MEKTUP
Zuhal Güneş 2016 yılında genel müdürü tarafından tacize uğradı. Susmadı, mücadele etti ve dava açtırdı. Sonuç ‘delil yetersizliğinden beraat’ oldu. Ama Zuhal mücadelesinden vazgeçmiyor.
Bir işçi kadın ne kadar da net özetliyor işçilerin durumunu: “İki yılda öğrendiğim bir çok şey var. Mesela işin işçiden daha önemli olduğu. İşçi teknolojik makineden daha ucuza mal olduğu.”
İşçilerin arasında geçen referandum sonrası sohbete ortak olalım. “Evet diyen işçi üç kat mücadele etmeli çünkü bu gücü siz verdiniz”, “18 yıldır çalışıyorum tazminatımı kimseye yedirmem merak etme.”
Mahnaz İranlı bir Kürt. 5 yaşında ülkesini terk etmek zorunda kaldı. Irak, Türkiye, Danimarka, İngiltere’de geçen mültecilik ona koca bir “yurtsuzluk” hissi bıraktı. İşte kendi kaleminden o hikaye...
Metal işçisi bir kadın yazdığı mektupla özetliyor 1 Mayıs’a giderken talebini: İnsanca yaşam, insanca ücret ve yaşam güvencesi olan kıdem tazminatına dokunulmaması.
"Çalışma Bakanlığının iş güvencesini kaldırmaya yönelik yoğun çalışmalar yaptığı haberleri çıkıyor basında. Sorunlar giderek artıyor."
Fazla mesailerden, gece vardiyalarından sonra eve dönüşlerimizde o ıssız sokaklardaki yaşadığımız korku, şeflerin ettiği hakaretler, sürekli “işten atılırım” korkusuyla yaşamamız...
Bursa'da bir işçi kadın fabrikada herkesin aklında tek soru olduğunu söylüyor: "Bu şekilde ülkeyi nasıl yönetecekler?" Sağlık emekçisi ise hayırcıların gururlu evetçilerin sessiz olduğunu anlatıyor.
Balıkesir Altınoluk’ta geçtiğimiz hafta bir kadın cinayeti yaşandı. 22 yaşındaki Pınar kocası tarafından katledildi. Katil koca hâlâ kaçak. Pınar'ın ailesi ise kadınların desteğini bekliyor.
Referandum bitti ama tartışmaları hemen bitecek gibi değil. Çarşı, pazar, sokak her yerde referandum sonuçları tartışılıyor. Kartal pazarından bir tartışma...
"Referandum boyunca bize özgürlük vaat edenler acaba nasıl bir özgürlüğü kast ediyor? Size kendi iş yerimde biz kadınların özgürlük ortamını anlatmak istiyorum..."
Sincan OSB’den bir işçi kadın ses veriyor mektubuyla. Hayır demek için çok nedeni var. O ne canı çıkana kadar çalıştırılmak istiyor ne de haklarının elinden alınmasını...
Çocukluk pencereden oynayan çocukları izlemekti. Biri çocukluğumu aldı. Büyüyünce anlayacak, büyüyünce öğrenecektim. Öyle söylemişti annem. Tecavüz ne ki anne?
Esenyalı'da kimliği belirsiz bir erkek kadınları taciz ediyor. Otobüste ya da durakta adres sorma bahanesiyle yaklaşıyor adam. Tacize uğrayan bir işçi kadın yazdı bu mektubu, sesini duyurmak için.
Gece geç saatlere kadar çalışıp eve kendimizi attığımızda ardımızda neler mi bırakıyoruz? Patron ve müşteri bakışları arasına sıkışmış bedenlerimiz, peçetelere yazılmış notlar, bizi takip eden araçlar
Eşinden ve kayınvalidesinden yıllarca şiddet gören Nazlı'nın canına tak etme ve kendini bulma hikayesi bu.
Mizgin Ekmek ve Gül'ün değiştirdiği, Ekmek ve Gül'ü değiştiren kadınlardan biri. Onun hikayesi, bugüne kadar yolu bizimle kesişen pek çok kadının kadın dayanışmasıyla değişen yaşamının bir özeti gibi.
Mizgin yazdı: "Ekmek ve Gül varolduğu sürece benim gibi bir çok arkadaşım hem yalnızlığından kurtulacak hem de paylaştıkça kendilerini tıpkı benim hissettiğim gibi güçlü hissedecekler."
Uzun süre işsiz kaldı, ev işçiliği yaptı, ekonomik zorluklar yüzünden boşandı, çocuklarına tek başına bakıyor. Tüm bunları şimdi önüne 'evet-hayır' çıkaranlar baştayken yaşadı. Ve soruyor...
Bu sözler Çekmeköy'de bir tekstil atölyesinden referandum tartışmasında Ezima'nın ağzından dökülüyor.
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.