DERGİMİZDEN

Salgın süreci işsizliği, şiddeti, yoksulluğu artırırken devletten bir gıdım destek göremiyoruz. Ama kadınların dayanışması tüm zorluklara karşı güç veriyor hepimize.

Mecburuz çalışmaya, paran olsa evde de hayat olur. Ne pişireceğiz derdin olmaz. Ama bugünler de geçecek diyerek umudumu yitirmemeye çalışıyorum. Her karanlığın bir aydınlığı vardır.

Hayatlarımızı tümden değiştiren pandemi, kimimiz için ailemizi bile daha yakından tanımamızı sağlıyor, dayanışma ruhunu güçlendiriyor...

Hürrem Sultan’ın “yiyip” uyuyakaldığı, Macar kraliçesi Elisabeth’in güzellik sırrı, Kölnlü girişimcilerin icadı, salgının baş düşmanı kolonyanın dedikodulu tarihine hoşgeldiniz!

‘Hepimizi açlık ve ölüm arasında bırakıyorlar. İnsanlar açlıktan korktuğu kadar ölümden korkmuyor. Ben de öyle, işsiz kalmaktansa ölüm riskini göze alıp gidiyorum işe, çünkü ihtiyacım var.’

Yurtiçi kargo işçisi bir kadın: “Bu kadar çalışmamıza rağmen patron evinde oturuyor, biz saatlerce bunca kötü koşullarda çalışmak zorunda kalıyoruz.”

Bu süreçte biraz olsun sendikaların sesinin çıkmasını istiyorum. Benim en önemli talebim işçileri mağdur etmeden, çalışmayı yasaklasınlar. Üretim durmazsa bu hastalık bitmez.

Eskişehir Organize Sanayide metal işkolunda çalışan kadın işçiler, korona günlerinde artan masraflara da, işte ve evde daha fazla çalışmaya da öfkeli...

‘Çalışmak zorunda bu kadın nasıl geçinecek, evde de kalamaz hiçbir güvencesi yok. Hükümet bağırıyor “dışarı çıkmayın” diye o zaman bu kadınlara bakacaksın doyuracaksın, yiyecek ekmek vermelisin.’

Koronavirüs sürecinde Bursa’daki işçi kadınların yoksullukla başı dertte. Ücretsiz izne çıkarılan kadınların bu yıl patronları Ramazan erzaklarının ödemesini dahi kesti.

Market işçisi Aslı korona günlerinde ‘Süt iznimi bile kullanamıyorum, 12 saat çalıştığımız oluyor” diyor ve ekliyor: ‘Karantina bitsin birlikte arayacağız hakkımızı’.

Unorthodox bir kadının dönüşüm ve direnç hikâyesini sorunların kaynağını işaret ederek anlatıyor ve bize bir şey soruyor: Daha ne kadar itaat etmeliyiz?

Şiddetsiz, güvenli bir yaşam, umutlarımızın yeşerdiği bir gelecek için... Haklarımız için... Yoksulluğun, açlığın, tarihe karışması için...

Ağır yoksulluk, savaş koşulları, kapitalist ülkelerin baskısının olduğu koşullarda dahi tarihe önemli bir deneyim bırakan Sovyet sisteminin salgınlarla ve hastalıklarla mücadelesinden örnekler…

Duyduklarımızın, izlediklerimizin çok daha kötüsü. İlk günden beri en önde olan sağlık emekçileri virüsün yanı sıra şiddetle, ekipman yetersizliğiyle ödenmeyen ücretlerle karşı karşıya kalıyorlar.

İran korona salgınının en çok can aldığı ülkelerden biri. İşsizliğin çığ gibi büyüdüğü ülkede kadın emekçiler açlıkla burun buruna. İranlı E. Ava, İranlı kadınların yaşama mücadelesini anlatıyor.

Kara veba gibi çağın öne çıkan krizlerini oluşturan salgın hastalıkların cadılardan kaynaklandığı öne sürülüyordu… Peki kimdir bu cadılar?

Ailelerinden uzakta okuyan, koronavirüsü sonrası ailelerinin evine dönmek zorunda kalan kadın öğrenciler neler yaşıyor? Fırat Üniversitesinde okuyan kadın öğrencilerden dinleyelim cevabı...

Korona sonrası dükkanını kapatan ve tekrar dükkanını açmayı bekleyen Nesrin’in sonrası için pek çok sorusu da var: ‘Dükkanları açtıktan sonra hangi koşullarda, hangi kurallara göre çalışacağız?’

Eşim bir tekne içerisinde 50-60 kişi burun buruna çalışıyor. Hiçbir önlem yok. Biz evde sabahtan akşama kadar ellerimizi yıkasak ne fayda?
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.