Ben 10. sınıf öğrencisiyim ve ailemle yaşıyorum. Ailem, erkeklerin üstün olduğunu ve erkeklerin bir dediğinin ikiletilmemesi gerektiğini düşünüyor. Bu yüzden abim ve annemle sorunlar yaşıyorum ve bu tartışmaların sonu hep şiddetle bitiyor. Erkek olduğu için her şeyi yapabileceğini düşünüyor. Annem de ona destek oluyor ve “Erkek adam dediğin yapar” cümlesini kullanıyor. Abim istediği saatte eve girip çıkabiliyorken ben dışarıya çıkamıyorum, telefonum ailemde ve hiçbir sosyal yaşantım yok. Bu yüzden abimle sürekli tartışıyoruz. En son tartışmamız bilgisayarda kız arkadaşımla konuştuğum içindi. Bana şiddet uyguladı. Bu sefer dayanamadım ve karakola giderek abimden şikayetçi oldum. Polisler, abimin bana neden şiddet uyguladığını sorduklarında nedeni olsun ya da olmasın bana dokunamayacağını söyledim.
ÇOCUK YURDU MU CEZA EVİ Mİ
Abimden şikayetçi olduktan sonra çocuk yurduna yerleştirildim, orada rahat olabileceğimi düşündüm ama çok yanılmışım. Çünkü belirli kurallar vardı ve uymak zorunluydu. Oradaki kişilerle konuşamıyorduk, konuşursak tutanak yazılıyordu, eve gitme süremiz 2 ay uzuyordu. Su içerken ve tuvalete giderken izin istiyorduk. Yeni gelenler 15 gün boyunca odadan çıkamıyordu, televizyon izleyemiyordu, dışarıya hava almaya çıkamıyordu. Bu süreçte en önemli konu ise okula gidemiyorduk. Canları tehlikede olmasına rağmen herkes evlerine gitmek istiyordu çünkü devlet bizlere yaşanılabilecek bir yer sunmayıp mutluluğumuzu, güvenliğimizi, hayatlarımızı düşünmeyerek saçma sapan kurallar koymuştu.
Yurtta sadece 2 gün dayanabildim. Ev tehlikeli ve kötüydü ancak yurdun evden ve ceza evinden hiçbir farkı yoktu. Kurallar orayı yaşanmaz kılıyordu ve bu kurallar zaten sırf orada kalmayalım diye konulmuştu. Daha sonra ailem beni almaya geldi. Danışmanlar annemle konuşarak aynı şeyin bir daha yaşanabilme ihtimalini sordu. Annemin cevabı hayır oldu. Bana eve gitmeyi isteyip istemediğimi sordular. Aslında gitmek istemiyordum ama yurtta da kalamazdım o yüzden evet dedim ve beni aileme teslim ettiler. Şu an kendimi güvende hissettiğimi söyleyemem çünkü abimin bana tekrar şiddet uygulamayacağının bir garantisi yok. Bu şekilde yaşamayı, özgürlüğümün elimden alınmasını istemiyorum.
HAYATLARIMIZDAN VAZGEÇMİYORUZ
Şu anki iktidarın hayatlarımız için doğru bir politika üretmesi, bu sorunları gidermesi asla mümkün değil. Artık öldürülmek istemiyoruz, Anıt Sayaç’a bir isim daha eklenmesini istemiyoruz. Bu yüzden 6284 sayılı Kanun’un, İstanbul Sözleşmesi’nin etkin uygulanması şart. Binlerce kadın korkmadan, şiddetsiz ve özgürce yaşamak istiyor. Onlara korkmadığımızı, itaat etmediğimizi, haklarımızdan ve hayatlarımızdan vazgeçmediğimizi göstermek için birleşerek, örgütlenerek bu düzeni değiştirmeliyiz!
Fotoğraf: Emre Orman/csgorselarsiv.org
İlgili haberler
Gençleri Kutu Park’a mahkum eden hayat: Evlerin iç...
Hayatı gençler için Kutu Park’tan ibaret kılmaya çalışanlara karşı, bütün hayatı, tüm güzellikleriyl...
Ben Zehra, 18 yaşında borçlu ve çalışmak zorundayı...
‘Gençlik yıllarımı daha fazla borçlanmak için geçiriyorum. Bu güzel yaşlarımda eğlenmek ve öğrenmek...
Tek hissettiğim endişe
Bu sene üniversite sınavına hazırlanırken en çok hissettiği duygunun neden endişe olduğunu anlatıyor...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.