DERGİMİZDEN

Yaşanabilir kentler, kentte yaşayanların ihtiyaçlarını temel alan yerel yönetimler ile mümkün olacak.Bunu da hayatın her alanında kurduğumuz, kuracağımız örgütlülüklerle başarabiliriz ancak...

Konteyner kentlerde yaşam mücadelesi veren kadınlar ne gibi zorluklarla karşı karşıya kalıyor, gelin görelim.

‘Bütün boş alanlarına AVM ve yüksek katlı lüks binalar diktiniz. Bizlere deprem zamanında toplanacak alan bırakmadınız. Şimdi kalkmış, akıl tutulması vaatler sıralıyorlar.’

‘Kapıları yandaşa değil halka açılan kurumlar olsun. Karar vericiler kişi değil halk olsun. Halk sandığa attığı oyuyla yetkiyi kendine vermiş olsun…’

Kendimden geçtim ama çocuğum için her an deprem olacak kaygısı yaşıyorum. Belediye binalar sağlam mı diye inceleme yapmıyor. Yapsa da ev çürük çıkarsa nereye gideceğiz?’

‘Başta, depremzede olduğumuz için herkes bize kapılarını çok rahat açarken artık durum değişmişti. Hem dilimiz farklıydı, hem kimliğimiz.’

‘Rantçı değil emekten yana bir belediye için, kim nerede aday olacaktan ziyade birlikte nasıl yöneteceğimizi tartışmalıyız.’

Ankara, Etimesgut İlçesine bağlı Oğuzlar ve Sincan ilçesine bağlı Ertuğrulgazi mahallelerinde kadınlara yerel yönetimlerde taleplerini sorduk.

‘Akçakonak benim doğduğum, büyüdüğüm köy. Köyümü çok seviyorum. Köyümdeki birçok eksiğin giderilmesi için mücadeleye hazır, ilk kadın muhtar adayıyım.’

Ankara Batıkent, İlkyerleşim Mahallesi’nin muhtar adaylarından biri de kamu emekçisi olan Hatice Meydan: ‘Tüm sorunları kadınlarla birlikte çözeceğiz’

AKP’nin İstanbul Büyük Şehir Belediye adayı Murat Kurum’un karnesinde tek şey var: rant ve yıkım.

‘Kadınlar istekli ama alan yok. Bir kurs, bir sosyal alan, bir kütüphane, bir park yok. Şimdi sıvıyoruz kolları mahallemizi daha yaşanılır yapmak için.’

‘Devlet dul ve yetimlerin maaşına yeteri kadar zam yapmıyor... hep aza kanat etmemizi söylüyor. Yapabiliyorlarsa kendileri geçinsin, bakalım.’

Kesilen aylıkları için CİMER’e, valiliğe ve sosyal hizmetlere başvuran engellilerin taleplerine kulak kapatıldı.

Boşanmış ve boşanma sürecindeki kadınlar fabrikalarda, mahallelerde taciz ile mücadele etmek zorunda kalıyor. Ancak bu süreçte yalnız değiller, diğer kadınlarla dayanışmayı sürdürmeye çalışıyorlar.

‘Asgari ücretle geçinmeye çalışmanın bu kadar zor olduğu bir dönemde dul ve yetim maaşıyla geçinebilmek ya da bu parayla geçinenleri düşünen yok’

8 Mart Dünya emekçi kadınlar günü yaklaşırken yoksulluk ve eşitsizlikleri yeniden üreten, sömürü çarkına çomak sokacak ve o çarkı kırıp dağıtacak birlikleri kurmak için mücadelemiz var!

Her gün yüzlerce işçinin zorla gece 3’e kadar çalışması, sosyal hayatının yok oluşu, ailesinin yüzünü görememesi kadar acınacak bir halde çalışmaya mahkum bırakılması çok zordu

Tekstil işçileriyle sohbetimizde bir soruyu ortaya atıyorum: 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü deyince ilk aklınıza gelen ne?

‘Sendikal bürokrasi var diye sendikasızlığı tercih etmek değil, sendikaları taleplerimizi kazanmada bir araç olarak nasıl değerlendireceğimize dair adımlar atmaya ihtiyacımız var.’
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.