Yerel seçim sürecine yeniden girdik. Son bir aydır neredeyse her pazar, siyasi partiler lansmanlar düzenleyerek aday açıklamaları yapıyor. Belediye başkanlığından tutun, meclis üyeliğine kadar yüzlerce insan büyük paralar ödeyerek aday adayı oldular burjuva partilerde. Ama “Nasıl yöneteceğiz”, “Nasıl bir belediyecilik olmalı?” kısımlarında gözle görünür pek bir şey yok. Yani, var da yok. Çünkü kişiler etrafında dönen bu süreçte, sadece “Ben seçilirsem şunlar, şunlar” diyerek verilen vaatler var. Peki emekçiler yerel seçimler için ne düşünüyor ve ne bekliyor?
Yoksul emekçi semtlerde sorunlar hiçbir zaman bitmediği gibi giderek katmerleşiyor. Özellikle semtte en çok vakit geçirmek zorunda olan kadınların yaşadığı sorunlar devasa. Ana sorun olan ulaşım, oldum olası çözülmedi. Şimdilerde daha fazla hatta. Çünkü nüfus büyüyor ama ulaşım hizmeti, artan ihtiyaca göre düzenlenmiyor.
İstanbul’un büyük ilçelerinden biri olan Pendik’i ele alalım. Belediyede kadınlara ayrılan bütçenin çok az olduğunu biliyoruz. Kadına yönelik şiddette 2’ci sırada yer alan Pendik’te kadınlar için sorunlar çok çeşitli ve çok fazla:
• Yollar bozuk, kaldırımlar düzenli değil. Kadınların bebekleriyle dışarı çıkmakta sorun yaşıyor. Ayrıca engelli vatandaşlar için de aynı sorun, mahalle aralarında geçerli.
• Ücretsiz kreş olmadığı için kadınlar çalışabilmek için ya tüm maaşlarını özel kreşlere veriyor ya da çocuklarını tarikat ve cemaatlerin açtıkları sağlıksız, güvenli olmayan, eğitimle uzaktan yakından ilgisi olmayan sıbyan mekteplerine veriyorlar.
• Şiddet çok fazla fakat bu bölgede kadınları belediye düzeyinde koruyacak sığınak yok. Seçimler yaklaştığı için bazı parklar yapıldı fakat onlar da güvenli değil.
• Her yeri sürekli imara açan belediye, kadın ve çocuklar için sosyal bir alan oluşturmadı.
• Uyuşturucunun artık ortaokul çağındaki çocuklar arasında kullanımı çok yaygın. Fakat çocukların uyuşturucu kullanmasının önüne geçebilecek bir mekanizma inatla oluşturulmuyor.
• Var olan kültür merkezleri genelde kent merkezlerinde, emekçiler için erişilmesi çok zor. Ulaşıma yapılan zam bile erişimi engelliyor.
• Yoksulluk arttıkça kadınlar çocuklarının eğitimine katkıda bulunamıyor. Hazırlık okuyan çocuklar dershaneye yazılamıyor ve eğitimden geri kalıyor.
• Deprem gibi daha büyük bir sorun var İstanbul’u bekleyen. Buna dair göstermelik işlerin dışında alınmış bir tane gerçek önlem yok.
EMEKTEN YANA BİR BELEDİYECİLİK İÇİN
Şimdi, ortalıktaki onca soruna rağmen yeniden adaylar. Rantçı ve hiçbir emekçi kadının sorunlarını çözmeyen bu anlayışa karşı ne yapmalı? Rantçı değil emekten yana bir belediye için, kim nerede aday olacaktan ziyade birlikte nasıl yöneteceğimizi tartışmalıyız. En geniş birliği halkla kurup, “Sorunu yaşayanlar bilir” dediğimiz bir anlayışı örgütlememiz lazım. Başta kadınların, bütün yönetim mekanizmalarına yönetmek için aday olacağı birliklerle emekten yana bir belediyeciliğin nasıl olacağını, işçi ve emekçilerle tartışmalı. Yaşadığımız her yeri bu rantçı zihniyetten kurtarmanın tek yolu birlikten geçiyor.
Fotoğraf:Google Maps ekran görüntüsü
İlgili haberler
Tarikat karanlığına çevrilen mercek: Kızıl Goncala...
‘Kızıl Goncalar, dini ya da dindar kesimi değil, tarikatların dini bir kılıf haline getirerek insanl...
‘Anneniz size temizlik öğretmiyor mu?’
'Odalarımız haftada bir kere bile temizlenmezken kadın olduğumuz için idarenin yapması gereken iş üs...
İşçisin lehine bir sözleşme için sendikal bürokras...
'Ücret, sosyal haklar, çalışma koşullarının düzeltilmesi, haftalık çalışma sürelerinin kısaltılması,...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.