işçi kadın
Avrupa’da ‘İpek manastırları’ ebeveynlerinin izniyle ve kilisenin onayıyla çalışmaya giden genç kızları topladı. “Vasıfsız ve uysal” kızları, “yollarını şaşırmamaları” için denetliyordu. Ya sonra?
‘Çıkarlarımız ortak, ama iş siyasete gelince anlaşamıyoruz. Yanına bir de din faktörü eklenince iyice bölünüyoruz.’
Günay Kılıç’ın darbedilerek işten atıldığı Kanatçı Haydar önünde eylem yapıldı.
Metal işçisi Zekiye ‘Eskiye göre kadınların çalışma oranı artmış görünüyor; güzel. Ama neden? Eskiden geçinmek daha kolaydı, şimdi yetmiyor. Kadınlar çalışıyor yine yetmiyor’ diyor.
Herkesin evini pırıl pırıl yapan temizlik işçisi kadınlar kendi yaşamlarını anlatıyor… Kendi evleri nasıl, çocukları nasıl büyüyor, çalışma koşulları nasıl?...
Organize sanayi bölgelerinde çalışan kadınlar dertli: Çalışma koşulları ağır, iş güvencesi yok, sendika resmen hayal!
Çocuk, genç, yaşlı, göçmen, mülteci... Sömürünün alabildiğine yoğunlaştığı Çağlayan’daki atölyelerde en çok duyulan söz ‘Yorgunum’. O yorgunluk işçileri hayal bile kuramaz hale getirmiş.
İzmir’de işçi kadınlardan 1 Mayıs çağrısı: ‘Dört duvar içinde sıkışıp kalmamalıyız, biraz cesaretle, dayanışmayla yapamayacağımız şey yok. Kadın erkek eşitliğini haykırmalıyız her yerde.’
1 Mayıs yaklaşıyor. Ama patron izin vermediği için 1 Mayıs’a katılamayacak olan bir kadın işçi taleplerini anlatıyor...
Analık izni sonunda işe başlayan kadın işçinin görevi ve görev yeri sırf analık izinlerini kullandığı için değiştirilemez. Kadın işçiye ayrımcılık yapılması mevzuata aykırıdır.
Bir işçi kadının çağrısı: Ben bütün işçileri ve kadınları işsizliğe, hayat pahalılığına, OHAL’e ve savaşa karşı bu karanlık gidişe dur demek için mücadeleye, dayanışmaya ve 1 Mayıs’a çağırıyorum.
Gebeliğin tespit edildiği tarihten çocuk bir yaşına girene kadar geçen süre zarfında kadın işçiler gece vardiyasında çalıştırılamaz.
Tekstil işçisi kadın anlatıyor: Koşullarımız kölelik desem abartı olmaz. Ustabaşı bize diyor ki ‘Hamileyim, doğuruyorum, aybaşı oldum diye sakın yanıma gelmeyin yakarım, sonunuz kapının önü olur’.
6 ay önce doğum yapan tekstil işçisi anlatıyor: ‘Hijyenik bir soyunma odası yok, kreş yok. Çocuğu emzirmeden işe geliyorum. Sütümü tuvalette sağıyorum. Şef uzun kalıyorum diye beni tehdit ediyor’
Güzel kardeşim sen bu reklamı yapmışsın eyvallah da ne olacak bu ağır çalışma koşulları, bunlar için de elinizde uygun ped var mı?
1 Mayıs yaklaşırken Çiğli’de bir araya gelen kadınlar çağrı yapıyor: ‘Her yeri 1 Mayıs alanına çevirelim.’
İsveç İşçi Sendikaları Konfederasyonu, her on kadın işçiden birinin işyerinde cinsel tacize uğradığını açıkladı. En fazla tacize uğrayanlar ise güvencesiz çalışan kadınlar.
İşyerinde 100’den fazla kadın işçi varsa emzirme odası zorunludur. Olmasa bile emzirme odası mescide dönüştürülemez, mescit emzirme odası olarak kullanılamaz.
Yine bir okurumuz hamile olduğu için işten çıkarılmış ve performans gerekçe gösterilmiş. Okurumuz arabulucuya gitmiş. İşte dikkat edilmesi gerekenler…
Toplantıya katıldığım günden beri düşünüyorum. Ezilen büzülen, hor görülen bir işçiyim ben. Bu ülkede emekçiler, üretenler neden hep eziliyor?
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.