Kadın işçiler olarak gece gündüz demeden çalışıyoruz. Çalışmak için geceleri de sokaklarda olabiliyoruz; güvenli mi diye düşünmek aklımızdan geçemiyor. Geçim derdi var. İnsan gibi yaşayalım diye, çalışmak zorundayız. Çalışma koşturmacasında yaşayacak zaman kalmadığını ve sağlığımızdan olduğumuzu düşünemiyoruz.
Uzun zamandır çektiğimiz yoksulluk, bırakın insan gibi yaşamayı, toplumu altüst etmiş durumda. Hırsız birken bin oldu, açlar binken 10 bin. Geçinmek zor. Banka faizleri tefecileri, mafyaları geçti. Hoş, asıl mafya baştakiler oldu.
YARATILAN YALNIZCA YOKSULLUK DEĞİL
Biz sıradan insanları maşa olarak kullanıyorlar. Adamını bulanlar, işini yaptırıyor ömür boyu. Çok üzgünüm ama bu gerçeği herkes biliyor; adamın varsa bir yerde çalışabiliyorsun. Bu sistem belediyelerde daha çok işliyor tabi. Büyük başlardan tutun sıradan insanlara kadar hep bir adam bulmaca… Adamın varsa işin yürür; hastane işin olur, tanıdık ararız; işsiz kalırız, torpil yapacak adam ararız; normal yolla hiçbir işimiz olmaz.
Bu gidişle filmlerdeki gibi zombileşeceğiz. Her yerde şiddet, her yerde cinayet... Her gün duyuyoruz eşini öldüren, yolda “Kafam iyiydi” deyip ana kızı bıçaklayan…
Çok trajik sebeplerden ölümler yaşanıyor. Çocuklarımı okutuyorum ama hiç gözüm kalmadı eğitimde. Çünkü önce hayatta kalmalarını istiyorum. Hoş, okuyan onca gençlerimiz işsiz. Eskiden “önce eğitim” derdik, “Mesleğiniz olsun” derdik. Şimdi önce, “Ekonomik olarak ayakta durun” diyoruz.
İnsanlar karnımız doysun da isterse AKP gelsin diyebiliyor. Halbuki yaratılan sadece yoksulluk değil bu bilinçsizlik, bunu anlamıyorlar.
‘BU HAYAT DEĞİL!’
Gelelim belediye çalışma sistemine. Sahada çalışan kadınlar var. Ayda bir regl iznimiz var. 8 Mart’ta 1 gün izinliyiz. Mücadeleyle kazanıldı bu haklar. Ama kimse haklarını nasıl aldığını bilmiyor. Seviniyorlar sadece “izinliyim” diye.
“Ne istiyorsunuz?” sorusuna -o kadar yoksulluk var ki- “Çok şükür ne isteyelim işimiz var” diyorlar.
Haftada 45 saat çalışıp, geçim derdi nedeniyle 45 saat üzerine mesaiye kalıyorlar. “Şükür” diyorlar, “aç değiliz.”
Hayat sadece karın doyurmak değil bana göre. Dışarıda okuyan çocuğumu görmeye gidemiyorsam, evladımı sadece okul tatilinde geldiğinde, yılda iki sefer görebiliyorsam bu hayat değil!
Ben burada parasız kalsam da okur çocuğum, gönderirim harçlığını. Ama bu yaşam değil!
Çocuklarımı alıp bir sinemaya gitmeyeli 5 yıl olmuştur. Ayda bir sefer çocuklarımla yemeğe gitmek mi, nerede! Bir de ben tek ebeveynim, eşimden ayrıldım, 2 çocuk okutuyorum. “Hayat size güzel” deniyor da bu değil ki hayat. Ben ayda bir pazar çalışmıyorum. Bu ay 31 gün çekiyor ve ben bir pazar günü evde kaldım. Artık yorgun düşüyoruz, yaşımız 40 ama hayat bitmiş, sağlığımız yok. Tek yaptığım çalışmak; kiranı, faturalarını, okul masraflarını ödeyebiliyorsan hayat güzel diyoruz.
Belediye emekçileri, “Çalışma saatleri haftalık 40 saate düşürülsün” diyemiyor. 45 saat çalışıp, üstüne 30 saat mesai yapıyor. Fazla mesai ama iyi para alınıyor. Yoksulluk insanlığı öldürdü. Köleler yarattı. Faturaların, kiraların kölesi olduk. O nedenle başta 1 Mayıs olmak üzere, ekonomik taleplerle beraber insanca yaşam istemek zorundayız. Bunun için mücadeleyi örgütlemek zorundayız, en başta da biz kadınlar…
Fotoğraf: Evrensel
İlgili haberler
Çankaya Belediyesi işçisi bir kadın: Sendikacılar...
Çankaya Belediyesi işçileri, Genel-İş Ankara 1 Nolu Şube Yönetiminin imzaladığı ek protokole tepki g...
Genel-İş üyesi işçiler iş bıraktı| Buca Belediyesi...
İstanbul, Ankara, İzmir başta olmak üzere birçok belediyede iş bırakan Genel-İş üyesi işçiler ‘gerçe...
Bakırköy Belediyesi kaş yaparken göz çıkardı, aş e...
Bakırköy Belediyesi, deprem bölgesiyle dayanışma gösterdiğini söylerken Bakırköy’de ihtiyaç sahipler...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.