Narin cinayetinin yeniden sorgulattığı
Narin’in kaybettirilmesinden sonra açığa çıkan bunca şey, olağanüstü güvenlik önlemleri olsa da bu önlemlerin kadınların, çocuklarının hayatını korumak için olmadığını gösteriyor bize.

Günler boyu Narin’in cinayetinin kim tarafından, en çok da hangi sebeple işlendiğine dair sorular etrafında dönüp durdu memleket. 8 yaşındaki bir kız çocuğunun katledilip kayıp ihbarı yapılarak aranmasının, aramalar esnasında koskoca bir ailenin soruşturmayı yanlış yönlendirmesinin arka planındakiler hiç tartışılmadı. Bir çocuğun katledilmesi tartışmaları anne ile amcanın yasak ilişkisinden ağabeyin bir köpeğe yaptığı işkenceye pornografinin her tür malzemesinin dedikodu furyası, film senaryosu gibi üzerimize boca edilmesiyle adeta örtüldü.

Evet, 8 yaşındaki Narin el birliğiyle katledildi. Bugün memleketin her bir köşesinde, özellikle de feodal değerlerin en baskın şekilde yaşandığı bölge illerinde her kız çocuklarının evlerinde dahi can güvenlikleri yok. Narin’in katledilmesiyle birlikte bütün yaşam alanlarımızı kuşatan erkek egemen aklın merkezine aileyi alıp içerisine kadınları ve çocukları hapsettiğini bir kez daha en somut biçimde deneyimliyoruz. Bunu deneyimlerken de kendi egemenlik alanlarını korumak dışında kadınların ve çocukların hayatlarını umursamayan devletin, bütün mekanizmalarıyla buraya özel çalıştığını unutup “Doğulu, Kürt, feodal, geri kalmış” gibi değerlendirmeler üzerinden kendimizi dışında tuttuğumuz bir yerden tüm bir bölgeyi yaftalıyoruz. Sanki tüm bu yaşananlar memleketin batısında yaşanmıyormuş gibi…

Narin’in ailesinin hayatını didik didik edip cinayet ile ilgili her tür senaryoyu kurarken, Tekirdağ’da istismara maruz kalan ve yaşam savaşı veren Sıla ile Narin’in yaşadıklarının ortak bir yerden beslendiğinin sorgulanmasının önüne geçilmeye çalışılıyor işte tam da böyle.

MÜNFERİT DEĞİL POLİTİK

Narin koskoca bir köyde belki de aile meclisi kararıyla katledildi. Neden katledildiği 21 Ağustos’tan bu yana hâlâ ortaya çıkmamış olsa da Güran ailesinin ve Tavşantepe köyünün arkasına aldığı güç, bu cinayetin örtbas edilmesi için her türlü hünerini sergilemiş gibi duruyor. Daha ilk günden arama çalışmalarına katılan aile üyeleri ve köylülerin bir süre sonra cinayet zanlısı olarak tutuklandığına, bu sırada delilleri karartmak için ellerinden geleni yaptıklarına, tüm kolluğu yanlış yönlendirip günlerce Narin’in bulunmasını engellediklerine memleketçe şahit olduk. Ailenin devlet erkanı tarafından “dost bir aile” söylemleriyle korunmaya çalışıldığını, ailenin ve köyün hakim siyaset ile kurduğu ilişki ağları üzerinden cinayeti gizlemeye çalıştığının emarelerini de görmüş olduk. Ailenin tutuklamalar sonrası yaptığı açıklama dahi acılı bir ailenin suistimal edilen, pornografikleştirilen, magazinel bir malzeme haline getirilen hayatlarına yönelik bir açıklama değil, devleti arkasına alarak ona ne kadar sadık olduğunu vurgulayan ve memlekete açıktan ayar veren bir açıklamaydı.

Ve tüm bunlar bize Narin neden öldürülmüş olursa olsun aslında yaşanan cinayetin politik bir cinayet olduğunu hatırlattı. Kaybettirme, ailenin korunması, iddia edilen siyasi ilişkiler, arama çalışmalarının şüpheli olan aile üyeleriyle yapılmış olması, herkesin her şeyi bildiği bir köyde Narin’in 19 günün sonra bulunmuş olması cinayetin münferit değil politik olduğunu bize yeniden gösterdi.

TÜİK verilerine göre Türkiye’de 2008-2016 yılları arasında 104 bin 531 çocuk kayboldu, 8 yıldır ise herhangi bir veri tutulmuyor ya da paylaşılmıyor. Yine eğitimin her alanında derinleşen sorunlardan nasibini ilk alanlar kız çocukları oluyor. Tasarruf tedbirleri kapsamında taşımalı eğitime vurulan darbe nedeniyle eğitim hayatından çekilen, bir öğün yemeği bile olmadığı için okula gönderilmek yerine evdeki emek sömürüsüne katılan, daha çocuk yaşta evlendirilerek istismara maruz bırakılan kız çocukları…

GÜVENLİK ÖNLEMLERİ KADINLAR İÇİN DEĞİL

Her gün bir kadın ya da çocuğun kayıp haberleri ile başlıyoruz güne. Özellikle Narin’in kaybettirilmesinden sonra açığa çıkan bunca şey, olağanüstü güvenlik önlemleri olsa da bu önlemlerin kadınların, çocuklarının hayatını korumak için olmadığını bir kez daha gösteriyor. Van’da kaybolan ve bu yazı yazıldığında hâlâ bulunmamış olan üniversiteli Rojin gibi.

Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Çocuk Gelişimi Bölümü 1. sınıf öğrencisi 21 yaşındaki Rojin Kabaiş’ten 27 Eylül’den bu yana haber alınamıyor. 25 Eylül Çarşamba günü okula kayıt yaptıran Kabaiş, 27 Eylül’de akşam yemeğinin ardından kaldığı yurttan ayrıldı ve bir daha geri dönmedi. En son annesiyle telefonda konuşarak markete gideceğini haber verdi. Kampüs sahiline gittikten sonra bir daha kendisinden haber alınamadı. Kabaiş'in kişisel eşyaları ise sahilde bulundu. Ailesi Rojin’in intihar etmiş olabileceğine inanmıyor. Arama çalışmaları boğulma ihtimali üzerinden sürdürülüyor. Ama söylediğimiz gibi burada önemli olan özellikle bölge illerinde, olağanüstü güvenlik önlemlerinin olduğu kentlerde dahi kadınların, çocukların can güvenliği yok. Kameralarla donatılan, kolluk güçlerinin her noktada cirit attığı bir kentte genç bir kadın bulunamıyor, korunamıyor. Güvenlik mekanizmaları kadınların, çocukların hayatını korumak için değil onları egemen zihniyetle baskılamak için kullanılıyor. Her yerde kameraların, kolluğun olduğu bir kentte, Dersim’de kaybettirilen ve akıbeti hâlâ bilinemeyen Gülistan Doku’yu hatırlayalım.

Memleketin tüm bölgelerinde ikiyüzlü cinsiyetçi bir kuşatma ile çevrelenmiş durumda hayatlarımız. Her geçen gün bizi daha da çevreleyen, daracık bir alana sıkıştıran bu kuşatmaya karşı ne yapacağız, bu kuşatmayla nasıl başa çıkıp kendimize güvende hissettiğimiz, rahat nefes aldığımız alanlar yaratacağız, hayatlarımızı daha güvenli biçimde nasıl sürdüreceğiz ve çocuklarımızın geleceğini garanti altına alacağız, bunları bir kez daha sorgulamaya, tartışmaya, çözüm yollarını birlikte bulmaya ihtiyacımız var.

Fotoğraf: MA

İlgili haberler
Türkiye'nin dört bir yanından kadınlar: 'Narin'in...

Türkiye'nin dört bir yanında kadınlar, Narin'in ölümünün sorumlularının bulunması ve cezalandırılmas...

Narin için de susmayacağız, Nurcan için de

Nurcan Arslan cinayetinde Yargıtay faile verilen cezayı 3. kez bozdu, Nurcan Arslan için adalet müca...

Rojin nerede?

Rojin kaybolduğunda yapılan açıklamalarda da insanlar arasındaki sohbetlerde de akla ilk Gülistan ve...