DERGİMİZDEN
37 gün boyunca gelmeyen devlet, Hatay İskenderun’daki çadırkente dayanışmayı kırmaya geldi. Peki o dayanışma ilmek ilmek nasıl örüldü, devletin baskısına rağmen nasıl devam ediyor?
Sancaktepe’de eğitim emekçilerinin başını çektiği Kız Kardeşlik Köprüsüyle Hayatı Yeniden Kuruyoruz kampanyası mahalleden tek tek evlere uzanan hummalı bir çalışmayla, emek emek örüldü.
Katranlık Mahallesi Derneği Kadın Kolları, Ekmek ve Gül’ün çağrısını yaptığı Kız Kardeşlik Köprüsüyle Hayatı Yeniden Kuruyoruz kampanyasına destek veriyor.
Elimizde emeğimizden başka vereceğimiz hiçbir şey yokken bile yarını kuracağız.
Depremin ilk gününden itibaren Ankara Tuzluçayır’da depremzede kadınlarla dayanışma gösteren Tuzluçayır Kadınları Dayanışma Derneği kadınların hayatı yeniden kurması için el uzatıyor.
Depremin ardından gönüllülerin yardımıyla Antep’ten Van’a gelen Zeynep çocuğuyla yeni bir hayat kurmaya çalışıyor. Zeynep, hayatına devam etmek için çalışmaya ve acil kreşe ihtiyacı olduğunu söylüyor.
Bitkisel kozmetik deyince aklınıza aktarlardan uçucu yağ olarak aldığınız esans yağlar geliyorsa maalesef yanlış, Uzman Biyolog Elif Polat aktarıyor...
Antep’te Beybahçe ve Akdere’de kadınlarla depremin tahribatını daha ağır yaşıyor, üç kuruş ücretle ailesini geçindirmeye çalışıyor. Umutları ise dayanışma ve mücadeleyle yeşeriyor.
Jülide Kural’ın nefis oyunculuğuyla canlanan Rosa Luxemburg, bildirileri, çiçekleri, kitapları ve şapkaları ile umudunu asla yitirmeyen bir kadın devrimci olarak bugün yaşıyor gibi sahneleniyor.
Kirpinin Zarafeti, kirpiler gibi dikenli kabuklarının altında bambaşka hayatları olan güçlü kadınlara, o dikenleri birbirine değdirmeden kurulan nahif dostluklara adanan bir kitap.
Yıkıp yeniden yaptığımız, her bir tuğlasını kendimiz ördüğümüz, harcına kız kardeşliği, dayanışmayı, örgütlülüğü koyduğumuz bir dünya. Yıkalım bu dünyayı, yeni baştan kuralım…
8 Mart’a giderken yeniden hatırlatalım birbirimize, işçi, emekçi kadınların mücadelesinden doğan bu günde daha da büyüyen dayanışmamızla yeni bir dünya kuralım kendimize.
Trilyonluk firmaların kapsında vinçler yatarken, işçiler yılların emeğiyle sahip olduğu hiltisini kapıp arama kurtarma çalışmalarına katılmak üzere yollara düşüyordu.
Bir yandan bu iktidardan kurtulmaya çalışırken, onu da aşan, gerekirse o reisle değil de bu reisle yürüyecek olan kapitalizmi de yıkma mücadelesi vermek gerek.
Değil 1 yıl, verecek bir saniyemiz dahi yok! Bize bu hayatı reva görenlerin hiçbirine hakkımız helal değil, haklarımızı, hayatlarımızı bizden çalanlara soracak hesabımız var.
Şunu anladım ki koşullar ne olursa olsun, herhangi bir yerde dokunarak iyileştirebileceğimiz kız kardeşlerimiz mutlaka var. Yeter ki bizler dayanışma zincirinin birer halkası olmayı isteyelim.
Hani insan şehrin en güzel sitesinden milyonluk ev alınca güvenli olduğunu düşünür ya. Para hırsıyla insanların hayatlarını hiçe saydıkları o yerden 104 ölü 27 yaralı çıktı, bir de 10 kayıp var.
Eşim böbrek hastası olduğu için biz Ankara’ya geldik. Kim kendi memleketini bırakıp gitmek ister? Devlet, ilk etapta bir çadır kurup diyaliz yardımı yapsaydı buraya gelmezdik.
Çadırkentte kendine yeni bir yaşam kurma mücadelesi veriyor Serap. Küslüklerin bittiği, dayanışmanın yeni bir hayat yeşerttiği çadırkentte, bir solukta anlatıyor zorluklarla dolu yaşamını...
Depremle birlikte, çöken sağlık sistemini gördük hep birlikte. Oysa felaket ne kadar büyük olursa olsun hastaneler, ASM'ler ayakta kalması gereken binalardır. Ama ilk un ufak olanlar hastaneler oldu.
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.