın Görükle Mahallesi’nin cumartesi pazarına gidiyoruz. Herkesin ağzında tek söz: ‘3 ayda pazar poşeti yarı yarıya eksildi.’

Temmuz ayı biterken alışveriş yapanlarla sohbet etmek için Bursa’nın Görükle Mahallesi’nin cumartesi pazarına gidiyoruz. Yolumuz ilk önce bir gıda işçisi ile kesişiyor. “Geçinebiliyor musunuz?” diye sorduğumuzda “Kendi eksenimizde dönüyoruz” diye yanıt veriyor. Gıda işçisi kadın Mehmet Şimşek’in son 4 aydır uyguladığı politikalar için “Sıkılan kemer bizim kemerimizdir” diyor ve ekliyor: “Saçma sapan vergiler altında eziliyoruz. Büyük şirketler vergi ödemezken biz emekçiler, küçük esnaf, emekliler, memurlar kıskaç altında. Zengin daha da zenginleşiyor, yoksul daha da yoksul artık.” Nisan ayında yaptığınız pazar alışverişiyle bugünkünü kıyaslandığında aldığının yarıya indiğini söylüyor: “Önceden ailemle muhakkak her hafta sonu dışarıda yemek yerdik. Şimdi bundan da feragat ettik.”

Ev hanımı olan bir teyzeyle karşılaşıyoruz. “Ben geçiniyorum çok şükür ama çevremdekiler, kardeşlerim zor geçiniyor” diyor. “Her hafta pazara çıkıyorum. Her hafta fiyatlar zamlanıyor ama benim çocukların aldığı maaş hâlâ aynı. Ya tek maaşla ev geçindirenler, çocuk büyütenler ne haldedir?” diye sitem ediyor.

Son olarak Hatay’dan Bursa’ya gelmiş emekli bir çiftle sohbet ediyoruz. Onlar da durumdan şikayetçi herkes gibi. Hatay’ın deprem bölgesi olmasına rağmen pazar fiyatlarının orada daha pahalı olduğunu dile getiriyorlar. Fırsatçılık olarak adlandırıyorlar bunu: “Denetim yok ve olan hep halka oluyor.”

“Normal şartlarda iyi sayılabilecek bir durumdaydık, artık kötünün iyisiyiz. Önceden tatile giderdik şimdi balkona çıkıyoruz kahve içmek için. Şehir dışındaki çocuklarımızın yanına hesap yapmadan gidemez olduk. Hesabı da hep biz eksik yapıyoruz nedense” diye ekliyor kadın. “Misafir ağırlamak bile lüks artık” deyip elindeki poşetleri gösteriyor. Ne yapılması gerektiğine dair fikirlerini sorduğumuzda “Kolaycı bir toplum olduk. Şükür kavramını yanlış anlıyoruz. Sağlıklı olduğuna şükredersin, elin ayağın tutuyordur, çocukların iyidir gibi ama bizim toplumumuz hep ‘Buna da şükür’ diyor, ne olursa. Ben daha iyi bir alışveriş yapmak isterdim. Bu da ancak birlikle çözülebilir” diyor. “Nisan ayı ile bugün arasında çok büyük bir fark var. Alamıyoruz! Sepet gittikçe azaldı. Sonunda ne olacak korkuyoruz. Kemer bizim boynumuzda sanki…”

Fotoğraf: Ekmek ve Gül

İlgili haberler
Zenginlere vergi affı, bize zindan hayatı

‘Asgari ücrete zam yapılmayacağını öğrenir öğrenmez sıkıntı ve yaşadığımız ekonomik dar boğazı dille...

Atanamayanları umutsuzluğa boğan paket

‘Annelerimizin bize ‘kolunuzda bir altın bileziğiniz olsun’ lafına gülüp geçerken şu an bunun için d...

Karanlıkta bırakan tasarruf

'Her yer karanlık olunca hemen aileden birini arayıp yola çıkmalarını, eve varana kadar telefonu kap...