Eski eş şiddeti ve tehdidine maruz kalan kadın adalet istiyor!
Evliliği boyunca kızı ile birlikte kocasının şiddetine maruz kalan Durgül Yazıcıoğlu anlattı. Durgül, kızının velayetini almaya çalışan eski kocasının şiddetinden ve tehditlerinden hala kurtulamadı.

2011 yılında Alpay Kars ile birbirimizi severek evlendik. Evlendikten bir müddet sonra kendisinde alkol ve öfke kontrolü problemi olduğunu fark ettim. 5 aylık hamileyken bir tartışma sonucunda beni yerde tekmeledi, ilk fiziksel şiddetimi böyle gördüm. 2012 yılbaşı gecesi sırf gece 12’ye kadar misafir olmak istemediğim ve yaşam tarzını çok da tasvip etmediğim bir arkadaşının evinde girmedik, evimize döndük diye henüz bir yaşında olan kızımın yanında yumruklanarak şiddete uğradım. Bu iki olayda da çok alkollü ve kendini kaybetmiş haldeydi. Her şiddetinin ertesi günü “Nasıl yaptığımı bilemiyorum, özür dilerim “ diyerek ağlayıp ayaklarıma kapanıyordu.

Alkol ve öfke kontrolünün yanına günbegün bozulan psikolojik durumu ve dengesizliği de eklenmişti. 2014 yılına girdiğimizde maddi durumumuz gittikçe bozulmuştu. Bulduğu her parayı son kuruşuna kadar içkiye yatırıp sürekli intihar etmekten bahsediyordu. Hiçbir işte sürekli çalışmıyor, “Sen çalış ben evde çocuk bakarım sadece bana 70’lik rakı getir” diyordu. Bitmek bilmeyen tartışmalar yaşıyorduk. Bulduğu tüm işlerde, sosyal hayatında, eczanede, trafikte, mahallede komşuyla herkesle tartışıyor, hakaret ediyor ve tehdit yağdırıyordu. Hepsi mahkemeye yansıyan bu olaylardan iki adet sabıka kaydı vardı ve para cezası almıştı. Maaşımın bir kısmı onun içkisine bir kısmı da onun hakaret ve tehdit davalarından aldığı para cezasına gidiyordu.

Bana sürekli psikolojik şiddet uyguluyor, küçümsüyor, hakaret ediyordu. Sırf kızım için bu yaşama katlanıyordum. Eylül 2014’te yine çok alkollü olduğu ve benim işten döndüğüm bir gün, kızım uykudayken beni yumruklayarak, tekmeleyerek dövdü.

Artık canıma tak etmişti, ertesi sabah ilk işim hastaneye gidip darp raporu alarak cumhuriyet savcılığına suç duyurusunda bulunmak oldu. Şikayetim sonucu 3 ay evden uzaklaştırma aldı. Fakat araya büyüklerin girmesi ve “psikolojik tedavi alacağım” dediği için onu tekrar affettim. Hatta birlikte aile pedagoguna, aile seanslarına, psikologa ve psikiyatriye gittik. Bir süre sonra doktoru etkisi altına alıp bana çok fazla ilaç yüklemesi yaptıkları için artık bu tedaviyi reddettim. İş öyle bir hal almıştı ki; seanslarda psikiyatra hakkımda olmayan davranış bozuklukları söyleyip gereksiz yere ilaçlarımın çoğaltılmasına sebep olmuş, bir ilaç kullanırken üç ilaç kullanır duruma gelmiştim.

2015 yılının Babalar Günü’nde denize gitmiştik, uyarılarıma rağmen gün boyu içtiği yetmiyormuş gibi arabada da içki içmeye devam etmişti. Yılbaşı gecesi gittiğimiz arkadaşına bir olayı bahane ederek aynı akşam yine gitmiştik. Ve orada da içmeye devam etmişlerdi. Eve gitmek istiyordum. Alkollü bir şekilde araç kullanırken ve ben bu yaptığını tasvip etmediğimi söylerken kızımın ve benim canımıza kast ederek küfürler, hakaretler ve beddualar eşliğinde içinde bizim olduğumuz aracı uçuruma sürmüştü. Son anda manevrayla dönmesi ile canımızı zor kurtarmıştık. Bu olay sonrasında hakkında tekrar şikayette bulundum ve 1 ay uzaklaştırma cezası aldı. Aynı ayın sonunda anlaşmalı olarak boşandık ve aile mahkemesi kızımın velayetini bana verdi. Ve ben boşandıktan sonra Antalya'ya taşındım.


Bu dönemler içerisinde kendisi alkollü olarak ilaç alarak intihar girişiminde bulundu. İntihara her zaman meyili vardı. Fakat bir yıl kadar sonra kızımın babasız büyümesini istemediğim için ve örnek bir ebeveynlik sürdürelim diye Bodrum'a tekrar taşındım. İki yıldır Bodrum’dayız. Kızımın tüm masraflarını tek başıma görerek yaşıyoruz. O sürekli kayıt dışı işlerde çalışıyor kızıma nafaka ödememek için. Mart 2018’de şuan kayıt dışı çalıştığı firmanın Sırbistan - Karadağ’daki şubesinden iş teklifi aldığını, yurtdışına gideceğini ve giderken de kızımızı da götüreceğini, bu ülkenin yaşanmaz olduğunu ve kızımızı Avrupa'da büyüteceğini söyleyip velayeti istedi. Ben buna karşı çıkınca “Bak gör nasıl velayeti alıyorum” diye tehditlerde bulundu. Nisan 2018’de kızımın sağlık masrafı ile ilgili aramızda çıkan tartışma sonucu ‘boşandığımız halde’ kızımın gözü önünde ve sokakta bana iki yumruk atarak ve arabayı geri geri sürüp bana çarparak canıma kastetti.. Bu konuyla ilgili şikayette bulundum ancak savcı tarafından darp raporum gerçekçi bulunmadı ve ne koruma kararı ne de uzaklaştırma çıktı.

Bodrum aile mahkemesinin bu kararına itiraz etmeme rağmen şikayetim Asli Hukuk Mahkemesi tarafından bir daha itiraz edilmemek üzere kapatıldı. Fakat soruşturma dosyam savcıda hala açık halde bekletiliyor. Tüm bunlar sürerken kızımı karar gereği 1-31 temmuz tarihleri arasında babasına teslim ettim. Teslim ederken de “Hiç olmazsa beni kızımla görüntülü görüştür” dememe rağmen “olmaz” diyerek kestirip attı. Anne özlemine 12 gün dayanabilen kızım,”Beni anneme götür, annemi çok özledim” deyince kızımı bana getirdi. O gece kızımla çok mutlu çok duygusal anlar yaşadık, saatlerce sarıldık güldük, ağladım özlemden. “Anneciğim beni babama verme, sensiz yaşayamıyorum, babam bana bağırıyor, seni çok seviyorum, lütfen” diye ısrarlarda bulunmasına rağmen ertesi sabah kızımı babasına vermek zorunda kaldım.

O gün babası Alpay Kars, kızımı bir erkek arkadaşının oteline bırakmış... (Ki ikazlarıma rağmen, ne kadar yakın olursa olsun, hiçbir erkek arkadaşıyla kızımı yalnız bırakmamasını istememe rağmen). Kızım, havuzda sırtını vurup sırtını yaralamış. Kontrolsüz ve gözetimsiz bırakıldığı için bunun olması çok normal. Fakat çocuğumu önce Devlet Hastanesi'ne götürüp darp raporu almış sonra da jandarmaya giderek hakkımda mesnetsiz ve acımasızca şikayette bulunmuş: “Annesi kızıma şiddet uyguluyor” diye... Ertesi gün bu darp iftirasına karşılık ve darp raporuna itiraz etmek için tekrar Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulundum. Şiddet ile ilgili soruşturmam, darp soruşturması ve suç duyurum Bodrum adliyesinde aynı savcıda. Ne olacak bilmiyorum, bu hususta Bodrum adliyesinin bir beyanı olmadı maalesef. Alpay Kars, darp iftirası attıktan sadece bir hafta sonra bana velayet davası açtı. Ablasının minnet borcu olan öğrencisini ve bir avukatı kendine vekil tayin ederek kızımı elimden almaya çalışıyorlar. Görmeyeyim diye yaz okuluna devam eden kızımı okuldan dahi aldı ve okul yönetimiyle annesine çocuk gösterildi diye kavgalık oldu.


Babası nafaka ödemediği halde sırf beni ekonomik zarara uğratmak ve işimden etmek için kendisine kefil olduğum bir kredi borcunu ödemiyor diye tarafıma icra davası da başlatıldı. Bunların kızımın velayetini almak için yapıldığını anlamak için çok akıllı olmaya gerek yok. Beni ve kızımı maddi, manevi, fiziksel olarak sürekli şiddete ve baskıya tabi tutan bu adamın entrikalarının görülmesini istiyorum hukuk tarafından. Bu zamana kadar mali durumu ve devam eden ekonomik davaları sebebiyle ona iyi niyet gösterdim ve nafaka talebinde bulunmadım. Fakat bitmek bilmeyen fiziki, sözel ve eylemsel saldırıların ardı arkası kesilmedi. Bu süreçte ben be kızım manen ve madden çok zarar gördük. Bu sebeple kendisine iştirak nafakası ve çocukla ilişkisinin yeniden düzenlenmesi davası açtım. Birkaç tane iftira, darp, şiddet ve hakaret içeren soruşturmam var. Bu soruşturmalar ve tüm davalar adli tatil nedeniyle henüz görülmedi. Ama önümüzdeki süreçte hızla görülerek adil bir biçimde sonuçlanmasını istiyorum.


Çok yoruldum ve çok yıprandım ama kızım mevzu bahisse sonuna kadar gideceğim. O son da kızımın sevgisiz, sanatsız, sporsuz, alkol, şiddet, hoşgörüsüzlük, despotluk dolu bir ortamda büyümesine engel olmak.

Artık adaletin benden, ezilenden, öteki olandan yana olmasını ve tabii ki bu erkekliğin cezalandırılmasını istiyorum. Hukukun artık güçlüden yana değil, kendi ayakları üzerinde durabilen kadınların yanında olmasını istiyorum. Sivil toplum ve kadın örgütlerinin, insanların bana destek olmasını istiyorum.

Erkek, maalesef boşanmış da olsanız hayatınızdan çıkmıyor. Kızınızın babalığı üzerinden meşruluk kazanarak, boşanmış olsanız dahi; şiddet ve baskıyla, yalanla dolanla tahakkümü sürüyor o erkeğin hayatınızda. Özellikle yalnız annelerin en büyük sorunu tüm toplumsal yapılar dahilinde, boşanmış eşin, ailenin, işyerinin, okulun dahi iktidar alanı olması.

Mücadele edilmesi gereken çok yapı, savaşılması gereken çok cephe var. Bu kadar mücadelenin içinde, hukukun haklılığımıza istinaden yanımızda olmasını istiyorum. Ve aynı durumda olabilecek diğer kadınlara, sözlerimle cesaret vermek istiyorum. Susmasınlar, haklarını ancak konuşarak ve eyleme geçerek edinebilirler. Kadınları erkeklerden koruyacak olan erkekler değildir, onları erkeklerden koruyacak olan yine kendileridir. İçlerindeki güce, inansınlar.

Umarım her geçen gün kadınlar ve çocuklar açısından daha yaşanılır bir dünya olur. Ben kendi nezdimde bunu başarıyor olmakla uğraşacağım. Bu uğraşımda bana destek olan, destek olacak olan tüm kişi ve kurumlara teşekkür ederim.

İlgili haberler
Şiddete uğradı, polise gitti, polis şikayetten vaz...

Manisa’da 13 yıllık evliliği boyunca uğradığı şiddete dayanamayıp, eşini şikayet etmek için karakola...

Şiddetten kurtulmak isteyen kadınlar devlet eliyle...

Mor Çatı şiddete uğrayan 1001 kadın ve çocukla yaptığı görüşmeleri raporlaştırdı. Rapor, şiddetten k...

Yerli ve milli şiddet

Dün ‘ihtiyaç’ olan bu yasanın, şiddetin katlanarak artageldiği bu günde neden ihtiyaç olmaktan çıktı...