Gençleri Kutu Park’a mahkum eden hayat: Evlerin içi şiddet ve yoksulluk dolu
Hayatı gençler için Kutu Park’tan ibaret kılmaya çalışanlara karşı, bütün hayatı, tüm güzellikleriyle, hak ettiğimiz gibi özgürce, esenlikle, güven içinde birlikte kazanabiliriz.
Emekçi mahallelerde tablo giderek ağırlaşmaya devam ediyor. Yoksulluk, sürekli gelen zamlar ve eriyen ücretler... Bir de artan şiddet, ve maalesef artan madde bağımlılığı... Ülkenin içinde bulunduğu bu süreçten en çok etkilenenler kadınlar ve gençler... Ekmek ve Gül dergisinin haziran sayısında Esenyalı’da yaşayan gençlerin sorunlarını anlattığımız “Gençleri Kutu Park karanlığına bırakamayız!” başlıklı yazımızda, yoksulluğun içine doğan, eğitim olanaklarına ulaşamayan, mahallede türeyen çetelerce küçük yaşta madde kullanımına alıştırılan, hiçbir gelecek hayali dahi kurmayan emekçi çocuklarının yaşadıklarını anlatmıştık. Bu tabloya bir de çocuklarının geleceği buralarda heba olan annelerinin yaşadıkları üzerinden bakalım diye evlerini ziyaret etmeye karar veriyoruz.

EVLERİN İÇİ ŞİDDET DOLU
Kutu Park’ta takılan gençlerin evlerini ziyaret ettiğimizde gençlerin yaşadığı sorunların başka boyutlarına da tanıklık edeceğimizi biliyorduk. Çocuğu Kutu Park’a takılan, bizim de uzaktan tanıdığımız bir kadın, ziyaretimizde dışarıda çocuğunun ne yaşadığından bihabermiş gibi davrandı. Epey sohbet ettik. Onu ziyaretimizden iki saat sonra kadının bir komşusu bizi aradı, kadının şiddet mağduru olduğunu ve Kutu Park’ta türlü kötü alışkanlık edinen kızının da taciz mağduru olduğunu söyledi. Ayrıca bunlardan eşinin haberinin olmadığını eğer olursa kadına ve kıza zarar vereceğini söyleyerek, “Kemiklerini kırar, kızını da öldürür, lütfen bir daha gelmeyin. Duyulursa kocası mahveder kadını” şeklinde konuştu. Komşusuna bu sözleri bize söyletenin, görüştüğümüz kadın olduğunu biliyoruz, ona her türlü desteği sunacağımızı, ihtiyacı olduğunda, destek istediğinde burada olduğumuzu kendisine iletmesini söyledik. Kadınların, daha ağır bir şiddet riski söz konusu olduğunda gösterdiği bu sessizliğin nedenlerini elbette biliyoruz, daha önce de tanık olduk.
Yine Kutu Park’ta takılan gençlerden birinin annesiyle görüştüğümüzde hem annenin hem de babanın işsiz olduğunu öğreniyoruz. Baba alkol bağımlısı, sürekli şiddet uyguluyor eşine ve çocuklarına. Anne bizimle konuşurken titriyor: “Kim ister ki çocuğu böyle olsun ama elde yok avuçta yok. Çocuk okulu bırakıp bir oto tamircide işe başladı, ilk orada sigara içmeye başladı. Sonra eve hiç para vermemeye başladı. Babası sürekli onu dövdüğü için o da gece sabahlara kadar dışarıda parkta arkadaşlarıyla takılıyor. Babası sızıp uyuyunca eve geliyor. Kutu Parkı hiç duymadım, o mahalleye gittiğini bilmiyordum, çok uzağa gidemiyorum, peşine düşemiyorum küçük çocuğum var” diyor.

‘BU GENÇLERİN GİDEBİLECEĞİ DOĞRU DÜZGÜN YERLER OLSA’
Yine okulu bırakıp çalışmak zorunda olan başka bir çocuğun ailesinin evindeyiz. Çocuk da evde. Kardeşlerinin ortancası olan bu çocuk henüz 14 yaşında ve sosyal medyada fenomen olmak istiyor. “Okuyup ne olacak ki? Bu fakirlik bitecek mi? Neden ben de bir Enes Batur olmayayım” diyerek bizi de sayfasını beğenmeye davet ediyor. Sohbetin devamında okula neden gitmediğini anneden dinliyoruz: “Okula nasıl gitsin, cebine 5 kuruş para koyamadım. Yardımcı kitaplarını alamadım. Yırtık çantayla gitmek istemiyordu. Diğer çocuklar onunla alay ediyordu. Dersleri de kötüye gidince bıraktı okulu. Hafta sonları babasıyla semt pazarlarında çalışıyor. Bu çocuk böyle de mutsuz oluyor...”
Gittiğimiz bir diğer evde ise; yine kadın şiddet mağduru. Çoğu kez çocuğun gözü önünde yaşanmış bu şiddet. Hatta bir defasında ağır yaralanmış kadın ve kadını yaralayan eş ifadesi alındıktan sonra bırakılmış. En sonunda sığınmaevine giderek hayatını kurtaran kadın “Böylece boşanabildim. Çalışmak zorundayım, bütün gün çocuğum ne yapar, nereye gider, kontrol edemiyorum. Hep tek başınaydı, bırakacak kimsem de yok. Ama gençlerin gidebileceği spor salonları, kültürel etkinlik yapabilecek yerler, ücretsiz etütler olsa en azından anneleri çalışan çocukların böyle bir şansı olsa belki sokaklarda kalmak zorunda olmaz ve türlü kötü alışkanlıklar edinmezler” diyor.
Derdi yaşayanın çözümü bu. Evet, haklı. Kadınlara karşı işlenen bunca suça etkin önlemler alıp, cezalar verilmesi gerekir. Şiddet sonucunda etkilenen çocukların desteklenmesi gerekir. Kadın ve çocukların bağımsız bir yaşam sürmesinin olanaklarının sağlanması gerekir. Tüm çocuklar ve gençlerin çocukluklarını ve gençliklerini yaşayabilmeleri için ailelerinin insanca geçinecek bir gelire sahip olabilmesi gerekir. Ama yok; gençlerin gelişimi için spor, müzik, dans vs. gibi işe yarayacak bir tane merkez, bir tane tesis yok Esenyalı Mahallesi’nde. Ama ne yazık ki, ranta dayalı her şey var.

SORUMLULUK KİMDE?
İçişleri Bakanlığının uzun bir süredir devam eden bir kampanyası var; ‘En İyi Narkotik Polisi Anne’… Uyuşturucu ile Mücadele Günü’nde yine her yer bu sloganın yazdığı afişlerle donatıldı, projenin rakamlarla anlatıldığı kısa filmde, annelerin hassasiyetinin önemine vurgu yapıldı.
Kadınlar uğradıkları şiddet nedeniyle evin dışına bile çıkamazken, kendi çocuğunu takip edemezken yaşadığı sorunlar yetmezmiş gibi bir de annelerin sırtına bunu yüklemek istiyorlar. Peki bu açıklamayı yapanların asayişi sağlama sorumluluğu nerede?
Bu ülkede neden emekçi semtlerde yaşayan çocuklar okulu bırakmak zorunda? Neden aileleri ceplerine ufak da olsa bir harçlık koyamıyor? Neden küçük yaşta işçi olmak zorunda ve neden uyuşturucuyla mücadeleyi anne hassasiyetine bağlıyorsunuz? Sorunun çözümü bu olsaydı sanırım bugün Kutu Park’tan bahsetmezdik.

Fotoğraflar: Ekmek ve Gül


ÇARESİZ DEĞİLİZ!
Öncelikle bizim mahallemizdeki Kutu Park, yalnızca tek bir örnek. O parkın ve onun gibilerin içinde ve dışında yaşanan her şeyin yerelden genele tek sorumlusu bu sistemin ta kendisi. Gençleri geleceksizliğe mahkum etmek isteyenler, onları umarsız, çaresiz bırakmak isteyenler… Aynı sistem zengine bu yaşamı reva görmüyor, aksine dünyanın tüm güzelliklerini zenginler yerken, yoksul işçilerin çocukları korkunç bir geleceksizlikle karşı karşıya. Çaresiz de umarsız da değiliz. Hayatlarımızın ipini kendi ellerimize alabiliriz. Hayatı gençler için Kutu Park’tan ibaret kılmaya çalışanlara karşı, bütün hayatı, tüm güzellikleriyle, hak ettiğimiz gibi özgürce, esenlikle, güven içinde birlikte kazanabiliriz.

Fotoğraf: En İyi Narkotik Polisi Anne Projesi tanıtımı/İçişleri Bakanlığı

İlgili haberler
Gençleri Kutu Park karanlığına bırakamayız!

Mekanizmalar el ele vermiş ve bu gençliği yok etmek istiyor. Aile içinde başlayan şiddet sokağa yans...

‘En İyi Narkotik Polisi Anne’ Projesi: Devlet soru...

İçişleri Bakanlığının hayata geçirdiği ‘En İyi Narkotik Polisi Anne’ projesi madde bağımlılığında so...

‘Kadın Ustalar’ Projesi işçisi Meltem: Muhatap yok...

CarrefourSA, Hepsiexpres, Cargo Plus gibi firmalara çalışan ‘Kadın Ustalar’ projesi işçisi Meltem pr...