Bu anı Nuray'ın aklında dergimizdeki bir yazıyı okurken gelmiş ve vakit kaybetmeden bizimle paylaştı. Eminiz siz de yazıları okurken aklınızdan pek çok şey geçiriyorsunuz. E hadi, siz de paylaşın!

Evlerindeki sobayı bile komşuların yardımıyla alabilen Fethiye odun ve kömür alamadığından dolayı o sobayı yakamıyor bile.

Satı, Leyla ve Aysun, İstanbul’un İkitelli bölgesinde yaşayan ve Türkiye’deki pek çok kadın gibi bu sorunlarla başa çıkmaya çalışan kadınlar. Ne olsaydı yaşamları daha iyi olurdu?

Hayatımız hep bir şeylerden kısmakla geçti, artık çocuklarımızın beslenmesinden de kısmak zorunda kalıyoruz. Çünkü açlık sınırının altında yaşıyoruz. Bizim çocuklarımızın da hakkı sağlıklı beslenmek…

Eskiden Mamak Çöplüğü olarak kullanılan ve zemindeki metan gazı birikimi nedeniyle tehlikeli olan alana belediye, itirazlara rağmen bina dikmeye başladı. Kadınlar isyanda!

‘Şiddet, daha çok çalışma, daha çok üretim için baskı aracına dönüşür; bu sistemin devamlılığını sağlayan en önemli araçlardan biri haline gelir. Digel’de olanlar da esas olarak budur.’

Sezonluk işçi olan kadınların en önemli sorunu güvenli çalışamamak ve düşük ücret. Tüm yıl, güvenceli çalışmak isteyen kadınların ortak talebi ise geçinebilecek bir ücretle refah bir hayat sürmek.

Temmuz ayı boyunca belediyenin İZELMAN kreşleri kapalı olduğundan küçük çocuğu olan ve bırakacak bir yeri olmayan kadınlar için daha zor bir ay olacak.

‘Yaz bizim için hayal’ diyen genç kadın işçiler. Yazın çalıştıkları atölye ve fabrikalardaki koşullarını aktarıyor…

Açık söyleyelim; pandemi döneminde kendini yalnız hissetmeyen bir tek kesim varsa o da sermayeydi. Onların “biz”i kendilerinden ve sermayeden ibaret!

‘Kadın ve çocukların yaşam hakları ellerinden alınırken salon etkinliklerinden ziyade, kadınların 8 Mart’ta güvenceli iş, eşit ücret talepleriyle daha çok alanlarda olması gerekiyor.’

Şimdi insanca yaşayacak ücretler için, çalışma saatlerinin ve koşullarının iyileştirilmesi için, vergide adaletin sağlanması için bulunduğumuz her alanda bu mücadeleyi yükseltme zamanı.

Ankara’dan bir eğitimci, kendi öğrencilerinin okuldan kopuşuna dair gözlemlerini ve Milli Eğitim Bakanının karma eğitimi hedef tahtasına oturtmasına dair öğretmen arkadaşları ile sohbetlerini yazdı.

AKP’nin ihtiyacının bir yanı ucuz emek sömürüsünü çocuklara kadar indirecek bir eğitim sistemiyken, diğer yanı siyasal gericiliği besleyecek şekilde eğitim sistemini şekillendirmekti.

Buluşmamızda heybemiz çok dolu. Çocukların çeşitli ihtiyaçları, okullardan gelen ihtiyaç listeleri ve yaşadığımız yoksulluğun, sıkışmışlığın sorumlularına duyduğumuz öfke bu heybedeydi.

OSB’de 5 fabrika ve işletme hariç hiçbirinde sendika yok. Patronların tercihi de sendika olmaması zaten. O yüzden özellikle de kadın işçilere sendikadan uzak durmaları tavsiye edilir.

Adana’da otobüs durağında Emine ve çocuğuyla tanıştık. Hava sıcaktı, sohbet koyuydu. Emine EYT’li ama derdi çok…

Dünyada kadınlar arasında yüzde 30’luk oranla en sık görülen kanser türü olan meme kanserini alt etmek erken teşhis ve tedaviyle mümkün! Yeter ki risk faktörlerimizin farkında olalım.

8 Mart yaklaşırken Eskişehir Ekmek ve Gül'ün çağrısıyla kadınlar edebiyat atölyesinde bir araya geldi.

Editörden